4 Ocak 1970 Pazar, Isparta…

Dün akşam Eğitim Enstitüsü Matematik Öğretmeni Turgut Tengiz’ in davetlisi olarak evine, akşam yemeğine gittim elimde bir demet çiçekle. Ev hanımı olan eşi ve iki çocuğu olan 4 kişilik bir aile güleryüzle karşıladı beni.

Turgut öğretmenim eşiyle tanıştırırken beni aldı götürdü yedi sekiz ay öncesine, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu yerleşkesine.

Ankara Yüksek Öğretmen Okulu yurtlarında konaklamakta olan Turgut öğretmenim ve arkadaşları bir eğitim kursuna katılmışlardı Ağustos ayında.

Yaz tatilinde Ankara’da iş bulup, ailelerinin yanına gitmeyen benim gibi arkadaşlar da yurtlarda barınmaktaydı.

Bunaldığımız akşamlardan birinde, Beşevler’ deki köpek öldüren şaraplarıyla ünlü kafelerden birinde uzunca bir sohbetten sonra okulumuz yerleşkesine dönüp, volta atarken, konferans salonu merdivenlerden çıkmaya çalışan gürültülü bir otomobil sesiyle şaşkına döndük.

Merdivenlerin alt tarafından, egzozundan yanmamış mazot dumanları salan ve köklenmiş gazdan ötürü yırtınırcasına bağıran bir motor sesi ile merdivenleri tırmanmaya çalışırken ortalığı velveleye veren otomobilin içinden Turgut Tengiz öğretmenim çıkmıştı.

Yalpalayarak ve adeta devrilerek bize doğru gelmesinden, körkütük sarhoş olduğunu anladığımız Turgut öğretmenimle böyle tanışmıştık.

Hal hatır sormalardan sonra, sofraya oturduğumuza bir 70’lik rakı açan Turgut öğretmenim bardaklarımızı doldurup, ”sağlığımıza Akıncı” dedikten sonra birkaç yudum aldı. Sonra da, bana fırsat vermeden, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’ndaki tanışmamızı anlattı eşine.

Yemeklerini bitiren çocuklar ve eşi odalarına çekildikten sonra biz geçmiş günlerin yanı sıra TÖS Büyük Öğretmenler Boykotu üzerinde konuştuk önce. Boykota katılamamış olmanın ezikliği ve üzüntüsünü hissettim kendisinde.

Sormadım, soramadım ”neden katılmadınız” Diye. Ev hanımı olan eşi ve iki çocuğu ile açığa alındığını düşündüm bir an için…

Keyifli bir akşam geçirdim Turgut öğretmenimin ailesi içinde.

Gecenin ilerlemiş saatlerinde evden ayrılırken, yalpalayarak bana sarılan Turgut öğretmenim, peltekleşmiş diliyle ”Akıncı tekrar görüşelim. Benim için de hem keyifli hem de beni rahatlatan bir gece oldu…İyi geceler…” Dedi.

İlginç bir kişiliği vardı Turgut Tengiz öğretmenimin. Tatlı içicilerden biriydi…

17 Ocak 1970 Cumartesi, Isparta…

Bu akşam Sabri Gür ailesinde yemekteyim. Ortaokul öğrencisi bir oğlu, lise öğrencisi bir kızı ve ev hanımı eşiyle birlikte 4 kişilik Gür ailesi de oldukça sıcak karşıladı beni.

Elimdeki bir buket çiçeği alan eşi, sevecenlikle buyur ettikten sonra çocukları yanaklarından öpüp, Sabri öğretmenimle kucaklaştık eski iki dost gibi. Oysa tanışalı daha bir buçuk ay olmuştu.

TÖS Isparta Şubesi’nde tanışmıştım Sabri Gür öğretmenimle. Kendisi de üyelerimizden biriydi. Daha doğrusu, Sabri Bey benden önce üye olduğuna göre, ben onun üyelerinden biriydim. Her neyse…

Aklı başında, ne söylediğini bile, oturaklı, ağırbaşlı, çevresinde saygı uyandıran bir yanı vardı Sabri öğretmenimin. TÖS Yönetim Kuruluna girdikten sonra daha çok görüşür olmuştum kendisiyle. Isparta’yı benden daha iyi tanıdığı için akıl danıştığım zamanlar da olmuştu.

Isparta Atatürk Ortaokulu Türkçe Öğretmeni idi Sabri Bey. Anlatım dili harikaydı. Çok okuyup, okuduklarını eleştirel gözle yorumlayan, hata yapabileceğini söyleyen, gerekirse özür dilemesini bilen bir büyüğümdü. Okulunda da çok sevildiğini öğrenmiştim.

Yemekten sonra çaylarımızı yudumlarken TÖS Büyük Öğretmenler Boykotu ve sonuçlarını konuşmuştuk. Isparta’daki katılımdan uzak durmaya çalıştım. O da Turgut öğretmenim gibi, belli etmese de kendini biraz suçlu hissediyordu. Neden katılmadınız? Sorusunu sormadım Sabri Bey’e de.

Saat 23:00’te, yemek ve konukseverlikleri için teşekkür ettikten sonra izin istedim. Ayrılırken beni kucaklayan Sabri Gür öğretmenim ”Akıncı, aileden biri sayılırsın. Lütfen çekinmeden uğra, Memnun oluruz.” Tekrar teşekkür ederek evimin yolunu tuttum…

Share Button