24 Ocak 1971 Pazar, Isparta…

Dün öğleden sonra yarıyıl tatili başladı. Öğrencilerimize, döner sermaye kanalıyla sunduğumuz öğle arasındaki bir tas sıcak çorbanın yanı sıra benim denetimimde düzenlenen akşam etütleri de istenen başarıyı sağladı. Karne notları oldukça yüksek oldu. Hem okul yönetimi hem de öğrencilerimiz çok mutlu olmuştu.

Düzenlediğimiz akşam etütlerinin başladığı ilk günden bu yana, etütleri denetleyen müdür yardımcısı olarak, zamanımın oldukça büyük bir bölümünü okuldaki odamda geçirdim. Okul adeta evim haline geldi. Kiraladığım evi otel gibi kullanmaya başladım.

Her zamanki gibi erken kalktım. Kendimi ödüllendirerek, kahvaltıyı Gül Lokantasında yaptıktan sonra TÖS Isparta Şubesi’ne uğradım. Ülkede gelişen ve adeta bir savaş ortamı yaratan öğrenci olaylarını bir süre tartıştıktan sonra okula geldim.

Tarsus Turan Emeksiz Ağaçlama Sahasında muhafaza memuru olarak çalışan babama ayrıntılı bir mektup yazarak gelemeyeceğimi belirttikten, sonra çok sevdiğim İstasyon Caddesi’nde yürüyüşe çıktım.

Yaklaşık 15 dakikada ulaştığım Tren Garından geri dönüp, Büyük Isparta Parkı civarından geçerken,

-Akıncı Öğretmenim…Akıncı Öğretmeeeniiim…

Sözleriyle irkildim. Parkın girişindeki kafedenin önündeki eğitim Enstitüsü öğrencilerinden bazıları el sallıyorlardı.

Ben de el sallayarak kafeye yöneldim.

-Selam genç arkadaşlarım. Kafanızı boşaltmaya mı geldiniz.

-Niyetimiz kafa boşaltmaktı aman öyle olmadı. Aramızda YÖN Hareketi ve Milli Demokratik Devrim kavramları üzerinde tartışırken Kırmızı ve Beyaz Aydınlık Dergilerinin içerikleri de gündeme gelince tıkandık kaldık.

Sizi Tren Garına doğru giderken görünce aramızda ”acaba Akıncı Öğretmenimizi dönüşünde davet edip, sohbetimize ortak etsek mi?” Dedik ve çağırdık.

-Teşekkür ederim Genç ve Devrimci arkadaşlarım. Aranızda olmaktan mutlu oldum.

Dedikten sonra öğrencilerden başka kimsenin olmadığı kafede rahat konuşabileceğimizi anladım. Çevremi saranlar içerisinde Şahap Cesur, Ahmet Nuri Doğan ve Mustafa Kaya da vardı. Öğrencilerim olarak da benimsediğim arkadaşlarımı süzdükten sonra,

-Hangi konuda öncelikli olarak sohbetinize katılmamı istersiniz?

Parmağını kaldıran Şahap,

-YÖN Hareketi ile başlasak nasıl olur?

-Öyle olsun Şahap…

Dedikten sonra aşağıdaki sohbet sonucu ortaya çıktı. Bu sohbet konusu, arada bir sözümü keserek soru soran ve anlattıklarıma katkıda bulunan arkadaşlarımın eseridir.

Demirellerin Şehri Isparta’dan Demirellerin yönettiği ülkemizin her geçen gün biraz daha batağa saplandığını görmek üzücüydü…

*****

Adalet Partisi ve Hükümet Başkanı Süleyman Demirel, Demokrat Parti mirasını devralarak iktidara geldiğinden, Milli ve Dini içerikli kuruluş ve derneklere sempatiyle bakmaktadır. Öyle ki ”Bana, sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz”  sözleriyle iyice cesaretlendirmişti solu ezmeye çalışan sağcıları.

Demirel’in bu sempatisi dir ki sol kesimde sesini çıkaranlar, polis gücünün yanında Ülkü Ocakları ve Komünizmle Mücadele Dernekleri tarafından acımasızca bastırılmakta, bazen öldürülmekte ya da hapislerde süründürülmektedir.

Ülkedeki Devrimci güçler de iktidarın sürekli olarak Dini ve Milli sıfatlı kuruluş ve derneklerin yanında yer almasından kendilerini korumak için silahlanma gereğini duymuştur.

Yasa dışı kuruluş ve sözde orduların oluşumlarının yanı sıra Milli Demokratik Devrim taraftarları da ortaya çıktı. Bu da Devrimci güçlerin parçalanmasına neden oldu.

YÖN, yalnızca bir politika dergisi değildi…

Sanatın her dalına ilişkin eleştiri ve yorum yazılarının yanı sıra, başta Nazım Hikmet olmak üzere, Cahit Irgat, Ceyhun Atuf Kansu, Şükran Kurdakul, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Can Yücel gibi şairlerin şiirleri, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Memet Fuat, Attilâ ilhan gibi edebiyatçıların ürünlerine de yer veriyordu.

YÖN’de, tarih, felsefe, anı, eğitim gibi konularda da, dönemin etkili yazarlarının çalışmaları yayınlanıyordu.

Bu yapısıyla YÖN, her hafta, otuz bin okuyucuya ulaşıyor, her konuda, Türkiye’nin gündemini etkileyen, geniş ölçüde tartışılan ve yankı uyandıran bir yayın hayatı sürdürüyordu.

Dergi, 24 sayfa büyük boy halinde 222 sayı çıktı, 30 Haziran 1967’de son sayısı yayımlandı.  Yayın hayatı sona erse de etkileri uzun yıllar sürdü.

Share Button