23 Kasım 1957 Cumartesi, Bor…

Babamın Necati Bey’in elma bahçesindeki görevi için kasım ayının ortasına kadar anlaşmışlardı. Bahçedeki hasat da bitmişti zaten. Necati Bey, avanslarını kestikten sonra, ücretini öderken üzgündü. Nihayetinde O da emekli bir öğretmendi.

Babam 15 kasım günü bahçenin anahtarlarını teslim ettikten sonra, Bor ve çevresinde, hiç olmazsa günübirlik, iş bulabilir miyim diye araştırma yaptı. Yapılan araştırmalardan olumlu sonuç alamadı.

Bize gelince… Kardeşim de ben de ilk yazılılardan oldukça iyi notlar aldık. Okulda kendimizi kanıtladığımız gibi, okul öncesi ve hafta tatillerinde simit satışlarımız devam etti.

Sokubaşı Mahallesindekiler bizi tanımıştı, simitlerimizi bekler olmuşlardı. Bize göre her şey yolunda görünüyordu.

İki gün önce akşam yemeğinden sonra Babam,

-Çocuklar, yarın Misli Köyü’ne gideyim. Hem eve hem de mülkiyetsiz tarlalarımıza bakayım.

Dedi. Şunun şurasında yaklaşık 40 km uzaktaydı köyümüz. Önce 14 km uzaklıktaki Niğde Otogarına ulaşıp, akşamüzeri köyün külüstür arabasıyla Niğde’den 36 km uzaklıktaki köyümüze ulaşacaktı. Öyle de yapmıştı.

Köyden geri döndüğünde yüzü asık ve morali bozuktu.

-Hayrola Baba…

Dedik endişeyle. Kalbimiz sıkışmıştı… Uzun bir suskunluktan sonra, –

-Nasıl söylesem Bilmem?

Dedi. Sakalını karıştırarak uzun süre düşündükten sonra da,

-Misli’ ye geri dönmek zorundayız çocuklar. Hazine yetkilileri köye dönmemizi şart koştu tarlaların mülkiyeti için.

Başımızdan kaynar sular döküldü adeta. Birinci yarıyılın ortalarına geldiğimiz bir zamanda okul değiştirmek nasıl bir şeydi?. Nasıl olur du? Düşünemiyordum bir türlü. Gayrı ihtiyari,

-Yine mi göç Baba!..

Babam gözleri yerde, sakalını sıvazlayıp durdu. Gözlerini kaldırıp bizlere bakamadı. Çaresiz kaldığı, çaresizliğinin yanı sıra işsiz de kaldığı için adeta utanıyordu. Çocuklarına rahat ve yerleşik bir yaşam sunamamış olmasının ezikliği içindeydi.

Dışarıya vurmuş ruh halini, çaresizliğini ve bitmişliğini gördüm birden…

-Gideriz Baba, üzülme. Burada işsiz, aşsız kalmaktansa köye gitmemiz daha uygun olur. Sen de Mersin’e gidersin. Nasıl olsa orada sazdan da olsa bir evimiz var.

Dedim. Anamla kardeşim de onayladı sözlerimi. Gözleri yaşarmıştı Babamın. Sessizce minnet duygularını dile getiriyordu.

Biz bir aileydik. Ne badireler atlatmıştık, bunu da atlatır ve en iyi sonuçları çıkarmanın bir yolunu bulurduk.

Akıncı ailesi 23 kasım cumartesi günü Misli Köyü’ne göç etme kararı aldı…

Share Button