Oldum olası televizyonlardaki belgeselleri çok severim. Öncelikli tercihim Vahşi Doğa belgeselleridir. Bu belgesellerde en çok ilgimi çeken olgulardan biri anne-bebek bağı olurken, diğeri Darwin’in Doğal Seçilim Yasası’nın canlı uygulamasıdır. Güçlü olan ve ortama en iyi uyumu sağlayan hayatta kalmaktadır.

İngilizce ’de memeli anlamına gelen ‘’mammal’’, Latince ‘’mamma’’ olup, ‘’meme’’ kelimesinden türetilmiştir. Memeli anneler yavrularını öyle bir aşkla severler ki kendi bedenlerinin emilmesine izin verirler. Memeli yavrularsa anneleriyle kuvvetli bağ kurabilmek için emmeye başlarlar. Anneye yakın olabilmek için olağanüstü bir istek duyarlar. (Hararı-Homo Deus)

Yaban hayatındaki memelilerin yavruları anneleriyle bağ kuramazlarsa uzun süre hayatta kalamazlar. Vahşi Doğa Belgesellerinde bu sonuç çok açık bir biçimde görülmektedir. Diğer taraftan anne yavrularıyla bağ kuramaz ve yavrularına gerekli şefkati ve özeni göstermezse, yavrular öleceğinden, genlerini bir sonraki nesle aktaramayacaktır. Genlerini aktarabilmesi için yavrusuyla bağ kurmak, karşılıksız ve sınırsız bir anne sevgisi göstermek zorundadır. Nitekim en mükemmel ve eksiksiz bebek-anne bağı kurulmaktadır.

Peki, bütün bu olguların kökeni nedir? Sorusunun yanıtını geçtiğimiz yıllarda biyologlar vermiştir. Biyologlar,  algoritmalarla çalışan çay-kahve makinelerinin butonlarına basarak kahve içen insanların da birer algoritma olduğunun farkına varmışlardır.

Nobel ödülü almış olsalar da insanların büyük bir bölümü, hesaplarının çok azını kalem ve kâğıt kullanarak yaparlar. Eş ve meslek seçimi, kariyer ve sosyal çevre edinme gibi önemli kararlarının yüzde 99’u duyular, duygular ve istekler olarak adlandırılan çok özellikli algoritmalar tarafından alınıyor.

Bu algoritmalar, başta memeliler ve kuşlar olmak üzere, muhtemelen bir grup sürüngenin ve balıkların da yaşamlarını kontrol ediyor.

İnsanlar, maymunlar ve inekler korktuklarında ya da heyecanlandıklarında beyinlerinin birbirine yakın alanlarında benzer nörolojik olaylar gerçekleşir. Kanlarında benzer kimyasallar dolaşır. Sonuç olarak korkmuş bir insan, korkmuş bir maymun ve korkmuş bir ineğin benzer deneyimler yaşaması oldukça ihtimal dâhilindedir.

Homo Sapiens ’in simgesi olan ‘’merhamet ve zalimlik’’ gibi farklar olmasına rağmen, ‘’anne ile yavrusu arasındaki bağ’’ gibi temel bir duygu tüm memeliler tarafından paylaşılmaktadır.

Sınırsız ve karşılıksız anne sevgisi ve güçlü anne-bebek bağı tüm memelilerin en önemli ayırdedici özelliğidir. Sevgi, şefkat, kucaklanmak ve öpülmek eylemleri anne-bebek bağının kuvvetlenmesini sağlamaktadır. Anne-bebek bağı ve yavru-aile ilişkilerinde bu tür eylemler başlangıçta bazı bilim adamlarınca yanlış bulunuyordu. 1950-60’lara gelindiğinde, davranış bilimcilerinin katı teorileri üzerindeki fikir birliği yerini duygusal ihtiyaçların giderilmesine bıraktı.

Demem o ki, yaşamımızı ve geleceğimizi anlamak istiyorsak, algoritmaların ne olduğunu ve duygularla olan ilişkisini kavramamız gerekiyor.

Kudüs İbrani Üniversitesi Tarih Bölümü’nde dünya tarihi dersleri vermekte olan Yuval Noah Hararı’nın ‘’Homo Deus’’ adlı kitabından esinlenerek düzenlediğim deneme yazılarım kendimizi daha iyi tanımamızı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Share Button