14 Aralık 1958, İvriz…

Ranzanın üst katında yatıyordum. Gözlerimi açtığımda üzerindeki buzların bir kısmı erimiş olan camdan dışarı baktım. Tanyeri göğünün altında her yer bembeyaz bir yorganla örtünmüştü İvriz yerleşkesinde. Dikkatlice baktım kar fırtınası görünmüyordu. Kar fırtınasının olmaması iyiydi. Bir süre her yeri örten bembeyaz kardan yorganı seyredip, ortamın sessizliğini dinledim. Sonra da yatağımın sıcaklığına gömüldüm. Bazı arkadaşlarım da benim gibiydi, uyanmışlar ama yataktan çıkmıyorlardı.

Bu gün Pazar,   Sabah mütalaası ve ders yok, ancak biyolojik saatimiz bedenimizi erken kaldırmaya programlanmış. Yine saat 06,00’da uyanmıştım ama biraz yatak keyfi yapmak istedim. Sabah kahvaltısı 07,30’dan önce başlamazdı. Sıcak yatağımda zamanı verimli geçirmeliydim. Bu kez okul kütüphanesinden aldığım Jules Verne’inin ‘’Bir Piyango Bileti’’ adlı kitabı vardı yanımda. Geçtiğimiz Çarşamba günü Türkçe dersinde ‘’Aya Seyahat’’ adlı kitabın özetini sunmuştum sınıfa. Şerif İken öğretmenimiz çok beğenmiş ve not defterini çıkarıp ödev notu olarak da 10 vermişti. Sanıyorum bu davranışıyla diğer arkadaşlarımı da kitap okuma ve özet çıkarma konusunda özendirmek istemişti.

Gece tuvalete gidecek olanlarla rahatsızlıkları olanlar dikkate alınarak elektrik ampullerinin bazıları söndürülmez idi. Bu ampullerden çıkan zayıf sarı ışık, zor da olsa kitap okumamıza olanak sağlardı. Akşamları uyku tutmayan arkadaşlarımın da yararlandığı bir durumdu bu. Ampuldeki titreşen sarı ışığın altında saat 07,00’ye kadar ‘’Bir Piyango Bileti’’ adlı kitabı okumaya başladım, bitmesine yaklaşık 20 sayfa kalmıştı. İkinci kez gözden geçiriyordum. Özet çıkaracaktım. 

Bir Piyango Bileti adlı kitaptan kafamı kaldırdığımda saat 7,15 olmuştu. Hızla kalkıp tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkayıp, temizlendikten sonra sıra yatağımın düzeltilmesine gelmişti. Her öğrenci yatağını düzeltmeden yatakhaneden ayrılmazdı, ayrılamazdı.  Temizlik ve düzen birinci önceliklerimizdendi. Özenle düzelttiğim yatağıma bir kez daha baktım, içime sinmişti. Kahvaltıya gidebilirdim.

Kahvaltıya giderken akşamdan yaptığım günlük programımı bir kez daha beynimde evirip, çevirdim. Kahvaltıdan sonra, öncelikli olarak mandolin çalışmalıydım. Müzik öğretmenimiz kemal Bey önümüzdeki hafta çalışmalarımızın hangi aşamada olduğunu denetleyecekti. Şakası yoktu, en az iki saat çalışmalıydım. Sonraki iki saatte kütüphaneye giderek kitap değişimi yapmalıydım. Bir Milli Piyango Bileti bitmiş, Dünya klasiklerinden birini almalıydım.

Kahvaltıda zeytin vardı. Çeyrek ekmek ve kazandan kepçe ile aldığım okkalı bir bardak çayla kahvaltımı yaptıktan sonra Müzik evine gittim. Mandolin çalışmaları verimli oldu. Kütüphaneden de Robinson Crusoe adlı kitabı aldım.

Öğle yemeğinden sonra iki saat kapalı ortamda resim çalıştıktan sonra tekrar Müzik evine giderek iki saat daha mandolinle Kemal Bey’in verdiği parçayı iyice pekiştirdim. Günlük programı gerçekleştirdiğim için kantine doğru yürüyüşe çıkabilirdim. Akşam etütlerine kadar İvriz yerleşkesi içinde dolaştım.

Akşam etütlerinden sonra yatmaya giderken, oldukça verimli bir gün geçirdiğimi düşünerek mutlu oldum.

Share Button