
Hepimiz bir elektromanyetik ve mekanik dalgalar evreninde yaşıyoruz. Evrendeki bu dalgaların burnumuzu uyaran bölümü ‘’Koku’’, derimizi uyaran bölümü ‘’Sıcaklık’’, dilimizi uyaran bölümü ‘’Tat’’, kulağımızı uyaran bölümü ‘’Ses’’ ve gözümüzü uyaran bölümü de ‘’IŞIK’’ olarak tanımlanmaktadır.
Elektromanyetik dalgaların bütünü ‘’Radyasyon’’ olarak bilinmektedir. Sanılanın aksine, her radyasyon zararlı değildir. Kızılötesi radyasyonun mikrodalgalarla ışık arasında kalan bölümü yaşam için hayati öneme sahiptir. 100 000 000 Mhz ile 1 000 000 000 Mhz aralığında bir frekansa sahiptir.
Toprak, bu aralıktaki frekansa sahip radyasyonu güneşten aldığında doğa canlanır ve çimlenme başlar. Halk arasında ‘’Cemre düşmesi’’ olarak tanımlanan bu olay, toprağın yeterli güneş enerjisini alması ve baharın gelmesi anlamındadır.
Elektronik iletişimin sağlanmasında önemli bir yere sahip ‘’Baz İstasyonları’’nın yaydığı radyasyonun frekansı 900 Mhz-1 800 Mhz aralığında bir değere sahiptir. Işığı oluşturan radyasyonun frekansı yanında yok denebilecek kadar küçük bir frekanstır.
Evimizdeki mikrodalga fırınları da radyasyon yaymakta ve frekansları 1 000 Mhz ile 1 000 000 Mhz arasında değişmektedir.
Demem odur ki baz istasyonları için koparılan yaygara anlamsız ve yersizdir. Çevre kirliliği yarattıklarını söyleyenler ise haklıdırlar. Ancak, kanser yaptıkları inanışı yanlıştır.
ı