10 Temmuz 1952 Perşembe, Misli Niğde…

İskan edilmek üzere geldiğimiz Misli’ de Niğde’den gelecek görevlileri bekledik 3 gündür. Nihayet bu sabah geldiler. Toprak İskan Müdürlüğü’nden gelen bu görevlilerin bizlere nasıl yardım yapacakları konusunda kafa yoruyordum.

Osman’ın anası Hatice Teyze ve diğer köylüler Rumlardan kalan tarlaların bir kısmının bizlere verileceğini söylemişlerdi.

Bu nedenle, bugün benim için de özel bir gündü. Öyleydi çünkü ailelerimize verilmesi düşünülen tarlaların miktarı, hangi koşullarda verileceği ve mevkii önemliydi.

Haydi, tarlalar verildi, işlemek için hayvan ve tarım aletlerine ihtiyaç olacaktı. Onları nasıl sağlayacaktık? Karagözler Köyünde olduğu gibi çiftçilik yapabilecek miydik? Çocuktuk ama Çukurova’da Mevsimlik İşçilik dönemi hepimizin büyümesini sağlamıştı

Akşamüzeri görevliler Misli’ den ayrıldılar, babam gülümseyerek geldi çadır kurduğumuz yere. Çok uzun süredir gülümsediğini görmemiştim. Bu iyiye alametti.

Oturduktan sonra anlattı. Ailelerin her bireyine hazine arazisinden 25 dönüm tarla kullanma izni veriliyordu. Mülkiyetsiz tarla vereceklerdi yani. Beş yıl ekip biçersek mülkiyeti bize geçecekti…

Dört kişilik bir aile olduğumuzdan, ‘’Akıncı’’ Ailesinin 100 dönüm tarla kullanma izni olmuştu. 

Sonuçtan çok mutlu olmuştuk. Alınan sonuçlar yerleşik düzene geçmemizi sağlayacak gibi görünüyordu. Görünüyordu ama Misli Ovası Karagözler ’den çok farklıydı. Akarsuyun olmayışı ve kumlu tarım toprakları bizi düşündürüyordu.

Her şeye rağmen gönlümüzde umutlar yeşermeye başlamıştı…

Share Button