Antalya Kaleiçi’nde bir akşam gezintisi

29 Haziran 2011 Çarşamba, Antalya…

Antalya kıyılarında gerçekleştirdiğimiz bir tekne gezintisinin sonunda, muhteşem bir gün batımıyla birlikte, Kaleiçi Yat Limanına geri dönüyoruz.

Antalya Kaleiçi Yat Limanı ve gerisinde gelişen Antik Attaleia kenti milattan önce 2. yüzyıldan itibaren kesintisiz iskan görmüş ve günümüze kadar gelmiştir. Antalya limanı bir zamanlar Türkiye’nin güney kıyısında Mersin’den sonra gemilerin yanaşabileceği ikinci limandı. Bu gün ise bu limandan sadece yatlar yararlanmaktadır.  

Uzunca bir süre ihmal edilmiş olan yat limanı, tekrar eski görkemli günlerine dönme hazırlığı içindedir.

Kentin batısında yapılan Endüstri Limanının çalışmaya başlaması ile birlikte, yalnız yatların ve gezinti teknelerinin bağlandığı bu eski limanın adı “Yat Limanı” olarak değişmiştir. Kaleiçi Yat Limanı ve antik şehrin, gün ve gece boyunca sergilendiği nefes kesici manzara,  uluslararası ressam, şair ve yazarların esin kaynağı olmuştur.

Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, Pergamon Kralı II. Attalos tarafından kurulmuştur. M.Ö. 133 yılında Bergama Krallığının sona ermesiyle bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiş.

M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67 de Pompeius’un donanmasına üst olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir.

Yeni Modern şehir, antik yerleşimin üzerine kurulurken, antik kalıntıların korunmasına yeteri özenin gösterilmediği görülüyor. Bu nedenle, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Kaleiçi’nde gezenler antik malzemenin her yerde, evler ve duvarlarda kullanıldığını, pansiyon ve restoran bahçeleri ve girişlerinde bezekli parçaların sergilendiğini görecektir.

Görülebilen kalıntılardan bazıları, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surlar. Surların, Karaalioğlu Parkı dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir. Hadrian Kapısı, halk arasında üç kapılar olarak bilinmektedir. Nitekim, biz de, limanın doğusundaki antik taş merdivenlerden surların içindeki Kaleiçi’ne ulaştığımızda, modern kente çıkabilmek için, sürekli olarak üç kapıları sorduk.Böylelikle, Kaleiçi’nde kaybolmadan Hadrianus Kapısına ulaşabildik.

Antik kenti oluşturan Kaleiçi, 80 hektarlık bir alan üzerine kurulmuştur. Kaleiçi’nin büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş. At nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilmiş. Surlar; Helenistik, Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinin ortak eseridir.Her devirden bir parçanın izine rastlama olasılığı vardır.Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya’nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve göreneklerini en iyi şekilde yansıtır.

1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle ”Gayrimenkul Eski Eserle ve anıtlar Yüksek Kurulu” tarafından ”SİT bölgesi” olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı’na ”Antalya Kaleiçi Kompleksi” restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de Uluslararası Turizm Yazarları Birliği tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Bu ödülden sonradır ki; önce var olanları koruma sonra da harabeye dönmüş olanları yenileme çalışmaları başlatılmıştır.

Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.Antalya Antik Şehri, at nalı şeklindeki iki kalın duvar tarafından korunmaktadır. Bu sur şeklindeki duvarlardan biri deniz kıyısı koyunda, diğeri de kara tarafında bulunmaktadır.

Bu duvarlara ek olarak çeşitli yerleşim birimlerini birbirinden ayıran duvarlarda vardır ve dış duvarlarda yaklaşık elli adımda bir kule bulunmaktadır. Bu duvarların yapılışı tarihi antik dönemlere kadar gitmektedir.

Romalılar bu Helenistik duvarların temelini atmışlar ve Selçuklularda genişletmiş ve onarmıştır. Bugün şehir içindeki duvarların arasında ancak; Hıdırlık Kulesi, Hadrian Kapısı ve Saat Kulesi gibi kalıntılarına rastlanabilmektedir.

Deniz tarafından kaplanan antik şehir ve karadaki duvarlar arasında kalan bölüm, günümüzde Kaleiçi diye adlandırılmaktadır. Caddeler ve binalar hala Antalya’nın tarihini yansıtan birçok işaretlerle doludur . Kale duvarları yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaktadır.

Antalya Kaleiçi, batıda deniz, kuzey ve doğuda ana caddelere paralel uzanan ve günümüzde bir kısmı ayakta olan surlarla sınırlandırılmıştır. Bu belirgin sınır eşlikleriyle Kaleiçi, kent merkezindeki katlı yapılaşmadan korunabilmiş, geleneksel doku, günümüze kadar özgün yaşayabilmiştir.Sur içindeki dar sokaklar, limandan yukarıya duvar boyunca uzanırlar. Dar sokakların iki yanında yer alan evlerin birinci katlarına çıkmalar yapılarak planları özel düzenlenmiş.

Çıkmalar hem yapının plan şemasını zenginleştirmiş, hem de değişik çıkma biçimleri, sokaklar ve küçük meydanları biçimlendirmiş. Sokağa bakan yüzde, ilk katta çok az pencere vardır. Üst katta ise “Cumba” denilen ve hem ev, hem de sokak mimarisine uygun olarak yapılmış çıkmalar vardır. Bu çıkmalar ağaç süslemelerle bezenmiştir. Üst pencereler camsız olup ağaç kafeslerden oluşmakta, alt pencereler açılıp kapanabilir türdendir.

Cumbaların üst pencerelerinde küçük boyutta ve genellikle renkli camlar bulunur. Evler, sahiplerinin ekonomik güçleri ve kullanılış amaçlarına göre farlılık gösterebilmektedir.Fakat ortak özellikleri çoktur.Genellikle yığma taştan ve ağaç bağlantılı olarak yapılmışlardır. Edindiğimiz bilgilere göre; sokaklar arasında kalan adalar düzenli biçimde değildir. Adaların büyüklüğü ve uzunluğu değişkendir. Orta sur ve duvarı ile Karaalioğlu parkına kadar uzanan ve dış surların Hıdırlık kulesi ile sonlandığı alan ise ızgara dokuludur.

Yapı adaları genellikle düzgün dikdörtgen biçimindedir. Her iki dokuda evler bir cepheleri ile sokağa otururken diğer cepheleriyle de bahçeye açılır. Sokağa uygun olarak yapılan zemin kat planları düzenli değildir. Kaleiçi’ndeki iki veya üç katlı olan evlerin bazılarında ara kat mevcuttur. Alt katlar üst katı da taşıyan taşlık ve avlunun yerleştiği servis mekanlarıdır. günlük yaşamın geçtiği bu katta kuyu, ocak, ahır ve depo gibi kullanılan bölümler yer alır. Bu mekanları çeviren yüksek duvarlar, evin mahremiyetini de sağlar.

Taşlığı birinci kata bağlayan iç merdivenler ara kata geçiş olanağı da verir. ana katlar depo olarak kullanıldığı gibi kışlık oda olarak da kullanılmış.  Üst katta odalar birbirine sofa ile bağlanarak sofaya açılmaktadır. Sofaya açılan her biri günlük yaşamın devam edebileceği şekilde biçimlenmiş. Suna – İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, Antalya Kaleiçi’nde korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli iki binada yer almaktadır. Suna ve İnan Kıraç tarafından harap durumda satın alındıktan sonra, 1993-1995 yılları arasında onarılan bu yapılardan ilki, geç döneme ait geleneksel dış sofalı Türk Evi’nin iki katlı tipik bir örneğidir.

Halk arasında Üç Kapılar olarak bilinen Hadrian Kapısı;Antalya’daki tarihi yapılardan en iyi korunmuş olanlardan birisidir. Bir Roma eseri olan yapı, M.S. 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian adına yapılmıştır.

Zamanla şehir surları kapının dış kısmını kapatmış ve kapı uzun yıllar kullanılmamıştır. Eserin günümüze değin yıkılmadan gelebilmesinin bir nedeni de budur. Sur kalıntılarının yıkılması ile ortaya çıkarılmıştır.Üst kısmının kıble şeklinde üç açıklık vardır.

Sütunları Hariç, kapı tamamen beyaz mermerden yapılmıştır. Oyma ve kabartma süslemeleri çok güzeldir. Kapının orijinalı iki katlıdır. Kaleiçi Müzesi, Antalya Kaleiçi’nde her ikisi de korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiş iki binada yer alan özel müzedir. Yapılardan birisi bir Ortodoks kilisesi, diğeri geleneksel bir Türk evidir. 

Aya Yorgi Kilisesi adındaki Ortodoks kilisesi ise konser ve çeşitli sanat etkinliklerinin de düzenlendiği bir mekandır. Suna ve İnan Kıraç çiftinin çini koleksiyonu da bu binada sergilenir. Atatürk’e hediye edilen çini Türkiye haritası gibi değerli eserler mevcuttur.

Share Button
2532 cevaplar

Yorumlar kapalı.