Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi 3

Tersane bölümü

RAHMİ KOÇ MÜZESİ 2 (70)

İstanbul’un Hasköy semtinde, Rahmi M. Koç tarafından kurulan Rahmi M. Koç Müzesi, Haliç kıyısında kurulmuş bir sanayi müzesidir. Türkiye’de sanayi, ulaşım ve iletişim tarihine adanmış ilk ve tek müzedir. Bu girişimlerinden ötürü; “Museum Of the Year Award  (Avrupa Müzeleri Konseyi Ödülü) özel ödülü, müzecilik konusundaki öncülük ve girişimciliğinden dolayı Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Rahmi M. Koç’a verilmiştir. Mayıs 1997 tarihinde Barselona’da düzenlenen ödül törenine Rahmi M. Koç adına Rahmi M. Koç Müzesi Yönetim Kurulu Üyesi Selçuk K. Kolay katılmıştır. Böylece bu yüksek prestijli ödül ilk defa bir Türk Müzesi’ne verilmiştir.Haliç’in kıyısında, endüstriyel arkeolojinin önde gelen örneklerinden olan muhteşem binalar içinde yer alır. Lengerhane, Tersane ve Dış Mekândan oluşan müze, çok geniş bir alana yayılmıştır.

 

RAHMİ KOÇ MÜZESİ 2 (73)

Müze Koleksiyonu; gramofon iğnesinden, gerçek boyutlarda gemilere ve uçaklara kadar uzanan binlerce objeyi içermektedir.Müzede yer alan objelerin büyük bölümü Rahmi M. Koç’un özel koleksiyonundan derlenmiştir.Çeşitli kurum ve kuruluşlardan, şahıslardan bağış veya süreli olarak alınan eserler de müzede sergilenmektedir. Müze koleksiyonunun temelini gerçek eserler ve bunların modelleri, bilimsel ve mekanik objeler içermektedirGünümüzdeki ulaşım ve iletişim araçları, nasıl çalıştıkları konu­sunda hiçbir ipucu vermeyen “kara kutular” gibidir. Bu araçların ataları çok daha basit ve şeffaf bir şekilde tasarlandıklarından, bunlar incelenerek ulaşım ve iletişim araçlarının gelişimlerini ve işleyişlerini anla­mak mümkün olmaktadır. Böylelikle, kara kutunun içeriği de anlaşılmakta ve çözümlenmekte. Rahmi M. Koç Müzesi’nin zengin koleksiyonu bu konuda ideal bir kaynak teşkil etmektedir. 

 

 

RAHMİ KOÇ MÜZESİ 2 (71)

Rahmi M. Koç Müzesi 2002-2003 eğitim yılında Türkiye’de ilk kez uygulamaya konulacak sistemli bir “Müze-Eğitim” Programına Vehbi Koç vakfı Koç Özel İlköğretim Okulu ile birlikte imza atmış durumdadır.Bu program sayesinde öğrenciler müzeyi büyük gruplar halinde, önceden bilgilendirilmiş olarak ve acele etmeden gezdirilmektedir. Müze koleksiyonunun hangi müfredat konularına hitap ettiğinin bilincinde olarak gezdirilen öğrenciler, görerek ve uygulayarak, en verimli şekilde yararlanmaktadırlar.

 

Hasköy Tersanesi 2

 

Binanın zemin katından başlayarak; Ana Giriş, Sualtı Bölümü, Ne Nasıl Çalışır? Bölümü ve Klasik Otomobiller Bölümlerini tanıtmaya çalışmıştım. Özellikle Klasik Otomobiller Bölümü ve bu bölümdeki ilk yerel otomobil olan Anadol dikkatimi çekmiş ve heyecanlanmama neden olmuştu. Anadol otomobil adıyla birlikte 58 yıl öncesine, İvriz İlköğretmen Okulu’na gittim. Rahmetli Müzik Öğretmenimiz kemal Çuhalılar Anadol adının isim babalarından biriydi. otomobil ismi seçilirken açılan yarışmaya katıldığını ve ödül aldığını duymuştuk 1960’lı yıllarda. Devam ediyoruz. Gezimizi Zemin Kat Bölümlerinde Sürdürlim.

Tarım Bölümü

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de kullanılan tarım aletlerinden ilginç olanlar sergilenmiş. Atatürk’ün tarımı desteklemek amacıyla, tarımda bizzat kullandığı traktör ve değişik tarım aletleri müzeyi gezenlerin ilgi odağı olmuştu.Tarım aletleri içerisinde, Neolitik Çağdan beri  kullanılmakta olan toprağı sürme aracı kara saban da yer alıyordu. Buğday ve arpa gibi ürünlerde, daneleri saplarından ayırmakta kullanılan ve antik sayılabilecek düven ile yaba da ilgi çekici tarım aletleri arasındaydı.

Tarım aletlerinden düven ile yaba, çocukluk anılarımın canlanmasına neden oldu. Orak ve tırpanlarla biçilen buğday ya da arpa, harman yeri olarak tanımlanan oldukça geniş ve sert bir yüzeyi olan alana serilirdi. Altında kesici çakmak taşlarının yerleştirilmiş olduğu düven, öküzler ya da atlarla çekilir ve sapların saman haline gelmesi sağlanırken, daneler de saplardan ayrılmış olurdu. Düven ile yabayı görünce 1953 yılına bir yolculuk yapmam gerekti. Şimdiki adı Konaklı olan Niğde’nin merkez köylerinden Misli’de ilk harman deneyimini yaşamıştım. Düven üzerinde sapların kesilerek buğday danelerinin ayrılmasını görmek oldukça önemli bir görsel şölendi çocukluğumuzda. Tek bir at tarafından çekilen düven üzerindeki sürücü yanına aldığı bizim gibi çocuklara, kamçılanan atın şahlanarak ileri atılmasıyla, keyifli dakikalar yaşatırdı. Sapların yeterince ufak samanlar haline gelmesinden sonra, karışım rüzgârlı havalarda yaba ile savrulurdu. Hafif olan saman rüzgârla uçarken, ağır olan daneler olduğu yere düşerdi. Böylelikle dane hasatı yapılırdı.

 

 Buharlı Makineler ve Dizel Motorlar

 

Yerli ve yabancı üretim dizel motorlarının bulunduğu bu bölümde sergilenen objeler arasında Marshall Seyyar Buhar Makinesi, Ruston Gaz Motoru, Üç Pistonlu Buharlı Gemi Makinesi ve Aral Dizel Motoru da bulunmaktadır. Tarım aletlerini ve taş kırıcıları çalıştırmakta kullanılan Marshall Seyyar Buhar Makinesi, İngiltere’de 1872 de piyasaya sürülmüş. Devasa bir boyutu olan Ruston Gaz Motoru da İngiltere’de üretilen objeler arasında yer alıyor. Avrupa’da, özellikle İngiltere’de 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi doğurması, bu gelişmelerin de Avrupa’daki sermaye birikimini arttırmasına, Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi, denir. Sanayi ve Endüstri devrimi ülkemize gecikerek girmiştir.

 

 

İngiliz Kablo Döşeme Gemisi SS John McKay’e ait olan Üç Genleşmeli Buhar Makinesi 1922 yılında İngiltere’de yapılmış. Günümüzde de, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olan internet, Dünya’mızda kıtalar arasında suların altından giden kablolar aracılığıyla akışını sürdürüyor. 1920 li yıllarda ise mükemmel bir telefon iletişimi için sualtı kablolarından yararlanılmıştı.Aral Dizel Motoru’na gelince, bir Türk Tasarımı olup, Hüseyin Cahit Aral tarafından tasarlanmış ve yapılmıştır. 1961 ve 1963 yılları arasında Kayseri’de üretilen bu dizel motor, Hüseyin Cahit Aral tarafından müzeye bağışlanmıştır. Sanayi ve Ticaret bakanlığı da yapan Hüseyin Cahit Aral, İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi mezunu olup, elektrik mühendisidir.

 

 Zeytinyağı Fabrikası

.

 Buharlı makineler ve dizel motorlardan sonra karşımıza çıkan en ilginç ve ilgi çekici obje Zeytinyağı Fabrikası oldu. ‘’Araser Zeytinyağı Fabrikası’’ Ege sahillerinde yer alan Bademlide ki gerçek bir zeytinyağı fabrikasının parçalarından oluşturulmuş otantik bir fabrika görüntüsündedir. Gerçek bir buharlı makinenin taşıyıcı bantlarla çevirdiği değirmen taşlarını, ezilmiş zeytin küspesini ve sıcak su kazanı gibi detayları da görmeniz mümkün olacaktır. Sergileme, bilgi panoları ve hareketli makinelerle desteklendiği gibi, bir mankenle de güçlendirilmiş.

Serra Bahar tarafından yapılmış olan mankene dönemin giysileri giydirilmiş. Özellikle eğitim amaçlı müzeye gelen öğrencilerin ilgi ve dikkatini çekecek olan bu manken, dalından soframıza gelen zeytinyağı yolculuğunun anlaşılmasına büyük katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Araser Zeytinyağı fabrikası modelinin ana makinesi olan Buhar Makinesi, 1927 yılında Belçika’da üretilmiş ve Nadir Araser tarafından müzeye bağışlanmış. Genç James Watt kaynayan çaydanlığın kapağını kapalı tutmaya çalışırken başlattığı devrimin boyutlarının farkında değildi. Kaynayan çaydanlık ve ürettiği buhar, buhar makinelerinin atası oldu. 1765’de Thomas Newcomen’ın yaptığı bir model üzerinde uğraşarak buhar makinesini çalıştırmayı başardı. Thomas Newcomen buhar makinesini bulan kişidir James Watt ise sadece onu sanayi’de kullanılacak biçime çevirmiştir.Buhar makinelerinin güvenliğini sağlamak amacıyla üretilen ve buradaki makinede de kullanılan standart basınç ölçüm araçlarının da ilgi çeken başka objeler olduğunu söylemeliyim.

 Atölye ve Tornahane

 

Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı makineleri olan tersane hızarı, Orijinal haliyle ve tüm detaylarıyla canlandırılmış. Orijinal Şirket-i Hayriye Tersanesi’nden arda kalan birkaç parçadan biri olan bu önemli ve tarihi hızar Glasgow, İskoçya’daki bir çelik mühendisliği şirketi olan P&W Mac Lellan tarafından üretilmiştir. Yaklaşık 150 yıl sonra bile tamamıyla kullanılır durumdaymış.Metal ya da ahşap parçaların işlenmesinde ve kopyalanmasında kullanılan torna ve torna tezgâhları Hasköy Tersanesi’nin en önemli objeleriydi. Bozulan ya da kullanılamaz hale gelen parçaların onarımı ve yenilenmesi torna tezgâhlarında gerçekleştiriliyordu. Günlük yaşamda, evinizin ya da arabanızın yedek anahtarlarını yaptırmak için uğradığınız anahtarcı, kopyalama yapan torna tezgâhlarından yararlanır. Müzede sergilenenler; açık torna tezgâhı, düşey ve kopya çıkarma tezgâhlarıdır.

Kaynaklar:

1)   Rahmi M. Koç Müzesi internet sitesi

2)   Müzedeki bilgilendirme panoları

3)   T.C Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü

Share Button
2539 cevaplar

Yorumlar kapalı.