Şişhane Metro İstasyonu Sanat Panoları
Şişhane istasyonunda ve aynı tarihte açılan diğer istasyonlarda ortak dekor kullanılmış ancak tema olarak istasyonun çeşitli yerlerinde İstanbul ve tarihi ile ilgili resimler, boyamalar, kabartmalar ve tabelalar işlenmiştir. Şişhane istasyonu, merdiven galeri korkuluğunda ‘’İstanbul Havası’’ adlı devasa bir pano yer alıyor. Panoda, İstanbul ve İstanbul’u simgeleyen deniz ve gökyüzü resmedilmiş çinilerle.
Yolcular metro istasyonunu kullanırken, üç boyutlu eserdeki stilize edilmiş, alt bölümlerde yoğun deniz dalgaları, üst bölümlerde aynı şekilde üç boyutlu bulutlar ve tüylerinin teleklerine kadar en ince detayları çalışılmış birkaç martı gördüklerinde İstanbul çağrıştırılacak. Gidiş ve geliş peronlarının arasında kullanılacak olan bu camlar orta bölümleri daha az yoğunlukta desenlendiği için istasyonda ışık ve görüntü ferahlığı sağlarken, üç boyutlu görüntü özelliğinden dolayı yürüyen yolcular, eserdeki deniz, martı ve bulutları hareket ediyormuş gibi algılayacaklar.
Şişhane İstasyonu Kasımpaşa yaya bağlantısı duvarlarındaki panolar, Neslihan Öner ve Yücel Dönmez adlı sanatçılar tarafından hazırlanmış. Kasımpaşa yaya bağlantısında devasa boyutlardaki bu panolar masalımsı bir ortam yaramış. Ben etkilendim. İstanbul tarihini anlatan bu sanat eserleri seri dört panodan oluşuyor. Birinci panoda; İstanbul’un fethinden önce Bizanslılar ve Cenevizliler dönemlerine ait eserlerin kullanıldığı kolaj çalışması, çağdaş desenler ile birleştirilmiş. Bu kolaj çalışmasında yer alan Ceneviz Cumhuriyeti, 12. yüzyıldan 1805 yılına kadar İtalya Yarımadası’nın kuzey batısında, bugünkü Cenova civarında hüküm sürmüş bir kent devleti olarak biliniyor.
Denizcilik yoluyla gelişen Cenovalılar, doğuda birçok imtiyazlar elde etmişler, deniz kuvvetlerinin güçlü olması sebebiyle de birçok devleti hâkimiyetleri altına almışlardır. Akdeniz’de tarih boyunca en büyük rakipleri olan Venedik’le devamlı harb etmişlerdir. Bizans İmparatoru Michael VII’ ye yaptıkları yardımlar karşılığı İstanbul’un Galata semtini ve İzmir limanından faydalanma hususunda geniş imtiyazlar elde ettiler. Ayrıca Boğazlar üzerinde bazı haklar ve Karadeniz’de Trabzon, Kefe gibi daha birçok limanı kontrolleri altına almışlardır.
Panoda yer alan Venediklilere gelince; 8. yüzyıl ile 18. yüzyıl arasında İtalya yarımadasında bugünkü Venedik kenti civarında hüküm sürmüş olan bir kent-devletti. Venedik kenti başlangıçta Bizans İmparatorluğunun bir parçasıydı. 9. yüzyılda bağımsız oldu. Orta Çağın ortalarında büyük bir deniz filosu kurarak Akdeniz ülkeleriyle yaptığı ticaret sonucu zengin bir ülke haline geldi.
1204 yılında Konstantinopolis’i/İstanbul’u talan eden Dördüncü Haçlı seferinin başını çektiler. Venedik bu seferin sonucu olarak Girit adasını eline geçirdi.İkinci panoda İstanbul’un fethi tasvir edilmiş. İstanbul’un Fethi, 29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in II. Mehmet önderliğindeki Osmanlı ordusu tarafından alınmasıdır. Şehir, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştır.
İstanbul’un fethi ile 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiş, Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ başlamıştır. II. Mehmet’in amacı Osmanlı Devleti’ni dünya çapında güçlü bir konuma getirmek, gücüne güç katmaktı. Bu siyasi yol ile önündeki ilk engel Doğu Roma İmparatorluğu ve İstanbul’un Türklerin elinde olmayışıydı. Ayrıca İstanbul, bölgenin en büyük ticaret ve kültür merkezi konumundaydı. Ortodoks Kilisesi’nin merkezinin de İstanbul’da olması, İstanbul’un politik ve dini önemini arttırmaktaydı. II. Mehmet’in hedefi Kostantiniyye’yi fethederek büyük bir İslam şehri yapmaktı.
Üçüncü pano Osmanlı dönemini anlatan bir kolaj çalışmasıdır. Bu dönem 1453 – 1923 yılları arasını kapsadı. 29 Mayıs 1453’de; Osmanlı İmparatorluğu padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 53 gün süren kuşatması sonrasında; İstanbul Osmanlı’nın 4’üncü ve son başkenti oldu. Osmanlının ele geçirmesinden sonra; Topkapı Sarayı ve Kapalı Çarşı’nın da kurulması ardından birçok okul ve hamam açıldı. Dünya’nın ve İmparatorluğun dört bir yanından insanların taşındığı şehirde Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların beraber yaşadığı kozmopolit bir toplum oluştu.
1510 yılında; Sultan II. Beyazıt; 80.000 kişinin çalışmasıyla şehri yeniden kurdu. Günümüzde de var olan eserlerin büyük bir çoğunluğu bu dönemden kaldı. Mimar Sinan’ın camileri ve diğer binaları kurduğu Kanuni Sultan Süleyman döneminde; mimari ve sanat konularına önem verildi. Lale Devri döneminde; Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1718 yılından itibaren; itfaiye’yi kurdu, ilk matbaayı açtı ve fabrikalar kurdu.
3 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı sonrasında da batılaşma süreci hızlandığı dönemde birçok alanda yenilikler yaşandı. Dördüncü panoda modern Türkiye’yi simgeleyen eserler seçilmiş. Panoda Asya ve Avrupa kıtalarını simgeleyen halkalar Türkiye ile köprü oluşturdu. Cumhuriyetin kurucuları, Osmanlı’dan devir alınan toprak ve nüfus üzerinde yeni ve modern bir devlet inşa etmek amacıyla siyasi rejim, hukuk ve kültürün çeşitli sahalarında geniş çaplı ve köklü değişimler yapmışlardır. Kısa dönemde bakıldığında “radikal” olarak nitelendirilen bu değişimlerin, uzun dönemde bakıldığında, Osmanlı’nın son dönemlerinde bağlayan yenilenme ve modernleşme çabalarının Cumhuriyet döneminde güçlenerek devam eden uzantıları olduğu görülmektedir.