26 Mayıs 1971 Çarşamba, Isparta Cezaevi…

Öğleden sonra hem arkadaşım hem de avukatımız Ayavar Çankara geldi. Yüzünden düşen bin parça oluyordu. ‘’Bir üst mahkemeye yaptığımız itirazımız reddedildi.’’ Dedi. Sonucu doğal karşıladım. Tutuklanma nedenimiz Türk Ceza Kanunu’nun 141 ve 142. Maddeleriydi.

ABD ile yapılan ikili anlaşmaların can alıcı noktası komünizmin ve SSCB’nin dünya için en büyük tehlike olduğunu yazılı ve görsel medya ile halka anlatılmasını sağlamaktı. Ceza maddeleri buna göre düzenlenmişti.

Bu anlayışla düzenlenen TCK’nın 141 ve 142. maddeleri 1951 yılından 1991 yılına dek Türkiye’yi komünizmden korumak amacıyla aydınları, hak arayan işçileri, binlerce genci yok etti.

Devrimciler ve Ülkücüler diye İnsanları ayrıştırdı. Kamplara böldü.

141. madde “proletarya sınıfının’’ ya da işçilerin diğer sosyal sınıflar üzerine tahakkümünü tesis etmeyi hedefleyen kişi ve örgütleri cezalandırıyordu.

142. maddede ise 141. maddedeki suçun propagandasını yapmayı cezalandırma yolunu seçiyordu.

Maddelerin iki ucu da açıktı. Birini sevmiyorsanız ‘’komünizm propagandası yapıyor’’ diye ispiyonlamanız yeterliydi. Aklanmanız olası görünmüyordu.

Ayavar’a ‘’başka bir sonuç beklemiyorduk zaten arkadaşım.’’ Dedim. ‘’Önemli olan senin gibi birinin avukatımız olması. Böylece hapishane idaresine karşı da dik durmamızı sağladın. Arkadaşlarım adına da teşekkür ederim.’’ ‘’Herhangi bir ihtiyacınız var mı Akıncı?’’ Dedi. İhtiyacımız yoktu. TÖS Isparta Şubesi ile dik durmasını bilen bazı öğretmen arkadaşlar her türlü ihtiyacımızı gidermişlerdi.

Hapishanelerde tek başına, hele ziyaretine gelip gidenin yok denecek kadar az, paran da yoksa daha bir zordur mahpusluk. Yalnız, parasız bir hükümlü ya da tutuklu, gariban sayılır. Ülkemizin bütün hapishanelerinde ‘’Hapishane Ağaları’’ bulunur. Ağaların hizmeti ve emrinde çalışanlara ‘’Meydancı’’ denirdi. Hapishane ağaları ekonomik yönden güçlü olanlar olabileceği gibi bileği kuvvetli olanlardan da olurdu

Bizim koğuşta kaçak araba satışlarından tutuklanmış olan Nurettin Beyle üç arkadaşı duruma hakimdi. Bizim grubun yalnız olmadığını gördüler ve yardımcı olmaya çalıştılar. 

Her türlü ihtiyacımız giderilmiş olması ve grubumuzdakileri arayan soran olmasına rağmen, bunalıma girmemek ve çözülmemek için, zamanımızı verimli kullanmanın yollarını bulmalıydık. Kitap okuyabilir, resim yapabilir ve tutuklanma nedenimiz olan maddeleri hatırlatmayacak anılarımızı yazabilirdik.

Öyle de oldu…

Share Button