
Dünyamızı saran atmosferin bir tabakası var ki canlıları güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarından koruma görevini üstlenmiş̧. Bu nedenle atmosferdeki bu gaz tabakası ‘’Koruyucu Melek’’ olarak adlandırılmış. Biz onu Ozon Tabakası olarak biliyoruz.
Dünya yüzeyinden dışa doğru; gazların en yoğun olduğu Troposferi üzerinde yaklaşık 50 km kalınlığındaki Stratosfer bulunmaktadır ki yeryüzünü morötesi (UV) ışınlarından koruyan “Koruyucu Melek” bu katmanda yer almaktadır.
Soğutucular, klimalar, deodorant ve sanayide temizleyici olarak kullanılan kimyasal çözücüler ‘’Koruyucu Melek’’ olarak bilinen tabakada bulunan ozonu parçalayan klor, brom gibi zararlı kimyasalları içermektedir. Ozonun en yoğun bulunduğu ozon tabakasına kadar ulaşan bu klor bileşenleri, yüksek enerjili ultraviyole ışınlarının katkısıyla, ozon molekülünü parçalayarak oksijen molekülü ve oksijen atomu şekline dönüştürmektedirler. Böylelikle ozon tabakası incelmekte ve delinmektedir. ‘’Koruyucu Melek’’ ortadan kalkmaktadır.
‘’Koruyucu Melek’’ olan Ozon tabakasının incelmesi ve delinmesi morötesi olarak adlandırılan Ultraviyole (UV) ışınlarının, olması gerekenden oldukça fazlasının, yeryüzüne ulaşmasını sağlamaktadır. Yeryüzüne ulaşan UV ışınları insanlarda deri kanserinden gözde katarakt oluşumuna, bitki gelişiminden gıda zincirine kadar pek çok şeye zarar vermektedir.
Özellikle baş ve boyun bölgelerinin olması gerekenden fazla UV ışınları etkisinde kalması, tüm genetik bilgileri barındıran DNA’nın bozulmasına-mutasyona uğramasına neden olur.
UV ışınları etkisinde DNA yapısı bozulmuş olan kanser hücreleri kontrolsüz bölünerek çoğalır ve büyürler. Kanser hücreleri yayıldıkları doku ya da organın adı ile adlandırılırlar. Akciğer kanseri, meme kanseri, prostat kanseri, cilt kanseri gibi. Yaklaşık olarak 100 farklı çeşit kanser bulunmaktadır.
Kafasında saçı olmadığı halde bazen şapka kullanmayı unutan bir gezgin olarak, çok uzun süre UV ışınları etkisinde kalmıştım. Başlangıçta kafamdaki yumrulara cilt kanseri teşhisi konuldu. 2 Eylül 2019 yılında yapılan ilk cerrahi müdahaleden sonra gerisi geldi. Neredeyse her üç ayda bir oluşan yumrulardan ötürü 4 kez cerrahi müdahale yapılmak zorunda kalındı.
1 Eylül 2020 tarihindeki son müdahalesinden sonraki patoloji raporundan sonra doktorum ‘’nadir rastlanan bir kanser türü ile karşı karşıyayız. Bir radyolog-onkololog görüşü almalısınız’’ deyince Ankara Medicana Hastanesinde Doç. Dr. Petek Erpolat’tan randevu aldık. Yumuşak Doku Kanseri teşhisini koydu.