5 Şubat 1962 Pazartesi, Çapa…
Mavi çinileri, Venedik aynaları ve yüksek tavanlarıyla bir sarayı andıran anıtsal binanın önündeki alanda yatılı öğrenciler bayrak merasimi için eksiksiz yerlerini almışlardı. Devasa giriş kapısının önünde, mermer merdivenlerin üstünde okul bandosu da yerini almıştı. Trombon çalıyordum. İvriz’deki okul bandosunda akordeon çalmıştım.
Az sayıdaki gündüzlü öğrenciler, genellikle bayrak merasiminden sonra gelirlerdi. Ben yine de Betül ile Gülay’ı aradım merasim alanında. Gelmemişlerdi…Merasimin sona ermesiyle birlikte yarıyıl tatili de sona erdi.
Dersin başlamasına yarım saat vardı. Bandodaki arkadaşlarımla birlikte enstrümanları müzik odasına bıraktık. Sınıf defterini almak üzere idareye gittiğimde okul müdürümüz hafifçe koltuğundan kalktı. Hâl hatır sordu. Karne notlarımın 8 ve üzerinde olduğunu öğrenince de yüzü aydınlandı.
Ders zili çaldığında yoklama defterine o günkü dersleri yazdıktan sonra yoklama yapıyordum kapıdan ki Gülay’la Betül girdi. Betül’ü görünce bedenimdeki bütün kimyasallar harekete geçti, kalbimin ritmi arttı ve adeta ayaklarım yerden kesildi. Ben bu kıza âşık olmuştum ama onun bundan haberi yoktu. Gülümseyerek yerine geçip oturdu. Gerçi Gülay biraz sezinler gibi olduysa da renk vermemiştim.
İlk iki saatimizde rakamların dilinden ve evrenselliğinden söz eden Matematik öğretmenimiz Tevfik Aras’ındı. Sonraki iki saatimizde evreni oluşturan maddenin, galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin ve doğal olarak yaşamın oluşumunun şifreleri üzerinde bilgiler veren Kimya öğretmenimiz Münevver Baç’ın dersi vardı.
Her iki ders de favorilerim arasındaydı. Şubat tatilinde birinci dönem konularını gözden geçirme fırsatı bulmuştum. Hatta Aksaray’da oturmakta olan Gülay’lara da birkaç kez giderek Matematik çalıştırmıştım. Matematik dersi konularına iyice hâkim olmuştum.
Bugün Betül’ün keyfi yerindeydi, haliyle benim de keyfim yerine gelmişti. İkinci teneffüste yanlarına giderek şubat tatili izlenimlerini sordum. Resim sergilerinin yanı sıra bazı müzeleri gezdiğini ve Beşiktaş’taki Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi ile ilgili bilgi topladığını, bu amaçla gezdiğini söyledi. Bazı arkadaşlar da edinmişti. Resim Seminerinde olan Betül geleceğini çizmeye çalışıyordu. Sen neler yaptın Akıncı? Sorusuna sinemadan ‘’Üç Tekerlikli Bisiklet’’ filminden, Zeytinburnu gecekondularından ve derslerden söz ettim,
Öğle yemeğine kadar olan dersler büyük bir keyifle geçti. Öğle arasında hasret giderenler vardı. Şekip ile Lütfiye’nin, sonraki yıllarda evlilikle sonuçlanacak, oldukça romantik bir arkadaşlıkları vardı. Bir araya gelebilmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı.
Yunanistan’ının Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türk toplumu Lozan Antlaşması’nın azınlıklarla ilgili hükümleri çerçevesinde anadilinde eğitim hakkından yararlanmaktadır. Anadilde eğitim hakkı nedeniyle Çapa Öğretmen Okulu kontenjan tanımış. Batı Trakya Türk azınlığı kontenjanından sınıfımızda bulunan İzzet oldukça yakışıklı bir arkadaşımız. Kızlar yatakhanesinden sızan bilgilere göre, başta Nezahat olmak üzere kızlar, İzzet’le arkadaşlık için yarışıyorlar.
Öğleden sonra Tarih ve Coğrafya vardı. Tarih derslerinde arkadaşlarımızdan Erol favori. Sıkça parmak kaldırıp, biraz da süsleyerek tarih konularını renklendiriyor. Coğrafya öğretmenimiz Muzaffer Hanım. Çapa Öğretmen Okulu’na gelinceye kadar Maraş Elbistan köyleri, Çukurova pamuk tarlaları, Ceyhan, Osmaniye, Tarsus, Mersin, Niğde Bor, Niğde Misli Köyü ve Bulgaristan Karagözler Köyü bilgi dağarcığımda yer aldığından bu derste de ben aktiftim. Yazılı kağıtlarımdaki bilgiler tam olmasa da Muzaffer Hanım her zaman tam not veriyordu.
Günü dersler, tatil anılarını anlatıp dinlemekle, romantik aşıkların kavuşma sevinçleriyle doldurarak tamamladık…