19 Eylül 1958 Cuma, İvriz…
Çarşamba günü saat 10,00’da başlayan sözlü sınavlar perşembe günü saat 16,00’da bitmiş, 16,30’da sonuçlar açıklanmıştı.
Kazanmıştım…
Daha doğrusu, Bayezid Öğretmenimin dediği gibi, bu yıl gelenlerin hepsi kazanmış ve İvriz Ailesine katılmışlardı.
Böylelikle parasız yatılı olarak okuma, eğitim görme ve geleceğimizi belirleme şansını yakaladım, bütün fukara çocukları yakalamıştı.
Olumlu sonuçları alan ana babalarımızla duygulu ve coşkulu vedalaşmalar oldu.
1951 Mart ayında Bulgaristan’dan başlayan göç hareketimizin en mutlu anlarından biriydi İvrizli olmak.
Gözleri nemlenmiş olan babam çok mutluydu. Alnımdan öptü, vedalaştık. Önce köye, sonra da tekrar Mersin’e gidecekti çalışmak için. Kardeşimle anam Misli ’de kalacaklar, kardeşim bir yıl daha beşinci sınıfı tekrar edecekti.
Bugün, İvriz Öğretmen Okulu 1/A sınıfına kaydım yapılarak İvriz Ailesinin bireylerinden biri oldum. Böylece ‘’İlkokul Dönemi’’ sona erdi.
Sınıflarımız belli olduktan sonra ilk işim okul kütüphanesine gitmek oldu. Birden 1951 yılı ağustos-eylül aylarına, Ceyhan pamuk tarlalarına götürdü beni zihnim. Pamuk tarlasındaki kantarda çalışan mevsimlik işçi statüsündeki üniversiteli Muzaffer Abi aklıma geldi.
Muzaffer Abi, ”üniversiteli olmak istiyorsan, kitapların dünyasına girmelisin” demişti. İvriz Öğretmen Okulu kitaplar dünyası için bir cennetti. Kütüphanesinde Hasan Ali Yüzel döneminde Türkçe’ye çevrilen bütün dünya klasikleri vardı.
Raflardaki kitapları gözden geçirirken İngiliz Çocuk Edebiyatı yazarı Lewis Carroll’un ”Alis Harikalar Diyarında” adlı kitabı dikkatimi çekti.
Kitabı bir süre gözden geçirince, ”Bir tavşan deliğinden harikalar diyarına açılan kapı, küçük bir kız çocuğu ve sadece masallarda olabilecek konuşan hayvanlar… ”
Kitapla birlikte ”denizler altında yirmi bin fersah” adlı kitapla birlikte Natilüs’ün Kaptanı Nemo canlandı birden. Bu tür kitapları seviyordum. Hayal dünyamı geliştiriyordu.
Tekrar elimdeki ”Alis Harikalar Diyarında” adlı kitaba odaklandım. Arka sayfasındaki özet açıklamada,
Yediği mantarlar ve içtiği iksirler ile bir büyüyüp bir küçülen, hayvanların konuştuğunu, iskambil kartlarının canlı olduğunu gören Alice…Vardı kitapta.
Adını bir sendroma dahi vermiştir kitap… Alice Harikalar Diyarında Sendromu.
Algısal bir bozukluğa neden olan bu hastalığa sahip kişiler, cisimleri olduklarından büyük ya da küçük görebilir, ses ve zaman algısı bozulabilirdi.
Kütüphanede görevli öğrenci adıma bir kart açarak, kitabın adını ve geri vereceğim tarihi yazdıktan sonra ”Alis Harikalar Diyarında” adlı kitapla ayrıldım kütüphaneden.
Mutluydum, dünyalar benim olmuştu. Kitapların dünyasına da ilk adımı atmıştım.
22 Eylül 1958 Pazartesi günü başlayacak olan Eğitim ve Öğretim yılıyla, geleceğime yön verecek olan ‘’İvriz Dönemi’’ başlayacaktı.