30 Mayıs 1971 Pazar, Isparta Cezaevi…

23 Mayıs Cumartesi gününden beri konuk edildiğimiz Isparta Kapalı Cezaevi’ndeyiz.

Yaşamın doğal seyri içinde tanıdığımı sandığım öğrencilerim ve diğer arkadaşlarımı cezaevinde, Türk Ceza Kanunu’nun 141 ve 142. Maddelerden yargılanacak oldukları koşullarda tanımak, tanıtmak istiyorum.

Birlikte yola çıktığınız arkadaşları tanımak zorundasınız!

Önce kendimden başlamalıyım.

Yedi yaşında Bulgaristan Muhaciri olan biri olarak, çocukluğumu hiç yaşayamadan büyümek zorunda kaldım.

Orta yaşlarda bulunan birçok kişinin pes edeceği durumlarda vazgeçmedim ve kazandım. Bir bakıma şansımı kendim yarattım.

Şiddete yönelik hiçbir kavgaya girmedim, normal koşullarda, dayak yemedim.

Oldukça kapsamlı bir kültür birikimi sağlamaya çalıştım, sağladım da. İnsanlık ve Bilim Tarihini öğrenmeye çalıştım, yeterince öğrendim de.

Gördüm ki şiddete dayalı yönetimler ve şiddeti çözüm olarak görmüş kişiler eninde sonunda yok oldular, tarihin çöplüklerinde yerlerini aldılar.

Zamanla düşünsel açıdan güçlü bir insana dönüştüğümün farkına vardım. Bu farkına varıştır ki her ortam ve koşulda sesli düşünmemi sağladı.

Kendime güvenen biri olaraķ kimseye özenmedim, kul köle olmadım…

Anladım ki benim gibi düşünsel yönden güçlü insanlar, hiçbir şeyin eksikliğini duymayan, kendisine güvenen ve gelecekten korkmayan kişilerdi.

Güçlü kişiler ya da insanlar, kendileri dışındaki gelişmeler ne olursa olsun, o bu gelişmelerden etkilenmediler. Ben bunlardan biriydim.

Beynimizi esir almak isteyen kuruluş ve kişilere olan  bağımlılıklarımdan kurtulmuş ve gerçek anlamda özgürlüğe kavuşmuştum.

Yüklenmiş olduğum görev ve  sorumlulukların bilincindeyim.

İnandığım bir şeyi savunuyorsam, karşıma çıkabilecek olumsuz sonuçlardan payıma düşeni de her zaman almaya hazırdım.

Düşüncelerimi anlatarak, belgelendirerek ve ikna yolunu seçerek kabul edilmesini sağlamaya çalıştım hep.

Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki sakin bir şekilde ortaya konulan gerçekler daha kolay kabul edilmektedir.

Yüksek sesle, sinirli bir şekilde, tehdit dolu ve güç gösterisi yapılarak ifade edilen sözler karşımızdakinin egosuna saldırı olarak algılanmaktadır.

Egosuna saldırıldığını algılaya kişiye artık hiçbir şey anlatamazsınız. Kişi kendini korumaya çalışır.

Bu nedenle önce  karşımızdakini iyi dinlemeli, karşımızdakiyle aynı düşüncede olduğumuz konuları belirleyerek konulardan yola çıkmalıydım. 

Tutuklu arkadaşlarımı iyi tanımalıydım ki, kendilerini  yönlendirebileyim…

*****

Isparta Ali İhsan Kalmaz Lisesi Felsefe Öğretmeni Alaattin Şahintürk, TÖS Isparta Şubesi yönetim Kurulu’nda, birlikte çalıştığımız bir yıllık sürede edindiğim izlenimlere göre düşünsel yönden güçlü bir insan değildi.

Her zaman keskin bir devrimci olarak kendini tanıtan Alaattin arkadaşımız beni yumuşak devrimci olarak, hatta oportünist olarak tanımlamaktaydı her yerde. Gerçi üniversite öğrenimim sırasında da aynı damgayı yemiştim Devrimciliği kimseye kaptırmayan arkadaşlarımdan.

Alaattin arkadaşımın hiç dayanamadığı şeylerden biri kendisine yöneltilen her türlü eleştiriyi kendisini zayıf düşürülmek amacıyla yapıldığı biçiminde algılamasıydı. Hatalarını kabul ettirmek neredeyse olanaksızdı. Herkesin hata yapabileceğini, yanlış yargılara ulaşabileceğini kabul etmiyor ya da farkına varmıyordu.

Kendilerini eleştirenleri, kendisine önem vermeyen birisi olarak algıladığından, her yerde küçük düşürmeye çalışırdı. Bana oportünist demesinin nedenlerinden bir buydu.

İnsanlar gelişmek ve ilerlemek için hata yapmak durumundadır oysa. Güçlü insan bu gerçeklerin farkında olduğu için hata yapmaktan korkmaz. Kendi hatalarını söyleyeni sever, hata yapanı hoş görür. Hatayı gelişmenin şartı olarak kabul eder ve yaptığı hatadan ders alması için karşısındakine fırsat verir.

Yeterince güçlü olmadığının farkına vardığım Alaattin arkadaşım gruba sorunlar yaratabilir diye düşündüm. Gözlemeli ve egosunu tatmin etmek için grubun başkanlığını yüklemek gerekiyordu. 

*****

Isparta Belediyesi çalışanlarından biri olmasının yanı sıra Gülkent Tiyatro Derneği kurucuları arasında yer alıp, başkanlığını da yapan Ali Çelik, yaşça küçük olmasına rağmen güçlü insanlardan biriydi. Normal yaşamda, kiraladığımız evde birlikte kalıyorduk son bir yıldır. Her bakımdan güvendiğim, sorun çıkarmayacak tutuklu arkadaşımdı.

*****

Öğrencilerimden Ramazan dik başlı, fazla eleştiriye açık olmayan ve Alaattin arkadaşımın yörüngesine girecek 17 yaşında bir çocuktu. Tutukluluğuna, bir oyun sahnesinde olduğunu düşünerek mızmızlanmayan biri durumundaydı. Diğer öğrencim Mehmet uysal bir çocuktu. Mehmet de kendini sahnelenmiş bir eserin oyuncularından biri olarak görmekteydi. Sorun çıkaracağını sanmıyorum.

*****

Ülke çapındaki Eğitim Enstitüsü boykotlarında öncü rolü oynamış olan Şahap Cesur Bursa Eğitim Enstitüsü’nden sürgün olarak gelmişti Isparta’ya. Soyadı gibi Cesur ve atak olan Şahap, hep öne çıkmak isteyen ve çok bilmiş bir öğrenci kardeşimizdi. Lezzetli yemekler yapmasını bilen Şahap sayesinde, beslenme konusunda problem yaşamayacaktık. Güçlü olmaya yakın bir arkadaşımızdı.

*****

Nerede çalıştığını ve neden tutuklanmış olabileceğini bilmediğim Coşkun arkadaşımızı hiçbir yönüyle tanımıyordum. Yeterince güçlü olup olmadığını zaman gösterecekti. Er Öğretmen olan Abdullah Kaya arkadaşımızı da yeterince tanıdığımı sanmıyorum. Zamanla tanıyacaktı

Share Button