15 Mart 1971 Pazartesi, Isparta…

12 Mart Cuma günü, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur’un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra vererek hükümetin istifasını istendi. Bildiri TRT’nin saat 13:00 haberlerinde yayınlandı.

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir. Derler ya… 12 Mart Muhtırası’ nın gelişi de 9 Mart Cuntasının başarısız oluşundan belliydi.

12 Mart Muhtırası, meclis ve hükümetin görevini yapmadığını, Atatürk’ün işaret ettiği uygarlık seviyesine ulaşma hedefinden sapıldığını, bu durumun düzeltilmesi için derhal partiler üstü bir hükümet kurulması gerektiğini, aksi taksirde ordunun idareyi doğrudan ele alacağını söylüyordu.

Muhtıranın birincil amacı, Başbakan Süleyman Demirel’in ve Adalet Partisi’nin hükümetten uzaklaştırılması yoluyla, teknokrat ve bürokratlardan oluşan reform yanlısı, partiler üstü bir hükümetin kurulmasıydı.

Emir-komuta zinciri dışında 9 Mart 1971’de yapılması planlanan sol darbe, son anda Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç tarafından önlenerek 12 Mart Muhtırasına dönüştürülmüştü.

Başlangıçta, solcular tarafından, Muhtıra ’nın niteliğinin yanı sıra, ordu içerisinde hangi grubun kontrolü ele geçirdiği tahmin edilemedi.

Sol basın ve örgütler, Muhtıra’ nın altında reformist olarak bilinen Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un imzalarını görünce bunun bir sol darbe olduğu kanısında vararak Muhtıra’ yı memnuniyetle karşıladılar. Isparta’da ben de bunlardan biriydim…

Muhtıranın Olumlu karşılanmasında, 12 Mart Muhtırasına giden anarşiden Demirel’in sorumlu tutulması ve reformların yapılacak olması etkili olmuştu.

Aydınlık ve Milli Demokratik Devrim çevresi, Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç), Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ile Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) bir kısmı başlarda 12 Mart’ı büyük bir içtenlikle olumlu karşıladılar.

9 Mart Darbesi hazırlığı içerisinde yer almış olan bazı subay ve generallerin 17 Mart 1971’de emekliye sevki müdahalenin niteliği konusunda kuşkulara neden olsa da tam anlamıyla müdahalenin solun beklediği bir müdahale olup olmadığı konusunda net bir durum ortaya çıkarılamamıştı.

Muhtıra sonrası Demirel başkanlığında bir araya gelen hükümet üyeleri; cumhurbaşkanı, meclis, muhalefet ve basının tepkisizliği sonrası, meclisi açık tutabilmek adına istifa kararı almıştı. Meclisin açık kalabilmesini sağlamak akıllıca bir davranıştı. Öyleydi çünkü çoğunluğu Adalet Partili Milletvekilleri sağlıyordu.

Ardından Başbakan Demirel, “Bu muhtıra bana karşı verilmiştir” diyerek görevinden istifa edince, hükümeti düştü.

Böylece ülke devrik bir başbakan, devre dışı bırakılmış bir cumhurbaşkanı, süreçte tepkisiz ve başı önde bir meclis ve birbiriyle mesafeli ve temkinli komutanlarla yeni bir evreye girdi.

Diğer taraftan, İstifa etmiş olsa da Demirel ve ekibi, çoğunluğunu Adalet Partili milletvekilinin oluşturduğu mecliste, başta Anayasa’da yapmak istedikleri değişiklikleri gerçekleştirebilecekleri gibi, diğer kanunlarda da istekleri yerine gelebilecekti.

Bir taraftan darbeyi destekler ve alkışlarken, diğer taraftan askeri darbelerin genelde hür düşünenleri sevmedikleri, ülkeleri kapana kıstırdıkları da tarihi bir gerçekti.

Bekleyip, görecektik…

Share Button