Haydarpaşa Garı
Haydarpaşa Garında
1941 baharında
saat on beş
merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telaş
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek
Nazım Hikmet
Haydarpaşa Garı ve anılar
Köyden kente göçün sembolü haline gelen Haydarpaşa Garı, otobanların hayatımıza henüz girmediği günlerde gurbetçilerin İstanbul’a varış noktasıydı. Sıralanmış peronlar onlarca yıldır coşkulu kavuşmalara sahne olduğu gibi, sessiz ayrılıklara ve hayallerin yıkılmasına da tanıklık etmişti. Haydarpaşa Garı ile ilk tanışmam 1961 yılının Eylül ayında olmuştu. Konya Ereğlisi’ndeki İvriz İlköğretmen Okulundan İstanbul Çapa İlköğretmen Okuluna sınavlar için gelmiştim. Ortaokulu yeni bitirmiş, lise birinci sınıf öğrencisi olmuştum. Sınavlarda başarılı olursam liseyi İstanbul’da okuyacaktım. Bu sınav, üç yıl İstanbul’da okuma fırsatı kazandıracaktı. Bu kazanç benim için çok önemli idi. O günlerde; Çapa İlköğretmen Okulunun Müzik ve Resim Seminerleri bölümleri vardı.Temel derslerin yanı sıra müzik ve resimde uzmanlaşmanızı sağlıyordu.
Çapa İlkğretmen Okulu Müdürlüğü, Türkiye’deki İlköğretmen Okullarının müdürlüklerine yazı yazarak; normal derslerin yanı sıra müzik ve resim konusunda uzmanlaştırmak üzere öğrenci alınacağını duyururdu. Gerekli koşuları sağlayan, çalışkan, yetenekli öğrenciler; yetenekleriyle ilgili hazırlıkları yaptıktan sonra İstanbul’daki sınava giderlerdi. Mustafa Ayaz, Şükran ve Hasan Pekmezci çifti, Abdurrahman Kaplan, Yalçın Gökçebağ gibi ressamlar bunlardan bazılarıdır. Müzik Seminerindeki sınava katılacağımdan; piyano ve keman çalışmalarımın yanı sıra; Kulak eğitimi Ritmik ve melodik dikte; ritmik boğumlanma ve solfej çalışmaları; aralıkları, akorları, dereceleri duyarak tanıma; Temel müzik teorisi, armonik ve melodik analiz, akor yürüyüşleri, akor-gam ilişkileri konularında çalışmalar yapmış, kemanla çalmak üzere Vivaldi’den de bir parça hazırlamıştım.
Konya Ereğlisi’nden gelen kara trenden inmiş, elimdeki tahta bavulla Haydarpaşa Garından çıkmıştım. Marmara Denizi karşımda duruyordu. Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları şiirindeki ‘’Bir adam’’ gibi ‘’Merdivenlerde duruyordum, bir şeyler düşünerek…’’ Düşündüğüm şey, Çapa semtine ve Çapa İlköğretmen Okuluna nasıl gideceğim konusuydu. Sonuçta, şehir hatları vapurlarından biriyle Eminönü’ne geçmiştim. Sonra da Çapa’ya gitmenin bir yolunu bulmuştum. Sanıyorum elektrikli tramvaylar vardı, onlardan birine binmiştim. Şimdi düşünüyorum da, ilköğretim sekizinci sınıftan sonra, liseye başlama döneminde tek başıma İstanbul’a gelip,Çapa İlköğretmen Okulu’nu bularak sınavlara katılmak çok önemli bir özgüven ve başarıdır.
Yıllar sonra Haydarpaşa Garı ve Kadıköy
Bu kez; kayınbiraderim Lütfi Dörter ve eşi Cihan’la birlikte, Moda Parkının karşısındaki çay bahçelerinde oturmuş, taze ve gevrek simitlerimiz ile demli çaylarımızı içmiştik. Bir süre sonra da ben yanlarından ayrılarak, Haydarpaşa Koyuna kadar fotoğraf çekerek yürüdüm. Yüzlerce metre uzanan sahildeki çevre düzenlemesini beğendim. Ancak, Marmara Denizi doldurularak kazanılan sahil yolu nedeniyle, denize devasa büyüklükte taşlar dökülmüş. Kadıköylülerin eskiden denize girdikleri sahiller, sahil olmaktan çıkmış.
Moda burnundan Haydarpaşa Koyuna doğru giderken, Marmara Denizi’ne bakan Kadıköy Lisesini görüyorum. Çok eski ve ünlü liselerden biri Kadıköy Lisesi. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kurulduğu yıllarda genç cumhuriyete yön verecek üst düzey eğitimli siyasetçi, bilim adamı ve sanatçılar yetiştirmek amacıyla, Bakanlar Kurulu kararı ile meclis kararıyla Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından Kadıköy ilçesinin Moda semtindeki, günümüzde halen kullanılan kampüsünde “Kadıköy Maarif Koleji” adıyla kurulmuştur. Kurulduğu günden bugüne cumhuriyete hizmet etmiş, dünya çapında tanınan pek çok ünlü mezun vermiştir. Okulun kurulduğu ilk yıllarda koleje zorunlu yatılı olarak yalnız erkek öğrenciler kabul edilirken, 1964 yılından sonra kız öğrenciler de kabul edilmeye başlanmış ve yatılılık zorunluluğu kaldırılarak koleje gündüzlü öğrenciler de kabul edilmeye başlanmıştır.Haydarpaşa Koyu’na yaklaştığımda, kocaman sarı bir balon gözümden kaçmıyor.
Dünyada bulunan 22 adet balondan biri de Kadıköy’de bulunuyor. Kadıköy’de çelik halatlarla yere bağlanmış ve çevresinde oldukça görkemli bir koruma platformu yaptırılmış olan balon, 200 metre yükselebiliyormuş. Fransız-Alman ortak yapımı olan balonun sepeti 30 yolcu ve bir de pilot olmak üzere 31 kişi alıyormuş. Türk Balon olarak biliniyor. Nihayet İnciburnu Mendireğine ulaşıyorum. Mendireğin ucundaki deniz fenerine doğru yürüyorum. Haydarpaşa Harı’nın yanı sıra, karşıda bulunan Tarihi Yarımada’nın da fotoğraflarını ayrıntılı olarak çekebileceğimi düşünüyorum. Tarihi Yarımada ile ilgili fotoğraflar pek verimli olmasa da Haydarpaşa garı fotoğraflarından memnun kalıyorum.Bu arada aklıma, geçen aylarda yenileme çalışmaları sırasında çatısının bir bölümü yanan Haydarpaşa Gar binası geliyor. Herkesi üzmüştü. Özensiz ve sorumsuz kişilerin eline bırakıldığında böyle oluyor.
Haydarpaşa Garı ve Prens Adaları olarak bilinen Adalar, dünyanın ‘En Tehlikedeki 100 Anıtı Listesi’nde yer alıyor. Dünyanın doğal, çevresel ve mimari miraslarını korumak için çalışmalar yürüten New York merkezli Dünya Anıtlar İzleme Kurulu, Türkiye’den Haydarpaşa Garı ve Adalar’ın yanı sıra Erzurum’un Çamlıyamaç Köyü ile Büyükada Rum Yetimhanesi’ ne de dünyanın en tehlikedeki 100 anıtı listesinde yer vermiş.
Haydarpaşa Garı, 1908′de İstanbul – Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak yapılmış. Gar, TCDD’nin ana istasyonu olup, Kadıköy’ün kuzeyinde yer alır. Karşısında ve doğuda Kadıköy vapur iskelesi bulunmaktadır. Kadıköy’deki ilk yerleşim, Haydarpaşa Koyu çevresiyle Moda burnu arasında gerçekleşmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Bağdat Demiryolu yanında İstanbul-Şam-Medine (Hicaz Demiryolu) seferleri de yapılmaya başlanmıştır.
Devrin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit döneminde, 30 Mayıs 1906 tarihinde yapımına başlanmış, 19 Ağustos 1908 tarihinde tamamlanıp hizmete girmiştir. Bir rivayete göre binanın bulunduğu sahaya III. Selim’in paşalarından Haydar Paşa’nın adı verilmiştir. Muhteşem bir görüntü oluşturan Gar binasının yapımı, Anadolu Bağdat adı altındaki bir Alman şirketince gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bir Alman’ın teşebbüsüyle garın önünde mendirek inşa edilerek Anadolu’dan gelecek veya Anadolu’ya gidecek vagonların ticari eşyasını yükleme ve boşaltma işlevi için tesisler yapılmıştır. Dünyanın doğal, çevresel ve mimari mirasları içinde yer alan Haydarpaşa Garı’nın korunması çalışmalarına katkım olabilir düşüncesiyle bu yazıyı kaleme aldım.
Kaynaklar:
1) Kadıköy Belediyesi internet sitesi
2) Wikipedi (Özgür Ansiklopedi)
Yorumlar kapalı.