Mustafa Ayaz Müzesi Ankara

Mustafa Ayaz Müzesi (51)

Mustafa Ayaz Müzesi (59)Mustafa Ayaz’ı 1980 li yıllarda, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin amblem yarışmasında jüri üyesi iken tanımıştım. Bu kuruluşta mimar olarak çalışmakta olan eşim, amblem yarışmasını organize etmişti. Konya İvriz ve İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu Resim ve Müzik Seminerinden arkadaşlarım olan Hasan Pekmezci ve eşi Şükran Pekmezci jürinin oluşturulmasında oldukça büyük katkıda ve yardımda bulunmuşlardı.

Mustafa Ayaz Müzesi (54)Bu yıllarda, Mustafa Ayaz’ın, Hasan ile benim de iki yıl okuduğum İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu’ndan mezun olduğunu öğrenmiştim. Amblem çalışmaları sonrasında eşime hediye edilen Mustafa Ayaz’ın bir resmi ile Hasan Pekmezci’nin birkaç eseri evimizin duvarlarını süslemektedir. Ankara’ya bu gelişimde başta Resim ve Heykel Müzesi, Etnografya Müzesi, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nden sonra Mustafa Ayaz Müzesi’ni de gezmek şart olmuştu.

Mustafa Ayaz Müzesi (46)İyi ki gezmişim. Büyük keyif aldım. Yaşamkent’ten bindiğim belediye otobüsünden İnönü Bulvarı üzerinde, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı karşısındaki durakta inerek, Ziyabey Caddesi’ne girdim. Sağ tarafta Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü, sol tarafta Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nü geçtim. Yaklaşık 750 metre yürüdükten sonra Mustafa Ayaz Müzesi’ne ulaştım. Eliptik görünümü olan görkemli bir bina Mustafa Ayaz Müzesi. İçeri giriyorum. Görevlilerden, fotoğraf konusunda bir kısıtlamaları olup, olmadığını sorduktan sonra, giriş katında bulunan Mustafa Ayaz Sanat Galerisi duvarlarındaki eserleri incelemeye ve fotoğraflarını çekmeye başlıyorum.

Müzenin kısa tarihçesi

Mustafa Ayaz Müzesi (44)Yapımına 2003 yılında başlanan ve 2007 yılında tamamlanan Müze, 2009 yılında vakıf olarak faaliyete geçmiştir. ”Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı” Mustafa Ayaz’ın kendi olanaklarıyla başkent Ankara’ya kazandırdığı, sanatsal birikimlerinin eseridir. Gecekondudan modern bir sanat müzesine uzayan yolda çok özverili bir çalışmanın örnek ürünlerinden biridir Mustafa Ayaz Müzesi.

Mustafa Ayaz MüzesiVakfın amacı; toplumun her kesimine sanat sevgisini aşılamak, sanat yoluyla toplumu eğitmek, çağdaş Türk sanatının yurtiçi ve yurtdışında tanıtılmasına katkıda bulunmaktır. Vakfın gerçekleştireceği ‘kültür ve sanat’ etkinliklerine verilecek katkılarla, Vakıf daha çok gelişecek ve geliştikçe hedefleri de büyüyecektir.1720 m² lik bir alan üzerinde yer alan Mustafa Ayaz Müzesi’nin toplam kullanım alanı 5000 m² dir.

Mustafa Ayaz Müzesi (14)7 kattan oluşan müzenin çatı katında, sanatçının özel ofisi ve hobi atölyeleri bulunmaktadır. 1.2.3. katlarda ise sanatçının değişik dönemlerine ait eserleri sergilenmektedir. Giriş katında yer alan Mustafa Ayaz Sanat Galerisi, 2007 yılında Mustafa Ayaz’ın resim sergisiyle açılmış. Galeri, çağdaş plastik sanatların gelişmesi yolunda, yerli ve yabancı sanatçılara yönelik periyodik sergiler ve farklı sanatsal etkinlikler düzenleyerek, sanatseverlerle buluşmayı hedeflemektedir. Galerinin yanı sıra, kafe, hediyelik eşya ve kütüphane bölümleri de giriş katında yer almaktadır.

Mustafa Ayaz’ın kısa yaşam öyküsü

Mustafa Ayaz Müzesi (15)Çağdaş Türk Resim Sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Mustafa Ayaz, 1938 yılında Trabzon’un Çaykara kazası Kabataş köyünde doğar. II. Dünya Savaşı’nın bunalımlı yıllarına rastlayan çocukluğu, yoksulluk ve hastalıklarla geçer. İlkokula ancak 10 yaşında iken başlayabilme olanağı bulan Ayaz’ın resme ilgisi o sıralarda başlar.1953’de Erzurum Pulur Köy Enstitüsüne girer. Orta sınıf son sınıfta iken hocalarının dikkatini çeker ve İstanbul Çapa İlk öğretmen okulunun Resim Semineri sınavlarına girmesi önerilir. Sınava girer ve kazanır. Ta o zaman yolu belirlenmiş olur. Bu yol sanat yolu olacaktır.

Mustafa Ayaz Müzesi (16)1959 yılında Çapa İlk öğretmen okulunu bitirir. Bir yıl ilkokul hocalığından sonra, 1960’da Gazi Eğitim Enstitüsünün Resim Bölümüne girer ve oradan 1963’de mezun olur. 3 yıl Çorum İlk öğretim okulunda resim öğretmenliği ve atölye şefliği yapar. 1966’da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü asistanlık sınavını kazanır ve 1984 yılına kadar aynı okulda resim hocalığı yapar. 1984’de Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine geçer, 1987’de buradan emekli olur.

Mustafa Ayaz Müzesi (17)1987 yılında Profesör olan Ayaz, aynı yıl Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine atanır ve 1988 yılı başında bu görevinden kendi isteği ile ayrılır. O günden bu yana çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmektedir. Yurtiçinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve 19 ödül kazanan sanatçı; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergi ve bienallere katıldı. Ayaz’ın 400’den fazla yapıtı yabancı ülke koleksiyonlarında, 4.000’e yakını da yerli koleksiyonlarda bulunmaktadır.

 

Gecekondudan Çağdaş Müzeye …

Mustafa Ayaz Müzesi (18)Mustafa Ayaz’n ağzından yaşam öyküsüne gelince;
”1974 yılında, Yenimahalle-Şentepe’de gecekondumu yaptığım zaman dünyalar benim olmuştu. Artık hem ailemin hem de resimlerimin bir yuvası vardı. Çevrenin sanatsal bir mekana dönüşmesi için de bahçe duvarına bir kabartma tasarlamıştım. Böylece benim gecekondum sıradan olmaktan öte Mustafa Ayaz’ın sanat evi olarak yaşayacaktı.

Mustafa Ayaz Müzesi (19)Evin bodrumunu atölye olarak kullanıyordum. En güzel eserlerimi de orada yaptım. Yıllar geçti. Resimlerim çoğaldı çoğaldı. Sonra 2002 yılında çağdaş anlamda kendi adıma bir müze yapma gereksinimini duydum. Hemen kolları sıvadım. Umduğumun çok çok üstünde bir işi başardım; hem de bir kuruş yardım almadan. Halktan aldığımı halka vererek…Müzenin arsası 2003 yılının Şubat ayında satın alındı ve inşaatına da aynı yıl Ekimde başlandı. Ankara-Balgat, Ziyabey Caddesi üzerinde inşa edilen müzenin hayali ve sevinci ile uykularım kaçıyordu. Artık resim yapmıyor, bina ile ilgili projeler tasarlıyor, planlar çiziyordum. Amacım bir müze binası inşa etmek değildi. Yapıtlarımın güvenli bir barınağı olsun, orada sonsuza dek yaşayabilsin ve kalıcı olsunlar diye düşünüyordum. Böylece 30 yıllık hayallerim gerçeğe dönüşecekti; gecekondudan çağdaş bir müzeye…”

Mustafa Ayaz Müzesi (27)Ünlü ressamlarımızdan Zafer Gençaydın 2002 yılında Adam Sanat’ta yayınlanan bir makalesinde Mustafa Ayaz için; ”Yetiştiği ortamın doğal sonucu ve ekonomik yaşam koşullarının gereği olarak Ayaz, sanat yapabilmek uğruna her tür çileye katlanmak zorunda kalmıştır. Kökleşik sanatçı tipinin yazgısını onun yaşamında görmek olasıdır. Tüm olumsuz koşullara karşın üretken bir sanatçı dır. ” Dedikten sonra makalesinin bir başka yerinde de ”İnsan ve toplum yaşamının tüm güzelliklerini, çelişkilerini, korkularını, kaçışlarını, İsteklerini panoramik bir planda dışa vurmak isteyen safyürek bir yaklaşım içindedir.

Mustafa Ayaz Müzesi (36)Öyle ki, zamanın sınırlılığı nedeniyle, konuyla ilgili her şeyi anlatmak isteyen bir konuşmacının telaşı içindeymiş gibidir. Sonuç olarak sanatçı; ister yetiştiği ve içinde yaşadığı toplumun, insan doğasının bir parçası olan “cinsel gerçek”ten bir “günah ve utanç kültürü yaratmış” olma olgusunun yarattığı ikilemi; ister yaşam ve yetişme biçiminden kaynaklanan kişisel korku ve tepkilerini ya da çelişkilerini dile getirmiş olsun yaptıkları gene de kişiliğinin bir yansıması ve iç evreninin adresleri olarak değerlendirilebilir.” Demiştir.

Mustafa Ayaz Müzesi (40)Zafer Gençaydın’ın bu makalesini okuduktan sonra birden 1969 yılına gittim. Isparta Sanat Enstitüsü ve Teknisyen Okulu’nda Matematik-Fizik öğretmeni olarak çalışıyordum. Bazı öğrenci ve eğitimli genç arkadaşlarla birlikte ”Gülkent Tiyatro Derneği”ni kurmuş ve ilk çalışmalarımızdan biri de Necati Cumalı’dan olmuştu. Cumalı’nın eserlerini incelerken, özellikle ”Ay Büyürken Uyuyamam” adlı yapıtı olmuştu.

Mustafa Ayaz Müzesi (45)Bu yapıt Anadolu’daki cinselliği ve cinsel açlık sonrası ortaya çıkanları tatlı bir dille anlatıyordu. Yapıttan, insanoğlunda üç tür açlık olduğu sonucunu çıkarmıştım. Bunlardan birincisi ve en önemlisi bildiğimiz açlık, aç kalmak, çoluk çocuğumuza ekmek götüremek olarak tanımlanan ”Mide Açlığı” olarak karşımıza çıkar. İkinci önemli açlık ise ”Cinsel Açlık” olup, insanoğlu bu açlık uğruna çok şeyler feda etmiştir. Töre cinayetlerinin kökeninde, belki de bu kavram yatmaktadır

Mustafa Ayaz Müzesi (31)Üçüncü tür açlık ise medeni ve demokrat olmamızı sağlayacak olan ”Beyin Açlığı” olarak karşımıza çıkar. Beyinlerimizi yeterince doyuramadığımız içindir ki olumsuzlukların bütün faturasını başkalarına çıkarmaktayız. Necati Cumalı’nın bu yapıtını okuyup, içselleştirdikten sonra, yalnızca karın doyurmanın işe yaramadığının bilincine vardım. Haremlik ve selamlık uygulamalarının cinsel açlığı körüklediğini, ensest ilişkilere yönlendirdiğini ve tecavüzcü coşkunları yarattığının ayırdına vardım. Müzeyi ve müzedeki bütün eserleri titizlikle gözlemlerken Mustafa Ayaz’ında yapıtlarıyla ”Cinsel Açlık” konusunu işlediğini ve Zafer Gençaydın’ın makalesinde bunu çok güzel açıkladığını gördüm.

Müze ve Galeri, Pazartesi günleri hariç her gün 11.00–18.00 saatleri arasında ziyaretçilerine açık olup, giriş katında yer alan Mustafa Ayaz Sanat Galerisi ücretsiz olarak gezilebilmektedir. Bu galeride flaşsız fotoğraf çekimine de izin verilmektedir. Diğer 1., 2., 3. katlar vakıf yönetiminde olduğu için ücretli gezilebilmektedir. Fotoğraf çekimine izin verilmeyen bu katların gezi ücreti; tam bilet 10 TL, indirimli bilet 5 TL ve öğretmen kimlikli ziyaretçiler için de 3 TL’dir.

Kaynaklar:
1) Müzeden edinilen tanıtıcı broşür
2) www.mustafaayazmuzesi.com/

Share Button