
18 Aralık 1970 Cuma, Isparta…
Okuldaki odamda iki gün önce yaptığım Fizik yazılı sınav kağıtlarını okuyorum. Bir ay önceki durumlarına göre iyi bir gelişme olmuş, öğrencilerimin not ortalamaları yükselmişti.
Isparta Sanat Enstitüsü bünyesinde yer alan öğrencilerimize öğlen aralarında, döner sermaye bütçesinden ücretsiz verdiğimiz bir tas sıcak çorbanın olumlu etkilerinden biri oldu bu sonuçlar.
Bir tas sıcak çorba sadece midelerine değil, gönüllerine de iyi geldi öğrencilerimizin. Adam yerine konulduklarını, öğretmenleri ve okul yönetimi tarafından önemsendiklerini algıladılar ve derslerine daha fazla çalışmaya başladılar.
Isparta’nın kasaba ve köylerindeki fukara ailelerin çocukları olan öğrencilerimizin kiraladıkları evlerinde yeme içme sorunlarının yanı sıra ısınma sorunları da vardı. Birçok öğrencimin evlerinde yakacak odun ve kömürünün olmadığı ve sobaları yanmadığı için yatakta, yorgan altında ders çalıştıklarını gözlemiştim.
Bir tas sıcak çorba uygulamasından hemen sonra okul müdürümüzle yaptığım ikinci bir konuşmada, öğrencilerimizin ısınma sorununu akşam etütleri koyarak çözebileceğimiz konusunda ikna olmuştu.
Kaloriferli olan okulumuzda, saat 20:00-22:00 arasında iki etüt sınıfı açtık…
Tekrar okumakta olduğum yazılı kağıtlarına odaklandım. Kalan birkaç kağıdı daha okuduktan sonra saatime baktım. Saat 20:40 olmuştu. Etütte bulunan öğrencilerimizi kontrol etmeliydim.
*****
14 Aralık Pazartesi akşamı okul müdürümüz Sezai Yalınes ile geçen haftanın eğitim ve öğretim durumunu gözden geçirdikten sonra, çay molasında, Sezai Bey bana dönerek,
-Akıncı Öğretmenim. Öğrencilerimize ücretsiz verdiğimiz bir tas sıcak çorba olumlu etkiler yaptı. Atölyelerdeki verim arttı. Sosyal ve fen derslerindeki durum hakkında bilginiz nedir?
-Olumlu Müdür Bey. Gelişmelerden anladığım kadarıyla, midelerine olduğu kadar gönüllerine de iyi geldi bu uygulama. Başta okul yönetimi olmak üzere, öğretmenlerine de daha saygılı davranmaya başladılar. Kendi öğrencilik dönemlerinden biliyorum. Sevdiğiniz öğretmenlerin derslerine daha çok çalışırsınız mahcup olmamak için.
-Katılıyorum Akıncı Öğretmenim.
-Müdür Bey…Sanki eksik kalan bir yanımız kaldı gibi.
-Anlamadım…Hangi konuda eksik kaldık?
-Isınma sorunlarında… Geçenlerde yaptığımız konuşmalardan anımsayacaksınız. Odun ve kömürü olmayan bazı öğrencilerimiz derslerini yatakta, yorgan altında çalışıyorlardı. Haliyle böyle bir çalışma yöntemi de başarısızlığı beraberinde getiriyor.
-Ne yapabiliriz ki Akıncı Öğretmenim?
-Yatılı Öğretmen Okullarında olduğu gibi etüt koysak öğrencilerimize. Okulumuz kaloriferli ve sıcak. Akşamları bütün sınıflarımız boş.
-İyi de…Başlarında kim duracak, kim denetleyecek?
-Ben başlarında durur ve denetlerim Müdür Bey. Neredeyse her akşam, yemekten sonra odama gelip, hazırlıklarımı burada yapıyorum. Bu hazırlıklarım arasında, yarım saatte bir etüt sınıflarını dolaşarak denetimi sağlarım.
-Bak bu olabilir Akıncı Öğretmenim…
Bütün çalışmaları öğrenci başarısını sağlamaya ve çözüm odaklı bir yönetici olan Sezai Yalınes önerimi olumlu bulup, uygulamaya koymuştu…