5 Eylül 1970 Cumartesi, Isparta…

İlginç bir kişiliği var demiştim yeni okul müdürümüz Sezai Yalınes’in. 15 gün içinde okulun bütün birimlerine hakim oldu. Üstelik, kime nasıl davranacağını da biliyor.

Tanıdıkça ilginçten de öte, sağlam ve tutarlı bir yanı olduğunu gördüm. Üstelik gece yarılarına, bazen gece yarılarından da daha geç saatlere kadar çalışabilen birisi. Haliyle ben de yardımcısı olarak onunla birlikte çalışıyorum şikayet etmeden.

İki gün önce, okulda gece yarısını çoktan geçmişiz, saat 02:30 olmuş. Zil sesiyle irkildik bu saatte kim ola diye. Gece bekçisi seğirterek kapıya gitti. Bir süre sonra bekçi ile birlikte iki yaşlı hanım sallanarak bize doğru geliyordu. Sezai Bey hızla yerinden fırlayarak onlara doğru seğirtti.

-Aman Allahım…Bu saatte burada ne işiniz var sizin?

-Seni merak ettik oğlum. Hiç bu saatlere kadar gecikmezdin. Gözlerimiz yollarda kaldı. En iyisi kalkıp geldik dünürümle seni görmeye. Şükürler olsun…Her şey yolunda görünüyor.

Anladım ki annesi ile kayınvalidesi Sezai Bey için endişelenmişler ve kalkıp, gelmişlerdi. Anneleri birer sandalyeye oturttuktan sonra bana dönerek,

-Akıncı öğretmenim…Annemle kayınvalidem. Onlar da benim gibi tez canlılar gördüğün gibi. Farkına varmadan fazla gecikmişiz. Onlar da beklemektense gidelim görelim demişler.

-Tahmin ettim Müdür Bey.

Dedikten sonra her iki annenin ellerini öperek,

-Hoş geldiniz efendim. Oğlunuz beni de kendine benzetti. Ben de çalışmayı severim ama Sezai Bey kendinden geçiyor çalışmaya başladığında.

Bu arada Sezai Bey masasını toplamaya başlamıştı. Bana dönerek,

-Burada sonlandıralım çalışmamızı . Ben annelerimi de alarak eve gideyim. Sen de evine git ve biraz uyu. Yarın Pazar günü olmasına rağmen, seninle bana hafta sonu tatili yok. Yarın en geç saat 09:00’da burada bekliyorum seni…

Birkaç saat uyumak için Gülcü Mahallesi’ndeki evime giderken Sezai Bey’in resmen görevi devraldığından bu yana geçen 15 günü düşündüm…

Share Button