Ülkemizin kurucusu Atatürk’ün ‘’Köylü milletin efendisidir.’’ Dediği yıllardı. Öyleydi çünkü halkımızın neredeyse yüzde yetmişi köylerde yaşamaktaydı.

Köylerin ve köylünün kalkınması ülkenin kalkınmasına eşdeğerdi. Kalkınma köyden başlamalıydı.

Halk Evleri, Eğitmen Kursları, Köy Bölge Okulları kırsal kesimi kapsayacak boyutta hizmetine sokuldu. Okuma yazma seferberlikleri başlatıldı.

1940’lı yıllara gelindiğinde bir adım daha ileriye gidildi. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlk Öğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un aydınlanma ve atılım projesi olan köy enstitülerinin kuruluşu bu döneme rastlar.

Köy Enstitüleri projesi uygulanması ve denetimiyle İsmail Hakkı Tonguç’a aitti.

Tonguç giyimi kuşamı, dili, söylemi ve tarzı ile halkı kucaklayan biriydi. Köylünün de bizden biri diyebileceği bir lider tipiydi.

Köy Enstitüleri Projesini kişiliğine, derin Anadolu halkı bilgisine ve Anadolu Kırsalının gerçekliğine yaslandırmıştı. Projenin özü ülke tabanını kapsayan titiz bir örgütlenmeydi.

Halkçı kadroların yönetiminde köy çocuklarına çok yönlü bilgi ve becerileri iş içinde yaparak yaşayarak öğretme, tam donanımlı öğretmen olarak köylerde görevlendirilmelerini içeriyordu.

Amaç, tez elden köylünün aydınlanmasını ve kalkınması yaşama geçirmekti. Ailesine katıldığım İvriz İlköğretmen Okulu da bu proje kapsamında olmak üzere 1941 yılında Köy Enstitüsü olarak kurulan ilk eğitim kurumlarından biriydi.

Adını Enstitünün kurulduğu yerin 9 km doğusundaki İvriz köyünden almıştı.

Bu köyden doğan ve Ereğli ovasına hayat veren su kaynağının doğduğu yerdeki kayalarda, Tuana Kralı Warpalavas tarafından yaptırılan, Dünya tarihi mirası açısından çok önemsenen ve insanlık tarihinin ilk kabartma yazılı tarım anıtı olma özelliğini taşıyan bir kaya anıtı bulunmaktaydı. İvriz kabartması…

İvriz Köy Enstitüsü, 11 Kasım 1941 günü, geçici olarak Konya Ereğli’sine bağlı Zanapa bucağındaki henüz tamamlanmamış yatılı bir bölge ilkokul binasında 16. Köy Enstitüsü olarak açılmıştı.

Bu yatılı bölge okulunun noksanlarını sür’atle tamamlamak üzere Adana-Düziçi Köy Enstitüsü öğrencilerinden bir yardımcı ekip gelerek, çok zor koşullar içinde başarılı işler görmüşler ve okulun çatısını oluşturmuşlardı.

İvriz Köy Enstitüsünün asıl kurulacağı yer; Dedeköy, Gaybi, Durlaz köylerinin civarında ve Zanapa ile Ereğli arasında, Ereğli’ye 10 km uzaklıktaydı.

Demiryoluna yakınlığının yanı sıra gerek tarım, gerekse içme sularının kolayca sağlanmasının yanı sıra bölgesine giren illere yakınlığı en önemli avantajlarıydı.

Sıtmalı sahalardan uzaktaydı. Torosların eteklerinde, yüksekte oluşu ve kuzey rüzgârlarına açık bulunuşu da önemli özelliklerden biriydi.

Komşuları Gaybi, Durlaz ve Dedeköy köylerinin, özellikle meyvecilik ve sebzecilik yönünden uygun arazilere sahip olması birinci tercih nedeniydi.

İnşaat malzemesinin esasını oluşturan taş ve kumun yakında bol miktarda ve çok iyi cinsten oluşu, İvriz’den Ereğli Bez Fabrikası’na giden elektrik hattının İvriz Köy Enstitüsü’nün arazisi içinden geçmesi nedeniyle Enstitü ’ye en uygun yer olarak seçilmişti.

Eski Köy Enstitüleri ve devamı olan İlköğretmen okullarının en büyük özelliği köy çocuklarını ”leyli meccani” olarak tanımlanan ”Parasız ve yatılı” olarak bünyesine alması ve günün koşullarına göre yetiştirmesiydi.

Köy çocukları Köy Enstitüleri için en iyi ve en verimli kaynaktı. Öyleydi çünkü mezuniyetlerinden sonra köylere gideceklerdi. Gittikleri köyleri ve koşullarını en iyi onlar bilirdi. Köy koşullarını en iyi bilmelerinin yanı sıra bildikleri bir gerçek daha vardı.

Kendilerinin ve köylerinin aydınlanması ve kurtuluşu okumalarına, bilgilenmelerine ve çok yönlü yetişmelerine bağlıydı.

Share Button