Fener İstanbul’un Haliç kıyısındaki tarihi semtlerinden biridir. Bir yanında Cibali, diğer yanında Balat’ın bulunduğu semtin en önemli özelliği, Ortodoks mezhebinin merkezi konumundaki İstanbul Patrikhanesi’nin 1601 yılından bu yana burada Aya Yorgi Kilisesi’ne yerleşmiş olmasıdır. Ayrıca Bulgar Stefan Sveti Kilisesi, Dimitri Kantemir olarak bilinen Vlah Sarayı, Kanlı Meryem Kilisesi, Tur-i Sina olarak bilinen İoannes Prodromos Kilisesi, Kırmızı Mektep olarak bilinen Fener Rum Lisesi ve Fatih döneminde yapıldığı sanılan Fener kapısı Mescidi semtin önemli yapılarıdır. Bizans döneminde burada, Haliç kıyısında bulunan bir Deniz Feneri, semtin Fanarion adıyla anılmasına neden olmuştur. O dönemde Haliç surlarından semte girmek için kullanılan kapıya Porta Fari (Fener Kapısı) denilmekteydi. Günümüzde bu kapı mevcut değildir.
İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi 6. yüzyıldan itibaren Hristiyanlık âlemindeki din tartışmalarının önemli bir kesimini oluşturan Ortodoksluğun da merkezidir. İstanbul’un fethinden sonra, gayrimüslim olan toplumların yaşayışına dair düzenlemeler, Fatih Sultan Mehmet’in çıkardığı fermana bağlanmış, böylece Fener Rum Patrikhanesi de denilen Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin yasal statüsü süreklilik kazanmıştır. Patrikhane, 1602’de Fener’de bulunan Ayios Yeoryios Manastırı’na yerleşti ve bu tarihten sonra faaliyetini burada sürdürdü.
Fatih Sultan Mehmet’in çıkardığı fermanla statüsü saptanan Rum Ortodoks patrikleri, cemaatin evlenme, cenaze gibi adetlerini özgürce uygulayabilmesini denetliyorlardı. Patrik, bir vezir statüsünde kabul edilir, kendisine divanda yer verilirdi. Maiyetindeki diğer yöneticiler ile birlikte her türlü hizmet ve vergiden muaftı. Rum cemaatine dair konuların görüşüldüğü meclise başkanlık eden patrik, hukuki ve cezai işlerde tam yetkili idi. Böylece patrik, Rum Ortodoks toplumunun tartışmasız lideri olarak, Bizans dönemindeki haklarından fazlasına kavuşmuştu. Rum Ortodoks kiliseleri üzerinde simgesel bir otoritesi olan İstanbul patriği, 6. yüzyıldan beri “Ekümenik Patrik” sıfatıyla dünyadaki tüm Ortodoksların ruhani lideri kabul edilir.
1856 Islahat Fermanı ile patriklerin yetkileri, dinî konularla sınırlandı. Seçim usulleri gözden geçirildi. Görev süreleri ömür boyu kılınarak sorumlu oldukları davalardaki yetkileri genişletildi. Lozan Antlaşması’yla Cumhuriyet döneminde patriklerin tüm ayrıcalıkları kaldırıldı. Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunmaları koşulu getirildi. Cumhuriyet döneminde Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin etkinlik alanı da sadece dinî konularla İstanbul’daki Rum cemaati ile sınırlandı. Hizmet binasının 1941’de yanması üzerine, 1989’da Yüksek Mimar Aristidis Pasadeos nezaretinde başlatılan onarım çalışmaları 1991’de tamamlandı. Patrikhane, faaliyetini hâlen yeni binasında yürütmektedir. Şu andaki Patrik I. Bartholomeos’tur.
Ayvansaray-Balat-Fener Üçlemesi turumuzdan sonra Fener semtini bir kez daha gezmeye karar verdim. Bu üçlemede, özellikle Balat’ın Yahudiler arasında da önemli bir yeri vardır. 1492 yılında İspanya’dan kovulan Sefaret Yahudilerin yerleştirilme yerlerinden biridir. Yahudilerin varlıklı olanları, ”Öteki Yaka” Pera’ya, yani Galata ve çevresine yerleşmiş olduklarından, kalanlar varlıksız olanlardır. Konutların ve sokakların görünümü de bu durumu doğruluyor.
Balat’a komşu olan Fener’de, kırmızı rengi ve heybetiyle Fener Rum Erkek Lisesi de beğenilen ve çokça fotoğraflanan yapılardan biri. Diğer taraftan; Sveti Stefan Kilisesi ya da Demir Kilise de önemli tarihi yapılardan biri. Balat’tan Fener’e giderken sol kolda, Mürsel Paşa Caddesi ile Balat Vapur İskelesi Caddesi arasında, cephesi bezemelerle dolu bir kilise görülür. Bulgarca “Sveti” sözcüğü, Türkçe’de “Aziz” anlamına gelmektedir.Her iki yapı ve cemaatlerinin yan yana ve barış içinde bir arada yaşamış olmaları önemli bir bulgu olarak karşımıza çıkıyor.
Bir adım daha atıldığında ise camiler ve mesnevihanelerin de aynı yörede yapılanmış olduklarını görüyoruz. Osmanlı İmparatorluğunun yönetim anlayışı ve hoşgörüsü örnek alınması gereken bir yöntem gibi göründü bana.
Tarihi yarımadada yer alan Balat ve çevresindeki Fener ile Ayvansaray ilginç yerler. Görülmesi gerekir diye düşünüyorum.Anlatmak yetmiyor.
Zaman ayırıp gidin, görün derim.