Sağlık; gerçek anlamda sağır, dilsiz ve kör olan fiziksel beynimizin; bedenimizi, içinde yaşadığımızı sandığı doğal çevreye mükemmel bir şekilde adapte etmesidir. Bu adaptasyon işlemini ise çevresinden aldığı sinyallere göre gerçekleştirir. İlkel beyin olarak da adlandırılan fiziksel beynimize gönderilecek olan sinyalleri de biz ya da siz belirlersiniz.
Evrimleşen Beynimiz ve Bedenimi
Bilim adamlarınca, insanoğlunun evrimleşmeye başlaması 2 milyon yıl öncesine gider. Modern diyebileceğimiz yerleşik düzene geçiş ise, Avrupa’da, İsa’dan önce 3 000 yılına kadar uzanır. Bu demek oluyor ki insanoğlu, en az bir milyon beş yüz bin yıl süreyle, meyve toplayıcı ve avcı statüsünde yaşamış. Meyve toplayıcı ve avcı statüsündeki insan, günlük yaşamında, saatlerce yürümek, koşmak, tırmanmak ve avlanmak zorunda kalmış.Üstelik topladıklarını saklayacağı soğutucular olmadığı için, ertesi gün tekrar meyve toplamaya ve avlanmaya çıkmak zorunda kalmış.
Hareket ve Bağışıklık Sistemi
Hareketli bir yaşam süren atalarımız ağaçtan düşerek bir tarafını kırabilir. Avlanırken de av durumuna düşüp, yaralanabilir. Fiziksel beynimiz, önlem olarak bağışıklık sistemi devreye sokar ve güçlendirir. Biyolojik yapımızı korumaya alır. Dayanıklılığımız artar ve kolay hasta olmayız. Bedenlerimiz ve fiziksel beynimiz, sabah yürüyüşlerini ”Bahar geldi gül açıldı, ruhuma neşe saçıldı. Yaşamak güzel, şimdi gelişme zamanıdır.” biçiminde algılar.
Yerel Yönetimler ve Aerobik
Yerel Yönetimlerin büyük bir bölümü, genlerimize yerleşmiş olan bu yapının farkına vardığı için, bizleri harekete geçirmenin yollarını aradı. Hem hareket edebileceğimiz, hem de keyif alacağımız parklar oluşturdular. Parklarda özel olarak düzenlenmiş yürüyüş yolları yapıldı, aerobik araçları konuldu.Bir dönem yaşadığım Konutkent 2 Sitesinin bulunduğu semt Ankara Yenimahalle Belediyesine bağlı olup, Yenimahalle Belediyesi bu konuda çok duyarlı ve başarılı yapımlar gerçekleştirdi. Konutkent 2 Sitesine komşu olan Muharrem Dalkılıç Yürüyüş yolunun içinde bulunduğu parkımızda, günün her saatinde yürüyen onlarca kişiye rastlayabilirsiniz. Yürüyüş yolunun bir turu 1 000 metredir. Beş tur yaparsanız, beş kilometre yürümüş olursunuz. Başlangıçta, iki ya da üç tur yürüyüşle yetinmeli, zamanla tur sayısını arttırmalısınız. Böylesi daha iyidir.
Modern Kent Yaşamı ve hareketsizlik
Modern kent yaşamında bulunan alış veriş merkezleri, hazır yiyecekler; meyveler, etler, sucuk ve salamlar, mısır gevrekleri, televizyonlar hareketsizliği özendirmektedir. Oysa doğada hareketsizlik koşulları bambaşkadır. Kıtlık, kuraklık, dondurucu soğuklar ve metrelerce kar varsa, ortalıkta meyve ve av olmaz. Bedenimizde var olan enerjiyi verimli kullanma zamanıdır. Bir köşeye çekilip, hareketsiz kalma zamanıdır. Bedenimizdeki, zorunlu ve yaşamsal olanlar dışındaki bütün devreleri kapatma zamanıdır. Kapatılan devre ve organların çürüme ve bozulma zamanıdır.
Hareketsiz Kalma ve Fiziksel Beynimiz
Biyolojik yapımız ve fiziksel beynimiz; hareketsizliği kıtlık, kuraklık ve metrelerce karın olduğu kara kış olarak algılamaktadır. Enerji tasarrufu yapabilme ve enerjiyi verimli kullanabilme yolunu seçer. Kısaca, hayatta kalabilmek için biyolojik fonksiyonlarını yavaşlattığı gibi, yediği besinleri de yağ olarak depolama yöntemini benimser. Bedensel bozulma başlamıştır. Biyolojik yapımız hareketsizliği kendisi için tehdit olarak algılar. Doğada gezinirken aniden bir aslanla karşılaştığımızda yapılması gerekenler yapılmaktadır. Bedenimizi ve fiziksel beynimizi ölümcül tehdit havasından kurtarabilmek için baharın geldiği mesajları iletmemiz gerekmektedir. Tekrarlamakta yarar var. Biyolojik yapımızı ve fiziksel beynimizi kandırmanın yolu, sabah yürüyüşleri ve hafif aerobiktir. İlkel beyin olarak da adlandırılan fiziksel beynimiz bu yürüyüşleri; bahar geldi gül açıldı, ruhuma neşe saçıldı biçiminde algılar.
Aerobik ve Bahar Havası
Baharla birlikte ortaya çıkan bol miktardaki meyveleri toplamak ve ortalıkta dolaşan avları da yakalamak ve avlamak için bağışıklık sistemimizi geliştirir. Ne de olsa, ağaçlara tırmandığımızda, düşerek yaralanabilir ve bir tarafımızı kırabiliriz.Ortalıkta bol miktarda meyve ve av bulunmaktadır. Biyolojik yapımız ve bedenimiz, yenilenlerin hiç birini depolama ihtiyacı duymaz. Duymaz, çünkü depolanan her fazla kilo hareketi ve ağaçlara tırmanmayı zorlaştırır. Yırtıcı hayvanlardan kaçmamızı zorlaştırır ve av olmamıza neden olur. Yağ depolanmadığı için, filinta gibi olursunuz. Bedensel ve beyinsel olarak genç kalırsınız.
Yaşlılık kaçınılmazdır. Saçlar beyazlaşır ve dökülür, cildimiz buruşur, yerçekimi yapacağını yapar, eskisi kadar kazanamayız. Yaşlılıkla bozulma ve ölüme yaklaşmayı bir tutarız. Kendimizi bozulmaya ve yavaş çaresizliğe ve ölüme hazırlarız. Bu durumdan kurtulmanın yolu, güzel bir müzik eşliğinde yürümek, bahar havasını hissetmek ve hissettirmektir. Ben de öyle yapıyorum. Kendimi yürüyüş parkurunda buluyorum.Kulağımdaki volkmenden gelen muhteşem müziğin eşliğinde, gözlerimin de gökkuşağı renklerle bezenmiş çevremdekileri algılaması yaşama sevincimi arttırıyor. Aktif olarak çalıştığım öğretmenlik yıllarında da, sabah yürüyüşlerinden sonra derslere girdiğim için, yaşama sevincimi öğrencilerime de aktarmaya çalışmış ve belli ölçüde başarılı da olmuştum. Bu konudaki düşüncelerimi aktarmaya devam edeceğim.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere…