Yaşlılıkla bedensel bozulmanın aynı şey olmadığını biliyoruz. Biliyoruz, çünkü 20-25 yaşlarındaki insanların yanı sıra çocukların da bedensel bozulmaya uğradıklarına tanık oluyoruz. Henüz 12 yaşında ve 160 cm boyundaki bir çocuğumuzun ideale yakın beden kütlesinin 50-60 kg arasında olması gerekirken 90-95 kg ve daha yukarılarda olması bedensel bozulmanın bir sonucudur. Çocukluktan başlayarak yaşlılık dönemine kadar olan yaşamın değişik evrelerinde neden bedensel bozulmaya uğramaktayız?

İğneada Longoz ormanları

Çağımızın en çok rastlanan ve korkulu rüyamız olan ‘’Obezite’’ de bedensel bozulmanın bir biçimi olduğuna göre, bu durumdan nasıl kurtulmalıyız? Sorularının yanıtını, Eski Taş Çağı olarak da bilinen Paleolitik Çağdaki atalarımızın yaşam biçimlerinde aramalıyız. Doğa, bedenimizi eninde sonunda pes edecek şekilde programlayarak, gelişmeyi bozulma ile dengeler. Bir parçası olduğumuz biyolojik denge, gerektiğinde bedenimizdeki bozulmaya izin vermemizi zorunlu kılar.

Zorunlu kılar çünkü bedenimizi oluşturan yapının en küçük parçasının bile varlığını sürdürebilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Her bir parça hayatta kalma mücadelesi vermeye ve üremeye katkıda bulunmak zorundadır. Aksi takdirde genetik sürecin başarısı sekteye uğrar. Bu nedenle; kıtlık, kuraklık ve yiyeceklerin üç metre karın altında olduğu zor dönemlerde devrelerden bazılarını kapatmaya programlanmışız.

İğneada Longoz ormanları

Besin üretimini bilmeyen ve her gün yeniden besin tedarik etmek zorunda kalan Paleolitik dönemdeki atalarımız kıtlık, kuraklık ve karakış gibi zamanlarda kış uykusu olarak tanımlanabilecek uygulamayı seçmek zorunda kalmışlardır. Korunaklı bir mekânları da olmadığından, daha önce bedeninde depoladıklarının çoğunu hayatta kalmak için titreyerek tüketmiştir. Uzun süreli bir kıtlık başlamış ise, aylar yavaşça ilerlerken, bedenin çeşitli bölgelerinde depolanmış olan glikoz ve yağlar da enerjiye dönüştürüldüğünden, deyim yerindeyse, bir deri bir kemik haline gelmişlerdir.

Kıtlığın sona ermesini ve baharın gelmesini beklerken ölümle usandırıcı bir yarışa tutuşmuşlardır. Ölümle usandırıcı bir yarışa giren atalarımız son çare olarak, klinik olmayan, doğal depresyona girmişlerdir. Klinik olmayan, doğal depresyonla hayatta kalmışlardır. Bedenimizi yöneten fiziksel beynimiz ‘’haydi metabolizmayı yavaşlatalım, yaşamsal olmayan devreleri kapatalım, kış uykusuna yatarak enerji tasarrufu sağlayalım, içe dönelim ve çevre bağlantılarımızı iptal edelim.’’ Diyerek hayatta kalma depresyonunu devreye sokmuştur.

Bedenlerindeki tüm devreleri kapattıran, yaşamsal olanlar dışında, tüm sistemlerin körelip bozulmasına veren hayatta kalma depresyonunu… Bu gün bize anlaşılması zor gelmekle birlikte, bu uygulama Paleolitik Çağda yaşamın doğal ve normal bir parçasıdır. Şimdi, insanlık tarihinin %99 unu oluşturan Paleolitik Çağdan günümüze gelelim ve modern yaşam tarzımıza bakalım. Genlerimize işlemiş olan doğal ortam koşularının hiçbiri yok… Hazır yiyecekler, korunaklı ve belirli sıcaklıklara ayarlanmış konutlar, aşırı derecede televizyon izlemeler ya da sanal dünya ile bütünleşmeler, evden işe ve işten eve yapılan sıkıcı, sinir bozucu yolculuklar, yapay ışıklar, uykusuzluk ve en kötüsü de hareketsizlik…

İğneada Longoz ormanları

Bedenimizi otomatik olarak yöneten fiziksel beynimiz hala Paleolitik Çağda yaşadığımızı zannetmektedir. Modern yaşamın bize sunduklarının büyük bir bölümünü kıtlık, kuraklık ve kara kış olarak algılar.  Doğamızda var olan depresyona girme yolunu seçer ve yaşamsal olan devreler dışındakileri kapatır. Bedensel ve beyinsel bozulma başlar… Kapatılan devreler içerisinde bağışıklık sistemi de bulunmaktadır. Fiziksel beynimizin algıladığı ortamın karakış, kıtlık ve kuraklık olması bedensel bozulmanın en önemli nedenidir. Her türlü stresli ortam da fiziksel beyin tarafından kıtlık, kuraklık ve karakış olarak algılanır ve yaşamsal dışındaki bütün devrelerin kapatılmasına neden olur. Bütün bunlardan kurtulmanın yolu, bedenimize ve fiziksel beynimize göndereceğimiz şifreli mesajlarla bahar havasının geldiğini anlatmaktır. Şifreli mesajınız ise aerobik ve sabah yürüyüşleridir…

Share Button