Kalkan Club Patara Evleri
Kalkan Koyu’nun muhteşem manzarasına sahip; özgün mimarisi, eşsiz deniz kalitesi, kendi plajı ve diğer tüm hizmetleri ile keyifli, güzel bir tatil yaptığımız Clup Patara’nın yaratıcısı Mimar Turhan Kâşo ve Kalkan Club Patara Evleri’nin oluşum hikâyesini anlatmadan geçemeyeceğim.
Türkiye’nin ünlü mimarlarından Turhan Kâşo, 1980’lerin sonunda, doğa ile içiçe olabilmek, denize, doğaya ve İstanbul’un çocukluğundaki doğal dönemlerine duyduğu özlemin etkisiyle Kalkan’a gelmiş. Önce Kalkan’da kendisine ev yapmak için deniz kenarında 60 dönümlük oldukça dik dağlık bir arazi almış. Sonra da kendi deyimiyle, bir eğlendinlen merkezini hayata geçirmeye karar vermiş.
Karşılaştığı manzara karşısında, doğa ile uzlaşmayı seçmek zorunda kalmış. Mimar Kâşo, daha az su ve daha az bakım isteyen Akdeniz bitkileriyle yerel bitki dokusunu harmanlayan bir peyzaj uygulamaya karar vermiş. Bu kararı ile de bir cennet yaratmış. Mimar Kaşo’nun yarattığı bu cenneti görünce aklıma, Barselona’ya damgasını vurmuş olan Gaudi geldi. Kâşo, Gaudi’ den ilham almış olmalıydı.
Mimar Kaşo’nun kafasındaki çevre düzenlemesinde önemli bir yeri olan begonviller yerel bitki örtüsü içerisinde göz alıcı renkleriyle seyretmeye doyamadığımız uygun peyzaj çiçekleridir. Çiçek dediğime bakmayın, Begonviller mor, beyaz, pembe ve kırmızı renkte çiçeksi yaprakları olan, tırmanıcı özellikte ve ağaçsı bir bitkidir. Güneşi sever. Hastalık ve böcek barındırmaması önemli bir özelliğidir. Küçük sarı yıldız şeklinde olan gerçek çiçeklerinin etrafını genelde pembe leylak mor daha nadiren kırmızı beyaz sarı renklerde olabilen ve çiçek şeklinde farklılaşmış yapraklar çevreler.
Görenlerin çiçek zannettiği begonviller aslında sarmaşık bitkiler cinsindendir. Çiçek yaprakları dalında kuruduğu zaman bile, kâğıtsı yapısı ile bir süre daha rengini korumaya devam ederler. Bu çiçek yapraklar; duvarları ve evlerin cephelerini kaplayarak altındaki gerçek yeşil yaprakları gizlerler. Begonvil tropik ve tropik altı bölgelerin ağacı olup yaz başından itibaren neredeyse sonbahar sonuna kadar pembe mor çiçekleri ile Akdeniz iklimli bahçeleri şenlendirir.
Kalkan, 15 Kasım 2017 Pazar…
Sabahın erken saatlerinde İstanbul’dan başladığımız yolculuğumuz, yaklaşık 10 saat sonra Kalkan ulaştık. İzmir’den gelen aile dostumuz Hülya’yı da otobüs terminalinden alarak Club Patara Evleri’ne geldik. Yönetim bize açık mutfaklı, Kalkan’a hakim bir daire verdi.
RCI uygulamasıyla geldiğimiz Club Patara Evleri’nde bir hafta kalacağız. Kalkan Koyu ve çevresindeki dağlık araziye yerleşmiş olan evler Roma Amfi Tiyatroları sıralarındaki seyircileri andırıyordu. Bir an için kendimizi bir rüya âleminde sandık. Bize ayrılan 17 numaralı açık mutfaklı evimiz yatak odası, açık mutfaklı salon, tuvalet ve banyo ile muhteşem bir Kalkan Koyu manzarası olan balkonumuzdan oluşuyordu. Oldukça büyük balkonumuz kartal yuvası gibiydi.
Her santimetre karesi değerlendirilmiş olan Patara Evleri arazisi Amfi Tiyatronun doğu bölümünü oluşturacak şekilde yapılandırılmıştı. Arazinin en üst konumundaki villalardan denize ulaşabilmek için yaklaşık 800 merdiven inmek gerekiyordu. Bizim evimizden de 400 merdiven inerek denize ulaşabilmiştim. Merdivenler ve evlerin konuşlandırıldığı arazinin peyzajı öyle düzenlenmiş ki kendinizi bir masal diyarında zannediyorsunuz. Bu nedenle, indiğim 400 basamaklı merdivenler beni yormadığı gibi yaşamdan daha çok zevk almamı sağladı. Ayrıca her 15 dakikada kalkan servis araçları da konuklarını tesisin plajına taşımaktaydı. Ancak ben her seferinde merdivenleri kullanmak istedim çevre düzenlemesinin tadını çıkarabilmek için.
Gelelim Club Patara Evleri’nin oluşum hikâyesine… Türkiye’nin ünlü mimarlarından Turhan Kâşo, 1980’lerin sonunda, doğa ile içiçe olabilmek için Kalkan’da kendisine ev yapmak için arazi satın almış. Denize, doğaya ve İstanbul’un çocukluğundaki doğal dönemlerine duyduğu özlemin etkisiyle bu kararı almış. Kâşo, bir ev için gittiği Kalkan’da, deniz kenarında 60 dönümlük oldukça dik dağlık bir arazi almış. Kendi deyimiyle, bir eğlendinlen merkezini hayata geçirmeye karar vermiş. Karşılaştığı manzara karşısında, doğa ile uzlaşmayı seçmek zorunda kalmış. Mimar Kâşo, daha az su ve daha az bakım isteyen Akdeniz bitkileriyle yerel bitki dokusunu harmanlayan bir peyzaj uygulamaya karar vermiş. Bu kararı ile de bir cennet yaratmış.
Mimar Kaşo’nun kafasındaki çevre düzenlemesinde önemli bir yeri olan begonviller yerel bitki örtüsü içerisinde göz alıcı renkleriyle seyretmeye doyamadığımız uygun peyzaj çiçekleridir. Çiçek dediğime bakmayın, Begonviller mor, beyaz, pembe ve kırmızı renkte çiçeksi yaprakları olan, tırmanıcı özellikte ve ağaçsı bir bitkidir. Güneşi sever. Hastalık ve böcek barındırmaması önemli bir özelliğidir. Küçük sarı yıldız şeklinde olan gerçek çiçeklerinin etrafını genelde pembe leylak mor daha nadiren kırmızı beyaz sarı renklerde olabilen ve çiçek şeklinde farklılaşmış yapraklar çevreler.
Görenlerin çiçek zannettiği begonviller aslında sarmaşık bitkiler cinsindendir. Çiçek yaprakları dalında kuruduğu zaman bile, kâğıtsı yapısı ile bir süre daha rengini korumaya devam ederler. Bu çiçek yapraklar; duvarları ve evlerin cephelerini kaplayarak altındaki gerçek yeşil yaprakları gizlerler. Begonvil tropik ve tropik altı bölgelerin ağacı olup yaz başından itibaren neredeyse sonbahar sonuna kadar pembe mor çiçekleri ile Akdeniz iklimli bahçeleri şenlendirir.
Begonviller dışında göz alıcı portakal-kırmızı renkli muhteşem çiçekleri ile Acem Borusu, kırmızı, pembe, sarı, turuncu, mor gibi bahçeye en güzel rengi veren Çuha çiçekleri, dillere destan kokusunun yayıldığı çalı türündeki lavanta çiçekleri… Kışa, soğuğa dayanıklı, sağlam bir bitkidir. Lavanta rengi olarak bilinen rengiyle çiçek açtığında bahçede çok güzel görünür. Hanımeli Sarılan ve sarkan bitkilerden hanımelleri bütün evlerde yerini almış neredeyse. Mis gibi kokar ve sarmaşık şeklinde metrelerce uzayıp giderler. Mis kokulu yasemin, hanımeli, melisa ve ıtır da yerini almış. Üstelik bu çiçekler o kadar dayanıklıdır ki. Bütün bir yaz ve sonbahar çiçek açarlar.
Club Patara Evleri sadece bir evler sitesi olmayıp, değişik renkleri ve kokularıyla ortamı cennete çeviren çiçekleri ve Patara Prince Hotel & Resort ile bir bütün oluşturmaktadır. Bakanlıktan Special belgeli otelin komşusu olan evler bunlar. Ayrı parsellerde bitişikler ve tek bir proje olarak çıkmış bulunuyorlar. İşletmenin denizi, sahilleri, havuzları, restoranları ve tüm imkânlarından faydalanılabilen bir devre mülk sistemi. Kalkan, eski adıyla Kalamaki, Eski Rum balıkçı köyü… Kalkan Marina – Club Patara arası 700 metre olup, yaz aylarında, denizden tesise gidip gelen bir shuttle teknesi var. Bunların yanında yine hizmete sunulan villalar da var. Club Patara Evleri’nde her ev çok özel tasarlanmış, yönü ile bakışı ile dışarıdaki dikeni ile. Her şey çok özgün olup, eski değerler de göz önüne alınmıştır. Club Patara Evleri’nde her ev bir proje ve yaşam alanı olarak düşünülmüş.
Club Patara Evleri’nin dik yamaçlarında yer aldığı Kalkan’a gelince… Antalya’nın Kaş İlçesi’ne bağlı olan Kalkan, içinde tarihi bir eser ve kalıntı olmamasına rağmen aranan bir merkez olarak karşımıza çıktı. Çıktı çünkü denizin mavisi ve ormanların yeşilini birleştiren plajlarıyla ünlü tatil beldesiydi. Özellikle İngiliz turistlerin en çok ilgi gösterdiği turizm durakları arasında yer almakta olduğunu öğreniyoruz yöre insanlarından. Kalkan, 1920 yılına kadar, “güzel yer” anlamına gelen “Kalamaki” adıyla anılan bir Rum balıkçı köyüymüş. Mübadeleden önce Türkler ve Rumlar bir arada yaşarmış. O günlerden geriye kalan köyün kilisesi bugün cami olarak kullanılmaktaymış.
Yılın 300 günü güneşli olan Kalkan’da en sıcak günlerde dahi nem oranı rahatsız edici limitlerin üstünde değilmiş. Bir hafta yaşayarak öyle olduğunu öğrendik. Denize girmemizi sağlayan sıcak bir hava olmasına rağmen, bunalmadık. Konakladığımız Patara Evleri’nden Kalkan Yat Limanına, yaklaşık iki buçuk kilometre yürüyerek gitmemize rağmen terlemedik ve zorlanmadık. Eski dönemlerden günümüze deniz ulaşımının sağlanabildiği bölgenin doğal koylarından bir tanesine sahip olan kalkan, balıkçı barınağı ve küçük bir yat limanına da sahiptir.
Kalkan Koyu arkasını Akçadağ ve Toroslara vermiş. Evlerin bulunduğu Kalkan Koyu’nun Akdeniz Çanağında ayrı bir yeri var. Akdeniz dünyanın en eski denizi olmasına rağmen en taze suyuna sahiptir. Baharla birlikte eriyen Toroslardaki kar suları yer altı nehirlerinden inerken minerali bol kaynak sularına dönüşür. Kalkan Koyu ile 170 metre uzunluğundaki sahilin hemen altından bu minerali bol kaynak suları Akdeniz’e ulaşır. Bu oluşum da Club Patara Evleri’ne bir ayrıcalık sağlar.
Bugün turizm sektörünün köklü kuruluşlarından olan Patara Turistik Tesisler İşletmecilik ve Yatırım A.Ş. olarak kendi evi dışında villalar yapan Kâşo, Patara Prince Hotel ve Resort’un da yer aldığı proje çerçevesinde 1993’te 250 konuttan oluşan Club Patara Evleri’ni hayata geçirmiş. Çok beğendim, bir hafta süreyle kendimi cennette hissettim.