19 Ocak 1959 Pazartesi, Misli (Konaklı)…

Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra kardeşim Mustafa’ya,

-Bayezid Öğretmenimizi görmeye gidelim.

-Olur brader. Henüz tatile çıkmamıştır. İyi olur.

İlkokulu birlikte bitirmemize rağmen Mustafa geçen yıl parasız yatılılık sınavlarını kazanamadığı için beşinci sınıfı tekrar ediyor. Bir bakıma misafir öğrenci beşinci sınıfta. Başöğretmen Bayezid öğretmenimiz öyle uygun görmüştü.

Okula giderken zihnimde zamanda yolculuk yaparak 2 yıl geriye gittim.

24 Kasım 1957 Pazar günü, zorunluluktan ötürü, Bor’dan Misli Köyü’ne gelmiştik. Mülkiyet hakkı devlete ait olmak üzere, 5 yıl ekim dikim yapma hakkının verildiği tarlaları kurtarmaktı amacımız.

1952 yılındaki İlk çiftçilik denemesi hüsranla sonuçlandığı için Çukurova’ya gitmek zorunda kalmış, 3 yıl ekim dikim yapmamış, yapamamıştık.

Bana göre, devletin istediği koşulları yerine getirememiştik. Köye gelmemiz sonucu değiştirmeyecekti ama, babam denemeye değer demişti.

25 Kasım Pazartesi günü, ilkokul birinci sınıfı okuduğumuz Misli İlokulu’na, 3 yıl sonra tekrar gidiyorduk kayıt yaptırmak için.

Okul bahçesine girdiğimizde henüz ders zili çalmamıştı. Öğrenciler bahçede oynuyorlardı. Bizi gören Osman koşarak yanımıza gelmiş, babamın elini öptükten sonra,

-Okul Başöğretmeni Bayezid Tuna’dır. Sizi odasına götüreyim.

Demişti.

Böyle tanımıştım geleceğimi bir ölçüde belirleyen okul Başöğretmeni Bayezit Tuna’yı.

Babam öğrenim durumumuzla ilgili belgeleri verdikten sonra,

1953 yılında burada birinci sınıfa başladığımızı, zorunluluktan Çukurova’ya gittiğimizi, İkinci sınıfı Osmaniye’de, üçüncü ve dördüncü sınıfı Mersin’de okuduğumuzu, beşinci sınıfı Bor’da okumaya başlamışken Devlet istediği üzerine köye döndüğümüzü özetlemişti.

Önce babamı sonra da bizleri süzen Bayezid Başöğretmen

-Amma çok okul değiştirmiş çocuklarınız. Neyse… Hoş geldiniz. Ben hemen kayıtlarını yapayım.

Demiş ve Osman ile derse göndermişti kardeşimle beni.

7 Haziran 1958 Cumartesi günü 1957-1958 Eğitim ve Öğretim yılının sona ermiş, ilkokul bitmişti.

Bundan sonra ne olacaltı?

Başöğretmen Bayezid Tuna bayrak merasiminde önemli ip uçları vermişti özetle.

-İlkokulu bitirmiş olan öğrencilerimize gelecek yaşamlarında başarılar dilerim. Köyümüzde Orta Okul yok, bu nedenle yaklaşık 35 km uzaklıktaki İlimiz Niğde’de öğreniminizi sürdürmek durumundasınız. Her gün gidip gelmek, hem zaman hem de ekonomik yönden büyük zorluklara neden olacaktır. Bu zorluklara katlanarak ve disiplinli çalışarak kendinize ve ülkemize güvenli bir gelecek sağlayabilirsiniz.

-Niğde’de ev kiralanabileceği, yakın aileden birinin yanında da kalınabileceği gibi yatılı okullardan birine de hazırlanabilirsiniz.

-Orta Okul ve sonrası için En iyi seçeneklerden biri  İvriz Öğretmen Okulu sınavları için hazırlanmak ve yatılı olarak öğrenim görme fırsatını yakalamaktır. Ben mezun öğrencilerimize İvriz Öğretmen Okulu seçeneğini öneriyorum.

Demiş, arkasından da Köy Enstitüleri ve ardılları olan İlköğretmen Okullarını anlatmıştı uzun bir süre.

Ben Bayezid öğretmenimin konuşmasını dinlerken bir taraftan da İvriz hayalleri kurmaya başlamıştım bile.

Bayezid Öğretmenim, bayrak merasiminden sonra, kardeşimle beni odasına alarak,

-İkinizde de cevher var. İvriz ve diğer parasız yatılı okullar için hazırlanmalısınız .

Demiş ve yaz boyunca hazırlıklarımızı denetlemenin yanı sıra hem benim hem de kardeşimin başvurusunu yapmıştı sınavlar için.

*****

Mustafa’nın uyarısıyla zamanda geriye geldim, okul bahçesine girmiştik.

Okuldaki hizmetli Aşır Efendi tanımıştı beni.

-Hoşgeldiniz. Bayezid Öğretmeni görmeye geldiniz herhalde. Odasında çalışıyor. Haber vereyim.

-Teşekkürler Aşır Efendi. Nasılsınız, çocuklar nasıl?

-Nasıl olsunlar Mehmet Efendi. Uğraşıyoruz nafakamızı çıkarmak için.

Bu arada Bayezid Öğretmenimin odasının önüne gelmiştik. Masası üzerindeki evraklara dalmış, geldiğimizin farkına varmamıştı. Aşır Efendi kapısını tıklattı, evraklardan başını kaldıran öğretmenim Mustafa’nın yanında beni de görünce,

-Gelin çocuklar. Hoşgeldin Mehmet. Bu kış kıyamette İvriz’den gelebileceğine ihtimal vermemiştim. Nasılsın, anlat bakalım.

-Teşekkür ederim öğretmenim.

Diyerek ellerine sarılıp öptüm. Bayezid öğretmenim de alnımdan öptükten sonra,

-Oturun çocuklar. Aşır Efendi bize çay yapma olanağı var mı?

-Olmaz olur mu Başöğretmenim. On dakiya hazır olur.

-Anlat bakalım Mehmet. İvriz’i sevdin mi, birinci dönem karne notların nasıl?

-İvriz tıpkı sizin anlattıklarınız gibi öğretmenim. Eğitim ve üretimin birlikte gerçekleştiği, demokrasinin bütün kurallarıyla uygulandığı, okuldaki işleyişle ilgili uygulamalarda yetkilerin öğrencilerle paylaşıldığı, sevgi, saygı ve ağabey kardeş ilişkilerinin katıksız uygulandığı bir okul İvriz.

-Bu kadarını ben bile beklemiyordum Mehmet. Anladığım kadarıyla İvriz öğrencilerini çok yönlü donatarak, Atatürk Devrim ve İlkeleri doğrultusunda yetiştirerek mezun edecek.

-Aynen öyle öğretmenim. Bu arada sınıf başkanlığını da üstlendim. Birinci dönem karne notlarımın hepsi 10 üzerinden 10. Çok mutluyum. Bu imkanları sayenizde kazandım.

-Rica ederim Mehmet. Görevimiz senin gibi yetenekli ve çalışkan öğrencileri ülkemize kazandırmak. Kardeşin Mustafa da önümüzdeki yıl bu kervana katılacak. Çok iyi bir çalışma temposu var bu yıl.

İçinde çayların bulunduğu tepsiyle kapıyı tıklatan Aşır Efendi ile birlikte bir süre sohbete ara verildi. Çaylar içildikten sonra İvriz’in öğretmen kadrosu, üretim ilişkileri, Köy Enstitüleri Çiftlikleri, sosyal etkinlikler üzerinde konuşuldu.

Zamanın nasıl geçtiğini farkına varmamış, iki satten fazla sohbeti sürdürmüştük. İzin isteyip, evde bizi bekleyen anamı daha fazla bekletmemek için okuldan ayrıldık.

Share Button