Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi
Ankara’da yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret edilen yerlerden biri olmayı başaran Hamamönü, yapılan tanıtım çalışmalarıyla birlikte daha büyük kitlelere ismini duyurmaya başladı. Talatpaşa Bulvarı’nın kuzeyinde, Ulucanlar Caddesi ile Talatpaşa arasındaki bölgede yenileme çalışmaları devam ediyor.Bölgeyi gezmeyi ve fotoğraflamayı sürdürüyorum. Talatpaşa Bulvarı kıyısındaki evlerin büyük bir bölümü yenilenmiş. Altındağ Belediyesi nikâh salonunu geçerek Ulucanlar Caddesi’ne giriyorum. Çevreyi gözden geçirdikten sonra Enez, Basmalı ve Divan Sokakları izleyerek, tekrar Talatpaşa Bulvarı’na çıkıyorum. Bu yolculuğum sırasında, Altındağ Belediyesi tarafından kullanım hakkı bedelsiz olarak Gazi Üniversitesi’ne verilen Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’ne rastlıyorum. Müzeye giriyorum ama henüz resmi açılışı yapılmamış. Benim ziyaretimden bir gün sonra resmi açılış gerçekleşti. Altındağ Belediyesi internet sitesi ‘’Ankara Kalkınma Ajansı 2011 yılı Mali Destek Programı kapsamında desteklenen, Altındağ Belediyesi ortaklığı ile Gazi Üniversitesi tarafından yürütülen proje sonucunda oluşturulan Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nin açılışı yapıldı. Açılışa Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Doç. Dr. Ahmet Arı, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Doç. Dr. Asım Balcı ve Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öcal Oğuz katıldı.’’ Açıklamasında bulundu. Tez konusu ‘’Somut Olmayan Kültürel Miras’’ olan lisansüstü öğrencisi Osman adındaki genç bir arkadaş, henüz açılışı yapılmamış olan müzeyi gezdirerek beni bilgilendiriyor. Hamamönü’ndeki bir Ankara evi geleneksel ‘’Ankara Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’’ne dönüştürülmüş. Somut olm ayan kültürel miras kavramı bana yabancı geliyor. Beni gezdiren genç arkadaş “somut olmayan” adlandırması Türkçede tam anlamıyla zihinlere oturamamıştır. Dedikten sonra “Somut olmayan” miras terimi, “folklor,” “sözlü miras,” “görenek,” “yaşayan kültürel miras” ve “popüler kültür” gibi terimlerin Uluslararası ve karşılaştırmalı bağlamda farklı kullanımları ve yanlış anlaşılmaları önlemek için tercih edilmiştir. Diyor ve konuşmasını sürdürüyor. “Somut olmayan miras” adlandırmasıyla yeni bir terim yaratılarak farklı ülkeler için farklı çağrışımlara sahip olan eski adlandırmaların bir bakıma önüne geçilmiştir.’’Kavramı anladıktan sonra müzeyi gezmeye devam ediyoruz. Hamamönü gibi tarihsel bir mekânda kurulmuş olan müzede Ankara’nın kültürel mirasına ilişkin uygulamalı müzecilik faaliyetlerinin yapılması ile hem Ankara’nın kültürel mirasının yerli ve yabancı turistlere tanıtılması hem de Ankara’nın turizm potansiyelinin kültürel alanının canlandırılması planlanıyor. Somut Olmayan Miras Müzesi’nin ilk kuruluşu 23 Eylül 2005 tarihinde Gazi Üniversitesi Rektörlük Kampüsü Merkez Kütüphanesi içerisinde gerçekleştirilmiş. Üniversi tenin eski rektörü Prof Dr. Kadri Yamaç, Unicef Türkiye Temsilcisi Talât S. Halman, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Büyük tarafından Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde açılmış. 2 iki salondan oluşan müzenin dökümünde 1500’ü obje olmak üzere yaklaşık 4000 eser bulunmakta imiş. Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması düşüncesi, folklor kavramı ile ortaya çıkmış ve gelişmiş. Bu düşünce Unesko’nun 1972 Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin hazırlık çalışmaları sırasında uluslararası bir araca dönüşmüştür. Bolivya, 1973 yılında Yazar Hakları Evrensel Sözleşmesi’ne “folklorun korunması” ile ilgili bir protokol eklenmesini önermiştir. Bu öneriden sonra “folklor” bir UNESCO terimi niteliği kazanmıştır. 1989 Geleneksel Kültür ve Folklorun Korunması Tavsiye Kararı, 1994 Yaşayan İnsan Hazineleri Programı, 1997/98 İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Başyapıtları İlan Programı ve nihayet 2003 yılında imzalanan Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi bu süreçte ve bu koruma düşüncesi içinde hazırlanmıştır. Bu arada İstanbul Bildirgesi’ni de hatırlamak gerekir. 2002 yılında İstanbul’da gerçekleşen Kültür Bakanları Üçüncü Yuvarlak Masa Toplantısı, iki sözleşmenin ruhunu ve özünü yansıtmaktadır. Nitekim bu toplantıdan bir yıl sonra Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, üç yıl sonra ise Kültürel İfadelerin Çeşitliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi UNESCO’da kabul edilmiştir. Birinci sözleşme somut olmayan kültürel mirasların korunmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını istemektedir. İkinci sözleşme ise insanlığın kültürel ifade çeşitliliğini savunmaktadır. Sözleşmenin tanımladığı kültürel ifade çeşitliliğinin kaynaklarının büyük kısmı, somut olmayan kültürel miras alanındadır. Yani denilebilir ki, somut olmayan kültürel mirasını koruyamayan ülkelerin kültürel ifade çeşitliliğine katkı vermesi beklenemez. Türkiye , son dönemlerde çeşitli nedenlerle birçok somut olmayan kültürel mirasını örgün ve yaygın eğitim alanına, kent yaşamına ve medyaya taşıyamamıştır. Bunun sonucu olarak birçok referans kaynağı unutulmuş, onların yerini kitle kültürünün ürettiği örnekler almıştır. Nardaniye Hanım’ın yerini Pamuk Prenses, Köroğlu’nun yerini Robin Hood, Kerem ile Aslı’nın yerini Romeo ve Juliet, Boz Atlı Hızır’ın yerini Noel Baba almıştır. Bu durum hem somut olmayan kültürel mirasın yok oluşu hem de kültürel ifade çeşitliğinin kayboluşu olarak görülebilir. Bu örnekler de göstermektedir ki, kültürel ifade çeşitliliğinin korunması, somut olmayan kültürel mirasın yaşatılmasına bağlıdır. Hamamönü’ndeki bir Ankara evinde varlığını sürdürecek olan Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi ile geçmişten günümüze yaşatılan değerlerin, gelenek ve göreneklerin, nesilden nesile aktarılan sözlü kültür unsurlarının gelecek nesillerin hafızasında yer etmesi ve unutulmaması amaçlanıyor. Hamam arkası gibi tarihi bir mekânda uygulamalı müzecilik faaliyetlerinin yapılması ile hem Ankara’nın kültürel mirasının yerli ve yabancı turistlere tanıtılması hem de turizm potansiyelinin canlandırılması hedefleniyor. Ebru sanatı ve ıhlamur baskı yapımı, gölge ve kukla oyunları, masal anlatan masal ana, gelin odasında bebeğine ninni söyleyen gelin, muhabbet meclisinde hikâye anlatan hikâyeci, mangala ve beş taş oynayan çocuklar, müzede sergilenen kültürel miras örnekleri arasında yer alıyor.
Kaynaklar:
1) Altındağ Belediyesi internet sitesi
2) Vikipedi
3) http://www.millifolklor.com/tr/sayfalar/92/01-.pdf