Bizler, yani insanlar ‘’Biyolojik Bir Servet’in’’ mirasçılarıyız. Bize miras bırakılan muhteşem bir bedenimiz harika bir beynimiz var. Aslına bakarsanız, üç ayrı evrim basamağından devraldığımız ve birlikte hareket eden üç ayrı beynimiz var. Bir portakalın dilimlerini ayırdığımız gibi, sinir sistemi cerrahlarının da birbirinden ayırabildiği farklı üç beynimiz var. Kimyasal ve anatomik açıdan birbirinden farklı oldukları gibi görevleri de birbirinden farklı olan bu üç beynimiz, içinde bulunduğumuz doğal ve sosyal ortama uyum sağlayabilmemiz için birbirleriyle sıkı bir iletişim içindedirler. Harika bir üçlü oluşturmaktadırlar.
Kafatasımızın içinde bulunan, üç ayrı evrim basamağından miras olarak devraldığımız beyinlerimizden ilki ‘’Fiziksel Beyin’’ dir. Diğerleri de ‘’Duygusal’’ ve ‘’Zihinsel’’ beyinlerdir. Günümüzde, kafatasımızın dışında, ‘’ Midemizde dördüncü bir beyin mi var?’’ sorusu da gündeme gelmektedir. ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden Hücre Bilimi Profesörü Michael Gershon tarafından yapılan açıklamalar bu yeni beyinden söz etmektedir. Psychology Today Dergisi’nin Aralık 2011 sayısına yaptığı açıklamalar göre, midemizdeki bu dördüncü beyin, bir çeşit mide ve bağırsak gurusudur.
Michael Gershon diyor ki, “Midedeki beyin kafatasımızda bulunan beynimizden bağımsız çalışan bir organ, yani ikinci beyindir. Kafatasımızın içi her zaman karanlık; nemli, biraz tuzlu ve ortalama sıcaklığı 37 santigrat derecedir. Bu mekânda bulunan fiziksel beynimiz, gerçek anlamda sağır, dilsiz ve kördür. Koku almanın dışında, içinde yaşadığımız doğal ve sosyal çevre ile hiçbir bağlantısı yoktur. İçinde yaşadığımız doğal ve sosyal çevre ile hiçbir bağı, bağlantısı olmayan Fiziksel beynimiz, yalnız ‘’yaşam tarzımız aracılığı ile ilettiğimiz’’ mesajları algılar.
Bedenimiz ve beynimiz, ‘’asla ikinci bir şansın tanınmadığı’’ bir doğada evrimleşti. Vahşi Doğa belgesellerinde, evrim basamağını terk edemeyen hayvanlar aleminde bu durum apaçık ortadadır.
Bir aslanla karşılaşan antiloba, yeterince hızlı koşamıyorsa, aslan tarafından ‘’asla ikinci bir şans’’ tanınmaz. Tanındığı takdirde aslan ve yavruları açlıktan ölecektir. Asla İkinci Bir Şansın Tanınmadığı bir doğada evrimleşen Fiziksel Beynimiz açısından doğa koşulları aynen devam etmektedir. Bedenimiz ve Fiziksel beynimiz, öleceğimiz güne kadar, bizim hala acımasız doğada yaşadığımıza inanacaktır. Milyonlarca yıllık bir evrim sonrasında genlerimize işlemiş olan bu olgunun değişmesi ve genlerimizden ayıklanması için de milyonlarca yıla gereksinme vardır.