Elhamra Saraylarına panoramik bir bakış
16 Kasım 2016 Çarşamba… Granada Saat 14,00…
Granada ‘ya en önemli gelme nedenlerimizden biri Alhambra Sarayı’nı görmek ve gezmek… Saat 11,00’de geldiğimiz Granada şehrinde panorama biçiminde bir gezi yapıp yemek yedikten sonra Elhamra Sarayına gitmek üzere tur otobüsündeki yerlerimizi alıyoruz. Katılımcılar tamamlanınca Darro ve Genil ırmaklarının içinde aktığı iki vadinin arasında yükselen 150 metre yüksekteki Sabika tepesi üzerindeki Alhambra Saraylarına doğru hareket ediyoruz. Burgaçlar halindeki 4 km’lik bir yolculuktan sonra da sarayın eteklerindeki park yerine ulaşıyoruz.
Otobüsten indikten bir süre sonra çevremize, çevremizdeki dağlara bakıyoruz. Bakıyoruz çünkü, Alhambra’nın konumu da yapıları kadar etkileyicidir. Demişti rehberimiz. Gerçekten de yüksekliği 3.400 metreyi aşan Sierra Nevada’nın karlı tepeleri, sarayın arkasında muhteşem bir manzara oluşturuyordu.
Dikkatimizi tekrar rehberimize yönelttiğimizde bizi, her halinden konusuna hâkim olduğu belli olan bir yerel rehberle tanıştırdı. Yerel rehberimiz tarafından bütün katılımcılara dağıtılan kulaklıklar denendi, söylediklerinin eksiksiz duyulduğu anlaşıldıktan sonra Alhambra’nın giriş kapısına doğru harekete geçildi. Böylelikle, 50 metre yarıçaplı bir daire içinde bulunduğumuz sürece rehberimizin bütün konuşmalarını rahatlıkla dinleye bilecektik. Bir taraftan yürürken bir taraftan da kulaklıklardan Elhamra ile ilgili bilgileri dinliyorduk.
Dünya mirası listesine 1984 yılında alınan bu muhteşem güzellikteki karmaşık ve tarihi yapı, adını kırmızı renkli duvarlarından almış. Alhambra “Kırmızı Kale” anlamına geliyormuş yerel dillerde. Kırmızı duvarlar ve gün batımı… Gün batımında, Alhambra’nın duvarlarının değişen gün ışığı ile yavaş yavaş turuncudan kızıla, pembeden bordoya boyanmasına şahit olmak dünyanın en romantik deneyimlerinden birisi olmalı diye düşünüyoruz. Rehberimiz olayı betimlerken.
Başta Alcazaba olmak üzere, Alhambra’yı oluşturan saraylar ve yazlık köşkler topluluğu Granada şehrinin içinden geçen Darro nehrinin batı kıyısında al-Sabika tepesi üzerinde kurulmuş. Oldukça yüksek bir yerde olmasının getirdiği avantaj ile tüm Granada şehrini ve La Vega vadisini yukarıdan kontrol altında tutabilmiş. En yakın komşu bölgeleri, Albaicin ve Alcazaba.
1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek âlemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Alhambra’nın doğal çevreye uyumu muhteşem. Girift yapısı, farklı süslemeleri, yaşanan mekânları ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmiş. Kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığı görülüyor. Paris’teki Arap Dünyası Enstitüsü eski Başkanı Edgar Pisani, Sarayın İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra’yı şöyle anlattığı görülüyor Özgür Ansiklopedide.
Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkânsızdır… Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa giden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış. Avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış âlemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir.
Elhamra’yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur’an’dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak’la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkânsız haldedir.
Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekânların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekânlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Salon ve avlu duvarları yüzlerce çeşit geometrik desenlerle süslenmiş seramikler ile örülmüştür.
Alhambra’nın çeşmeleri, fıskiyeli havuzları, hamamları, sıcak ve soğuk su tertibatını birlikte tesis etme noktasında Endülüslü mühendislerin olağanüstü becerilerini ortaya koymaktadır. Banyolar öylesine maharetle onarılmış ki, bunları kullanma esnasında onların bakış açıları kolaylıkla anlaşılabilir. Dinlenme odası, estetik zevke hitap eder biçimde kiremitle örtülmüş ve aydınlatma orada bulunan ve divanların üzerinde yatarak istirahat eden ve dahi yukarı kattaki üstü kapalı koridorlarda icra edilen müziği dinleyen kişinin gözlerini rahatsız edecek derecede fazla ışık almayacak bir düzene göre ayarlanmıştır.
Edgar Pisani tarafından betimlenen Elhamra, geniş bahçeler ve parklar içinde köşkler, saraylar ve yazlıklardan oluşan bir külliyedir. Kale duvarları arasında kalan sahalar, çeşitli süs bitkileri, çiçek bahçeleri ve fıskiyelerle nefis bir manzara arz etmektedir. Diğer taraftan bu sahalar, birbiriyle kenetlenmiş sanat abideleriyle doluydu. İspanyollar zamanında V. Carlos’un yaptırdığı binalar hâriç diğerleri, Mersinli Avlusu ile Aslanlı Avlunun çevresinde toplanmıştır. Mersinli Avlusu etrafında; Mahkeme Divanhanesi, İki Kız Kardeşler Salonu, Beni Sirac Salonu, Elçiler Salonu, Cami ve Hamamlar mevcuttu. Aslanlı Avlusunda bulunan Sultan Mezarları kısmı, İspanyollar tarafından tamamen tahrip edilmiş.
Adı Alhambra Sarayı olarak geçse de arazinin içinde Generalife bahçeleri, Alhambra tepesi eteklerindeki koruluk alan içinde bulunan yüksek kapılar, taklar, çeşmeler, su kanallarını kapsıyor. Ayrıca şu anda San Francisco Mahallesi diye anılan, tepedeki surlar içinde; Medine adlı eski yerleşim yeri, Alcazaba olarak bilinen eski kale, 5. Carlos Sarayı, çeşitli kuleler ve Nazir Palce’ı da barındırıyor.
Sarayda 4 ana kısım bulunmaktadır. Alcazaba, Nasrid Palaces, Partal ve Generalife. Alcazaba sarayın kale olarak günümüze ulaşmış, şehrin panoramik manzarasını en iyi görebileceğiniz saat kulesi Torre de la Vela ile yükselen kısım. Sarayın geri kalanı kadar ihtişamlı olmasa da Alhambra’nın tarihi açısından önemli bir yere sahip. El-Hambra sarayı henüz yokken Granada ve Vega’yı bir bütün olarak görmek isteyenlerin çıkacağı yer hiç kuşkusuz Alcazaba Kalesi idi. 890’lı yıllarda eski temel kalıntıları üzerine yeniden inşa edilen bu kale ilerde yapılacak olan el-Hambra sitesinin ilk ayağını oluşturmaktaydı. Darro ve Genil ırmaklarının içinde aktığı iki vadinin arasında yükselen Sabika tepesi Gırnatanın en eski kalesine mükemmel bir savunma sağlıyordu.
Nasrid Palaces (Nasri Sarayları) ise Alhambra’nın tam kalbinde yer alan en ünlü bölüm. Buradaki el işlemelerinin detayı ve güzelliği kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel. Nasrid Saraylarının en önemli ve belki de en ünlü kısmı adını 12 aslanlı şadırvanından alan Patio de Los Leones’dir. Yani Aslanlar Avlusu… Endülüs mimarisinin ve sanatının zirve yaptığı bu avlu, ince mermer sütunları ve taş işçiliği ile herkesi büyülemekte. Her bir bölmesi ve bahçesi ayrı güzellikte olan Nasrid Saraylarını kelimelerle anlatmak çok güç, görmek gerekiyor.
Partal Bahçeleri ve Generalife Nasrid krallarının yazlık mekânları olan diğer bölümler. Cennet’ül Arif Bahçeleri olarak bilinen Generalife, Dünyada Cennetin İzdüşümü olarak bilinmektedir. Bu muhteşem Saray ve bahçeler, 1302-1309 yılında Sultan III. Muhammet’in hükümdarlığı sırasında inşa edilmiş. Elhamra Sarayı’nın cennet özlemini ifade eden bu görkemli bahçeleri, Granada Emirlerinin zamanla sarayı büyütmeleri, daha güzel konumlara getirme arzularıyla yapılmış.
Rivayetlere göre Cennet’ül Arif ismini Mimarı Arap Yanat al Arif’ten almıştır. “Generalife” adının bir başka anlamının da ‘’Mimarın Bahçesi’’ olduğu şeklindedir. Cennet’ül Arif Bahçelerinde üç avlu bulunmaktadır. Su Kanalı Avlusu, Servili Avlu ile Su Merdivenleri Avlusu ’dur. Su Kanalı Avlusunun kuzey ve güney pavyonlarında iki adet ince ve uzun, fıskiyeli havuz bulunmaktadır. Havuzların her iki yanında zakkum ile servi mersin ile gül bitki türleri yer almaktadır. Ayrıca havuzların her iki ucunda lotus yapraklı, fıskiyeli küçük su çanakları bulunmaktadır.