19 Kasım 1961 Pazar, İstanbul…
Dün öğleden sonra Sirkeci Garı ve yakın çevresini gezdikten sonra okuluma dönmüştüm.
Akşam yemeğinden sonra okulumuzun dillere destan çinili kütüphanesine inerek Tarihi Yarımada ile ilgili olarak biraz daha araştırma yaptım.
Bu sabah kahvaltısından sonra ödevlerimi bir kez daha gözden geçirip, eksik kalmadığına kanaat getirdikten sonra tekrar Sirkeci’ye gittim.
Ara sokaklardan, Yeni Cami olarak da bilinen Valide Turhan Sultan Camisi’ne giderken ‘’Selamünaleyküm’’ diyen orta yaşlı biri yaklaştı.
Önce yol tarifi sordu. Yabancısı olduğumu öğrenince de ‘’anan baban namaz kılar mı?’’ Sorularını yöneltti.
Elbette kılardı. Dinimizi kurtarmak için geldik. Derdi babam.
Olumlu yanıt alınca da ‘’Sen dini bütün Müslüman bir ailenin çocuğu olmalısın.’’ Elbette öyleydi.
Bir süre beni süzdükten ve bir süre tereddüt ettikten sonra, cebinden çıkardığı bir kol saatini göstererek, saatin otomatik ve kıymetli olduğunu, yol parası yapmak için satışa çıkardığını, beni dini bütün bir Müslüman olarak gördüğü için 30 Liraya bana verebileceğini söyledi.
Kol saatini elime alıp, sanki anlıyormuşum gibi, uzun bir süre inceledikten sonra almaya karar verdim.
Cuma günü hem benim hem de revirde yatmakta olan Halit Armutlu’nun elbise paralarını almıştım.
Okul yönetimi elbise parası olarak her bir öğrenciye 75 Lira vererek, elbiselerimizi kime nasıl yaptıracağı konusunda özgür bırakıyordu.
Yanımda 150 Lira vardı.
Kolumdaki Nacar marka saati okulda 10-15 liraya satabilirdim. 30 lirayı verip, otomatik saati aldım, anında koluma taktım.
Halit’in parasına dokunulmamıştı nasıl olsa.
Halit 2. sınıftaki bir kıza gönlünü kaptırmış, açılamadığı için de zamanla bunalıma girmiş, yeme içmeden kesilmiş ve tedavi görme gereği doğmuştu.
İvrizli okuldaşım Halit’le aramızdan su sızmayan bir arkadaşlık vardı.
Okula döndüğümde kolumdaki saat anında arkadaşlarımın ilgisini çekti. Olayı anlattım ve Nacar marka saatimi satışa çıkardım, alan olmadı.
Nacar marka saatimi iyi ki alan olmamıştı.
Olmamıştı çünkü kolumdaki saat akşamın geç saatlerinde durmuştu…
Böylece, insanları kandırmak için en mükemmel aracın DİN olgusu olduğunu öğrenmeye başlamıştım.
Kuran-ı Kerimle ilgili bilgi edinmeye başlamalıydım.