25 Nisan 1959 Cumartesi, İvriz Kaya Anıtı…
İvriz Kaya Anıtı’ndayız 8-10 arkadaşımla. Hayranı olduğum öğretmenlerimden biri olan Tarih öğretmenimiz Hüseyin Seçmen Kaya Anıtı’nı araştırıyordu.
Yakın çevresini tanımayı ve araştırmayı seven biriydi. O’nun önerisiyle gelmiştik buraya.
Yereli bilmeden küreselin, küreseli anlamadan da yerelin anlaşılamayacağını söyleyen öğretmenimizin, İvriz Kaya Anıtı’nın yanı sıra çevresindeki doğa ile de yakından ilgilendiğini bilirdik. Tarih derslerini anlatırken coğrafi yapılar ve bu yapılardaki bitki ve hayvan bilimi konularında da bilgilendirirdi bizi.
İvriz, Bolkar Dağları’nın karlı zirveleri, bol oksijenli yaylaları, buz gibi akan çayı, çayırlarında koşan yılkı atları ve eşsiz doğasıyla bölgenin önemli turistik mekânları arasında yer alıyordu.
Geç Hitit Dönemi İvriz Kaya Kabartması da bölgedeki turistik mekânların merkezini oluşturuyordu.
Hüseyin Seçmen’e göre yaklaşık 3 bin yıldır ayakta duran tarım anıtının dünyada başka bir örneği yoktu.
Günümüzde İvriz Kaya Anıtı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmişti.
“Hititler için su kaynakları, dereler, nehirler, dağlar ve mağaralar kutsaldı. Hititler için Geç Tunç ve Demir Çağı’nda önemli bir su alanı olan bu bölge, kutsal bir mekân olarak Bizans döneminde de kullanılmıştı.
Hüseyin Seçmen’in araştırmalarına göre;
İvriz Kaya Kabartması ya da Kaya Anıtı, İvriz Çayı kaynağının başında doğal bir kaya üzerine, yüksek kabartma tekniği ile işlenmiş olan bir anıttı.
Anıtın figürleri kabartma tekniğinde, yazıtları ise yontularak yapılmıştır.
Geç Hitit Çağı dönemi kabartması olan anıt M.Ö. 800 yıllarında Tuvana krallarından Warpalavas tarafından yaptırılmıştı.
4.20 x 4.20 ölçülerinde olan Anıt; Arami, Asur, Frig etkilerinin görüldüğü Tuwana Krallığından günümüze ulaşabilen önemli bir eserdir.
Anıtta, ülkeye bir elinde üzüm salkımı diğer elinde buğday demeti tutarak bolluk ve bereket getiren Tanrı Tarhundas’a, ellerini kaldırıp dua ederek saygısını sunan Tuwana Ülkesi Rahip Kralı Warpalavas’ın betimleri yer almaktadır.
Krala göre daha büyük ölçülerde resmedilen Tarhundas, ellerinde başak ve üzüm salkımları tutmaktadır.
Bu Tarhundas’ın bereket ve bolluk tanrısı olduğunu da göstermektedir. Tanrının karşısında olan kral ise daha küçük boyutta ve dua eder durumda tasvir edilmiştir.
Figürlerin yandan tasvir edilmeleri, eteklerinin uç kısımlarının içe doru kıvrılarak yuvarlanması, ayaklarındaki papucların uç kısımlarının içe doğru sivrilmesi gibi özellikler Geç Hitit Sanatının geleneksel izlerini yansıtmaktadır.
Figürlerin saç ve sakallarında Arami Sanatının izlerini görmek mümkündür. Bununla birlikte figürlerin kollarındaki fibulaların Frig Sanatından izler taşıması gibi hususlar Anıtı Hitit – Frig – Arami sanatının sentezlerini bir arada başarıyla taşıyan nadide eserler arasına koymaktadır.
Her iki figürün arasındaki hiyerlogif yazıda; “Ben hakim ve kahraman Tuvana Kralı Varpalavas, sarayda bir prens iken bu asmaları diktim, Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin.” Denilmektedir. Kral Varpavas, yöredeki Hitit ve Luwi kökenli halk için bu anıtı yaptırırken tanrı ve kral ilişkilerinin simgesi olarak ifade etmiştir.