Cordoba’ya Panoramatik Bir Bakış

Endülüs’e gelmişken Kurtuba görülmeden olmazdı. 

Yolculuk boyunca en çok dikkatimi çeken görüntüler zeytin ağaçları ve oluşturdukları zeytin ağacı denizleriydi. Yer gök, velhasıl her yer zeytinlik ve zeytin ağaçlarıyla doluydu.

Sağlı sollu uçsuz bucaksız, dağları tepeleri kaplayan, bakımlı zeytin bahçelerini seyirle geçti yolculuğumuzun bir bölümü. Onca ağacın zeytin hasadı nasıl yapılırdı?  Doğrusu aklım almadı.

Ülkemizde AVM’ler ve HES’ler için zeytinliklerimiz yok edilirken, İspanyollar zeytinlikler denizleri oluşturmuşlardı. Üzülmenin bir yararı yoktu. Ülkemize döndüğümüzde zeytin ve zeytinciliği destekleme kararı aldım bir kez daha. 

Cordoba, Guadalquivir Nehri havzası üzerine kurulmuş, uzun yıllar Endülüs’ün başkentliğini yapmış.

O dönemdeki çağdaşı şehirlerden şehircilik ve medeniyet anlamında çok ileride olan, devrin önemli bilim adamları ve düşünürlerini yetiştirmiş bir şehir.

Neredeyse her evde bir kütüphanenin olduğu, hastane, hamam ve okullar ile dolu, tertemiz ve apaydınlık bir şehirmiş zamanında. O günlerden geriye çok az iz kalmasına rağmen hala Endülüs kokuyor.

Endülüs tarihinin önemli bir şehri ve eski Endülüs başkenti olan Cordoba, 1984 yılında UNESCO tarafından insanlık mirasları listesine alınmış.

İspanya’nın modern bir ticaret merkezi olan Cordoba, seyahat ve tatil severlere çiçeklerle dolu küçük dar sokakları, avlu ve rengârenk meydanları ile büyüleyici bir atmosfer sunduğunu görüyorum.

Pek çok gezgin her yıl düzenlenen Flâmenko festivalleri, çeşitli konserler, bale gösterileri ve daha birçok etkinlik için Cordoba’ya geliyormuş.

Cordoba; tüm bu sanatsal aktivitelerin dışında, çiçeklerle süslenmiş evleri ve duvarları arasında,  Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürüyüş yapmak, bu tarihi atmosferi koklamak isteyen ziyaretçilerin de ilgisini çekmektedir.

12 Mart 2015 Perşembe, Cordoba…

Saat 05,30 da kalkarak, sabah kahvaltımızı odamızda yaptık. Kaldığımız Hotel Melia’nın bulunduğu Puerto Banus Marbella’dan 220 km kuzeydeki Cordoba/Kurtuba’ya gideceğiz.  Endülüs Emevileri’nin başkenti olan ve şimdi Cordoba denilen Kurtuba’daki Mezquita/Ulu Cami’yi görmek en büyük arzularımızdan biri.

Mescit anlamında Mezquita/Kurtuba Ulu Cami, Endülüs Devleti’nin merkez camisiydi. Devleti yönetecekler için biat, cihat kararı gibi büyük kararlar burada alınırdı. Kanunlar halka buradan duyurulur, kadılar meclisi burada tertip edilirdi. Burası aynı zamanda hem Endülüs’ün hem de bütün Avrupa topraklarının gözde bir okulu ve üniversitesiydi. Dinî ve pozitif ilimlerde en seçkin yüksek tahsil sadece bu yerde yapılırdı.

Cordoba Endülüs

Guadalquivir Nehri ve Roma Köprüsü

Endülüs’e gelmişken Kurtuba görülmeden olmazdı. Bizi saat 06,30 da alacak olan tur otobüsünü beklemek üzere otelimizden 5 dakika uzaklıktaki durağa gidiyoruz. Tur otobüsümüz tam saatinde gelip bizi alıyor. Tura katılan ilk iki konuk bizlerdik. Malaga’ya varıncaya kadar, değişik otel ve tatil köylerinden tur katılımcıları toplandı ve Cordoba yolculuğu başladı.  Rehberimiz Malaga’dan itibaren Kurtuba’nın tarihi geçmişini ve Endülüs Emevi Devleti’ni anlattı kendi referans çerçevesinden.

Alkazar Bulvarı Kurtuba

Alkazar Bulvarı Kurtuba

Yeterli İngilizce dil bilgim olmadığından, internet ve daha önce derlediğim notları özden geçirdim. Notlarıma ara verdiğimde de rotamız üzerindeki çevreyi gözden geçirdim. Yolculuk boyunca en çok dikkatimi çeken görüntüler zeytin ağaçları ve oluşturdukları zeytin ağacı denizleriydi. Yer gök, velhasıl her yer zeytinlik ve zeytin ağaçlarıyla doluydu.

Sağlı sollu uçsuz bucaksız, dağları tepeleri kaplayan, bakımlı zeytin bahçelerini seyirle geçti yolculuğumuzun bir bölümü. Onca ağacın zeytin hasadı nasıl yapılırdı?  Doğrusu aklımız almadı. Ülkemizde AVM’ler ve HES’ler için zeytinliklerimiz yok edilirken, İspanyollar zeytinlikler denizleri oluşturmuşlar. Üzülmenin bir yararı yoktu. Ülkemize döndüğümüzde zeytin ve zeytinciliği destekleme kararı aldık bir kez daha. Bu arada saat 12,40 olmuş ve Kurtuba’ya giriş yapmıştık.

Cordoba Endülüs

Cordoba Endülüs

Otobüsümüz Alkazar Bulvarı’na ilerleyerek, turistlere ayrılmış bulunan yere saat 12,45’te park etti. Sağımızda Guadalquivir Nehri ve ufkumuzda da Roma Köprüsü ile Kurtuba Ulu Camisi vardı. Rehberimiz öncelikle Kurtuba Ulu Camisi’ni ziyaret edeceğimizi vurguladıktan sonra yerel bir rehberin camide bize eşlik edeceğini söyledi. Rehberimizin anlattıklarını dinlerken bir taraftan da Guadalquivir Nehri boyunca, Roma Köprüsü’ne doğru ilerliyoruz.

Nehrin suyunun hızlı aktığı kısmında, bizim tarafımız olan kuzey kısmında metruk ve yıkık yapılar dikkatimizi çekiyor. Rehberimiz eski su değirmenlerinin kalıntıları olduğunu söylüyor. Albolafia diye anılan büyük değirmen tekeri, nehrin suyunu Sultan Sarayı Alcazar’a pompalamakta kullanılmış. Nihayet Roma Köprüsü’nün olduğu yere ulaşıyoruz. Cordoba, Guadalquivir’in üzerine kurulmuş. Nehir şehre hayat vermiş,  Roma Köprüsü de gelişmesini sağlamış. Guadelquivir Nehri üstünde bulunan, 16 ayaklı ve 223 metre uzunluğundaki Puente Romano Köprüsü, M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar tarafından yapılmış. Zaman içinde harap olup yıkılan köprü, Endülüs döneminde eski kaideleri üzerine yeniden inşa edilmiş. Köprünün batı tarafında, yanından geçtiğimiz birkaç su değirmeni kalıntısı var.

Puente Romano Cordoba Endülüs

Puente Romano Cordoba Endülüs

Puente Romano olarak bilinen Roma Köprüsü’nün güney ucunda, Emevi döneminde, 1100 yılında yapılmış Torre de la Calahorra adlı bir kule yer alıyor. Köprüde, 2006-2008 yılları arasında yenileme çalışmaları yapılmış. Bazı tartışmalara neden olduysa da Uluslararası bir ödül kazanmış. Köprü ve köprüyle bağlantılı fotoğraflar çektikten sonra, dört sütunlu “Zafer takı” benzeri yapısı ile ilginç bir görünüm arzeden1571 yapılmış Puerta del Puente /Köprü kapısına ulaşıyoruz. Kapıdan Aziz Rafael’in Zafer Meydanı’na giriyoruz. “Zafer”den kastedilen, muhtemelen, hemen yanındaki Kurtuba Ulu Camisi’nin tepesine Hristiyanlar tarafından haç dikilmesi olmalıdır diyor bazı yorumcular. Meydanın ortasında 17. yüzyıldan kalma, üstünde Aziz Rafael heykeli bulunan yüksek bir sütun gördük. Büyük sıkıntılar ve hastalıkların olduğu yıllarda Cordoba’lıları koruduklarına inanılan Baş Melek San Rafael’e adanmış bir anıt olduğunu öğreniyoruz.

Tarihi Bishop Sarayı ve Piskoposluk Müzesi

Tarihi Bishop Sarayı ve Piskoposluk Müzesi

Aynı meydanın Mezquita/Ulu Camiye yakın olan tarafında kırmızı badana boyalı ve orijinal hali korunmuş bir Emevi evi bulunmakta. Sol kolda bulunan Tarihi Bishop Sarayı ve Piskoposluk Müzesi boyunca ilerliyoruz. Müzenin dışında, duvarları boyunca sıralanmış rengarenk faytonlar ve atları konuklarını bekliyor. Sağ tarafımızda da Mezquita/Kurtuba Ulu Caminin batı duvarları yer alıyor. Nihayet Cordoba’yı solumaya başladığımızı hissediyorum. Cordoba, Guadalquivir’in üzerine kurulmuş, uzun yıllar Endülüs’ün başkentliğini yapmış, o dönemde çağdaşı kentlerden şehircilik ve medeniyet anlamında çok ileride olan, devrin önemli bilim adamları ve düşünürlerini yetiştirmiş bir şehir.

Kurtuba-Cordoba

Cordoba panoramatik

Neredeyse her evde bir kütüphanenin olduğu, hastane, hamam ve okullar ile dolu, tertemiz ve apaydınlık bir şehirmiş zamanında. O günlerden geriye çok az iz kalmasına rağmen hala Endülüs kokuyor. Endülüs tarihinin önemli bir şehri ve eski Endülüs başkenti olan Cordoba, 1984 yılında UNESCO tarafından insanlık mirasları listesine alınmış. İspanya’nın modern bir ticaret merkezi olan Cordoba, seyahat ve tatil severlere çiçeklerle dolu küçük dar sokakları, avlu ve rengârenk meydanları ile büyüleyici bir atmosfer sunduğunu görüyoruz. Pek çok gezgin her yıl düzenlenen Flâmenko festivalleri, çeşitli konserler, bale gösterileri ve daha birçok etkinlik için Cordoba’ya geliyormuş. Cordoba; tüm bu sanatsal aktivitelerin dışında, çiçeklerle süslenmiş evleri ve duvarları arasında,  Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürüyüş yapmak, bu tarihi atmosferi koklamak isteyen ziyaretçilerin de ilgisini çekmektedir.

Cordoba Camisi Endülüs

Cordoba Camisi Endülüs

Cordoba Katedrali Mezquita ya da Kurtuba Ulu Camii Cordoba’nın simgesi durumunda. Araplar Cordoba’yı aldıkları zaman, bir Roma tapınağı üzerine inşa edilmiş Saint Vincent kilisesini camiye çevirmişler. Camii muhtelif zamanlarda bir kaç defa genişletilmiş. Sonunda bu günkü büyüklüğüne ulaşmış. 24.000 metre karelik bir alan kaplıyor. Cordoba 1236’da tekrar İspanyolların eline geçtiğinde caminin içerisine bir şapel inşa edilmiş ve katedrale çevrilmiş. Ancak mihrap korunmuş. Müthiş bir derinliği ve manevi enerjisi olan bu yapı bir Endülüs gezisinin olmazsa olmaz noktalarından biri. Caminin avlusu portakal bahçesi anlamında Patio de los Naranjos olarak yer  alıyor haritalarda. Caminin avlusunda eskiden hurma ağaçları ve şadırvanlar varmış. Yüzyıllar içinde hurma bahçesi portakal bahçesine dönüştürülmüş, şadırvanlar da yerini bir havuza bırakmış.

Cordoba Endülüs

Cordoba Endülüs

Yerel rehberin eşliğinde cami gezildikten sonra, camiyi çepeçevre saran Yahudi Mahallesi bölümüne geçiyoruz. Eski şehre, Yahudi Mahallesine girince yeşil hurma dalları altında gölgeleyen bembeyaz Kurtuba evleri ile karşılaşıyoruz. Pencere ve bahçeler rengarenk çiçeklerle donanmış. Beyaz güvercinler, yemyeşil çimenler üstünde yiyecek telaşında… Eski sarı ve taze yeşil meyveleri bir arada olan turunç ağaçları, küçük dükkânlar, taş döşeli dar yollar ve at arabasında gezinti yapan turistler…

Cordoba Katedrali Mezquita -Kurtuba Ulu Camii Cordoba'nın

Cordoba Katedrali Mezquita -Kurtuba Ulu Camii Cordoba’nın

Sevilla’da olduğu gibi daracık sokaklar, balkonları ve dış duvarları çiçeklerle süslenmiş evler, her köşesinde ayrı bir heyecan duyduğumuz eski bir Endülüs şehrini keşfetmeye çalışıyoruz. Cordoba’ya mahsus, girişinde çiçekli avlusu ve su kuyusu olan evleri görüyoruz. Bu tür evlerin dış kapısından girerek fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz. Bu evlerin avluları, merdivenleri ve duvarları bir tablo gibi çiçeklerle süslenmiş. Bazı evlerin dış kapılarında beş parmaklı demirden bir el sembolü görüyoruz. Sonradan bu evlerin Müslümanlara ait olduğunu anlıyoruz.

Share Button