2 Temmuz 1971 Cuma, Isparta Cezaevi…

Isparta Kapalı Cezaevi konukluğumuzun yedinci haftası bitmek üzere…

Zaman kavramının en ağır geçtiği ve sorgulandığı yerlerden biri de hiç tartışmasız cezaevleri, halk arasındaki söylemle hapishanelerdir… 

Zaten “hapis cezası” da, “yaşam ânını” donduran ve sizi canlı bir ölü haline getiren bir ceza değil midir?…

Özellikle solcu ya da sol sempatizan olan tutuklulara uygulanan yıldırma politikalarıyla; kendilerine yabancılaşması, kendilerine olan saygının yok edilmesi, kendilerinden korkar hale gelmesi ile, model seçilmiş tutuklular üzerinden,  topluma korku ve güvensizlik pompalanması amaçlanmıştı.

Alaattin arkadaşımıza Hukuk dışı ve Yasal olmayan tecritlik uygulaması, bizlerle birlikte cezaevindeki diğer hükümlü ve tutukluları da sindirme, kişiliğini ortadan kaldırma, hakaretlerle terbiye etme hedefli bir sistem oluşturulmuştu.

İnisiyatifin ordu ve milli istihbarat teşkilatlarına geçtiği sıkıyönetim uygulamalarında, kraldan çok kralcı olan cezaevleri müdürleri, Alaattin arkadaşımıza uygulanmış olan sistemin bir başlangıç olacağı sinyalini vermişlerdi. 

Bu arada bizler de Alaattin arkadaşımızın tecrit süresinin bitmesinin yanı sıra Eskişehir Sıkıyönetimi tarafından kurtarılacağımızı umduğumuz günü  bekliyorduk.

*****

Cezaevinde hayat bugün de çok erken saatlerde başladı. Cezaevindeki her bir bölüm, kısım ya da koğuş adı verilen yerlerin sabah kahvaltıları için ekmekler ve kahvaltılık malzemeler sabah 07;00 civarında dağıtıldı.

Bu gıda maddelerini, cezaevinin görevli memurlarından ya koğuşun kendi arasında belirlediği “meydancı” adı verilen bir mahkum alıyordu. Böyle biri yoksa nöbetleşe usulü belirlenen çizelgeye göre her mahkum bir gün bu görevi yapmaktaydı.

Cezaevindeki bütün talepler, mahkumlar tarafından idareye dilekçe olarak bildirilmektedir. Bu taleplere; kantin alış verişinden, doktor muayenesine, psikologla görüşmekten, kütüphaneden kitap talebine, haftalık telefon görüşmesi talebinden idareye sorun bildirme talebine kadar her şey dahildir.

Dilekçeler, hükümlü ve tutuklular tarafından, genellikle bir gün öncesinden hazırlanır ve ertesi sabah sayım sonrasında görevli memurlara teslim edilir. Dilekçelerin incelenmesi sonrasında, dilekçe sahiplerine gerekli cevap cezaevi idaresi tarafından verilmektedir.

Bizim dilekçemiz Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı’na uygulanan kurallar dışında  gönderilmiş olduğundan, Alaattin arkadaşımız Tecrit odasına alınırken geride kalan bizlere de Tecride benzeyen bir uygulama başlatılmıştı.

*****

Umarsız bir düşünce yavaşça beyinlerimizi ele geçirmeye çalışırken, saat 14;00’de koğuşumuza gelen başgardiyan toparlanın gidiyorsunuz. Dedi. Nereye gidiyoruz? Sorusuna ”Sizler bilirsiniz nereye gittiğinizi.” Deyince anladık Eskişehir’e gideceğimizi.

Başgardiyandan gittikten on onbeş dakika sonra Alaattin arkadaşımızı da serbest bıraktılar.

Yataklarımızı, her zaman yanımızda hissettiğimiz tutuklu Nurettin Sarıkaya’nın tasarrufuna bırakarak, zorunlu eşyalarımızı topladık.  Isparta Cezaevi Müdürlüğü yaklaşık bir saatte çıkışımızı hazırlamıştı.

Nurettin Sarıkaya ve yanındaki birkaç arkadaşıyla helalleştikten sonra bizi almak üzere Eskişehir’den tutukluları taşımak üzere gelen askeri arabada, silahlı dört askerin gözetiminde ellerimiz kelepçeli olarak yerlerimizi aldık…

Askeri aracımız trafiğin kalabalık olduğu Isparta Sandıklı karayolunu, güvenlik gerekçesiyle, kullanmadı. Eğirdir  ve Elmadağ rotasını izledi. Eğirdir Gölü’nü gördüm ızgara tel ile güçlendirilmiş pencereden. Ülkemizin en büyük tatlı su gölünü geçen yaz öğretmen arkadaşlarla görmeye gelmiş, piknik yapmıştık. O günlere özlem duydum birden.

Elmadağ’dan geçerek saat  20;00 civarında Eskişehir’e girmiştik. En uzun yaz günlerinden biriydi. Güvenliği sağlayan askerlerden birinden, geçmekte olduğumuz  kalabalık meydan ve nehirle ilgili bilgi rica ettiğimde, Porsuk Çayı’nın en geniş olduğu yerdeki Köprübaşı olduğunu söyledi.

Kendi kendime söz verdim. Öyle ya da böyle tahliye olduktan sonraki yıllarımın birinde Eskişehir’e hür bir insan olarak gelip Köprübaşı’nda çay içecektim. Köprübaşı geçildikten yarım saat sonra Askeri Cezaevi girişi sağlanmıştı.

Share Button