11 Ağustos 1957 Pazar, Bor…

Öğleden sonra İl Halk Kütüphanesi’nde Bor’un tarihçesiyle ilgili kaynaklar bulmaya çalıştım.

Bazı kaynaklar Güney Kapadokya’nın başkenti Tuvana olarak anlatmışlardı. Kaynakların büyük bölümü ise Tuvana ya da Tyana için, Bor’un yaklaşık 10 km güneyinde bulunan Kemerhisar’ın tarihi ismidir diyorlardı.

Kafam karışmıştı. Kütüphaneden ayrılarak Emekli Türkçe Öğretmeni Necati Bey’den yardım istedim.

Köy Enstitüsü kökenli bütün öğretmenlerde olduğu gibi Necati Bey de okuyan, araştıran, soran ve sorgulayan öğrencileri seviyordu. Beni de sevmişti. Yardımcı olmaktan büyük keyif aldığını anlamıştım. Öğrencilerini bulmuş gibiydi.

Beni yine güleryüzle karşıladı. Bu kez çalışma odasına aldı. İlk izlenimim, çalışma odası küçük çaplı bir kütüphaneydi. Elini öptüm, yardımcı olduğu için teşekkür ettim. 

-Tekrar bana geldiğine göre bazı konularda yardıma ihtiyacın var demektir. Anlat bakalım.

-Tarihi açıdan Bor İlçesi mi yoksa bu ilçeye bağlı Kemerhisar yerleşim yeri mi daha eski? Kütüphanede yaptığım araştırmada Tyana ya da Tuvana kavramları kafamı karıştırdı öğretmenim.

Biraz bekle diyerek kalktı, raflarda bir süre arandıktan sonra elinde  ‘’Kapadokya Bölgesi’’ adlı bir kitapla gelip bana uzattı.

Köy Enstitüsü kökenli öğretmenler çok yönlüydü. Sadece okuttukları derslerle ilgili olarak uzmanlaşmamışlardı. Eğitimi ve bilimi bir bütün olarak görüyorlardı.

Türkçe öğretmeni olmasına rağmen Niğde, Bor ve Kemerhisar’ın içinde bulunduğu Kapadokya bölgesinde araştırma yapmış ve basılı yayın haline getirmişti. Dediğim gibi alışma odası adeta küçük bir kütüphaneydi.

Bir süre verdiği kitabın ilk sayfasını okumakta olan beni süzdükten sonra,

-Nevşehir, Niğde, Aksaray üçgeni arasında kalan bölgeye Persler’ in verdiği ad “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Katpatukya, yani Kapadokya idi.

Diye başlayan Necati Bey öğretmenim devamla…

-Sınırları Aksaray’dan Malatya’ya kadar uzanan Kapadokya Bölgesi, Kızıl ırmağın bereketli suyu ile 8’i köklü medeniyet olmak üzere, 20’yi aşkın topluluk; Asur, Hitit, Friğ, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi uygarlıkları bağrında yaşatmış bir tarih merkezidir.

Niğde Kapadokya’nın giriş kapısıdır.  Haliyle, Niğde’nin  14 km güneybatısında bulunan Bor kasabası da giriş kapısının bir parçası olmalıdır.

Derinkuyu’dan başlayıp, Aksaray, Gülşehir, Avanos, Ürgüp ve Kırşehir gibi merkezlerde odaklanan, bilinen sayıları 200 ile ifade edilen yer altı şehirleri, bizlere bölgenin geçmişi ile ilgili önemli bilgiler vermektedir.

Elindeki kitabın bazı sayfalarını karıştıracak olursan, Bor İlçesi’nin şu anda bağlı bulunduğu Niğde’nin tarihinden daha eski tarihe sahip, daha zengin arkeolojik kazılara yataklık eden bir ilçe olduğunu göreceksin. Aslında bunun asıl nedeni ise Bor ilçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunan Kemerhisar beldesidir. 

Yapılan bilimsel araştırmalar Kemerhisar bölgesinin Niğde ve Bor’dan önceki ilk yerleşim yeri olduğunu ve insan topluluklarının hayat mücadelesinin tarih öncesi devirlerde bu topraklarda verdiğini göstermektedir. Başlangıçta ana merkez Kemerhisar, yavruları da Niğde ve Bor yerleşim birimleriydi.

Kemerhisar merkezli Tyana üzerinde 15 kadar devlet kurulmuştur. Hattileri, Luvileri, Hititleri, Firigleri, Asurluları, Kimmerleri, Taballari, Persleri, Helenleri, Romalıları, Abbasileri, Bizanslıları, Selçukluları, Karamanoğullarını, Osmanlıları ve Cumhuriyet’i görmüştür.

Tarihi geçmişini Bizans ve daha öncesinden alan Tyana gerçek bir tarihi hazinedir. Su Kemerleri ve Roma havuzuyla ünlenmiştir.

Antik Tyana, yani Kemerhisar,  güney Kapadokya’nın başkentiydi. 

Tyana ya da Tuana’nın merkezi Kemerhisar, tarihi boyunca bu sahaya yerleşmek isteyenler için, son derece cazip bir merkez olmuştu. Yol kavşağı konumuyla birlikte, tarım ve maden kaynakları bakımından da zengin bir sahaydı.

Bor Antik dönemde Tuvana ’ya bağlı bir yerleşim birimiydi. Yaklaşık 14 km güney batısındaki Melendiz Dağları’nın güney uzantısı olan yüksek bir tepenin güneydoğu yamaç ve eteklerine kurulmuştu. 5 belde, 21 köyün ve 18 mahallenin bağlı bulunduğu bir ilçe olmuştu Bor.

Güney Kapadokya’nın başkenti olan Kemerhisar zamanla ticari önemini yitirdi. Tarihi kalıntılarıyla öne çıktı.

Yeni bilgilerle donatmış, üstelik kaynak olabilecek bir kitap da vermişti Necati öğretmenim. Teşekkür edip, ellerini öptükten sonra yanından ayrıldım.

En kısa zamanda Kemerhisar’ı ziyaret etmenin bir yolunu bulmalıydım…

Share Button