İstanbul Maslak Kasırları
Levent ve Ayazağa semtlerini birbirine bağlayan ana yolun sağında bulunan Maslak Kasırları’nın yer aldığı çevrede ilk yapılaşmaların, Sultan II. Mahmut döneminde başladığı, bölgenin sultanlara ait bir av ve dinlenme yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Bu yıllarda tarih sahnesine çıkan ve bölgeye özel bir konum kazandıran Maslak Kasırları’nın ne zaman ve kim tarafından yaptırıldıkları tam olarak saptanamamakla birlikte, büyük bir bölümü Sultan Abdülaziz dönemine tarihlenmektedir. Şehzadelik yıllarında Sultan II. Abdülhamit’e tahsis edilmiş olan Maslak Kasırları, Sultan’ın Osmanlı tahtına çağrılmasına tanık olmuştur ve bu yönüyle Osmanlı tarihi açısından özel bir önem taşımaktadır.
Beşiktaş Meydanı’nda Barbaros Bulvarı üzerindeki duraklardan Sarıyer dolmuşlarına binilirse, Barbaros Bulvarı ve Büyükdere Caddesini izleyen dolmuşlarla, yaklaşık 11 kilometre sonra Maslak Kasırları’na ulaşılır. Benim rotam başka oldu. Göktürk beldesinden Levent 48L otobüsüne bindim, Maslak’ta Ayazağa kavşağında indim. Google haritalardan edindiğim bilgiye göre, Maslak Kasırları, Ayazağa Kavşağından yaklaşık iki kilometre uzaklıkta ve kuzeydoğu da bulunmaktaydı.
Yürüyebilirdim, ancak bu kez zaman kazanmak için Sarıyer dolmuşlarından birine bindim ve 10 dakika sonra Maslak Kasırlarında indim. Kasırlar Astsubay Orduevi ile komşu olduğundan, İETT otobüslerinden birine binmiş iseniz, Astsubay Orduevi durağında inmelisiniz.
Maslak Kasırları tarihçesi
Maslak Kasırları’nın yer aldığı çevrede ilk yapılaşmaların, Sultan II. Mahmut (1808-1839) döneminde başladığı, bölgenin sultanlara ait bir av ve dinlenme yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu yıllarda tarih sahnesine çıkan ve bölgeye özel bir konum kazandıran Maslak Kasırları’nın ne zaman ve kim tarafından yaptırıldıkları tam olarak bilinmiyor. Bununla birlikte, büyük bir bölümü Sultan Abdülaziz (1861-1876) dönemine tarihlenmektedir. Şehzadelik yıllarında Sultan II. Abdülhamit’e (1876-1909) tahsis edilmiş olan Maslak Kasırları, Sultan’ın Osmanlı tahtına çağrılmasına tanık olmuştur ve bu yönüyle Osmanlı tarihi açısından özel bir önem taşımaktadır.
170 dönümlük orman arazisinin ortasında yeşilin tüm tonlarını barındıran bir koruluğun içinde yer alan Maslak Kasırları’ndan günümüze; Kasr-ı Hümâyûn, Mâbeyn-i Hümâyûn ile Limonluk, Çadır Köşk ve Paşa Dairesi gelebilmiştir. Boğaziçi’nin Karadeniz’e açıldığı noktayı çok iyi görebilen bir konumda, çevrelerindeki yeşil örtüyle bütünleşen bu yapılar, 19. yüzyıl sonları ahşap Osmanlı konut mimarlığı ve süslemeciliğinin seçkin örneklerini oluşturmaktadır. Günümüzde Kasr-ı Hümâyûn, eldeki belge, anı ve eski fotoğrafların ışığında onarılarak bir müze-saray olarak açılmış durumdadır. Mâbeyn-i Hümâyûn ve ona bağlantılı Limonluk ile Çadır Köşk ve bahçesi de aynı biçimde ele alınarak onarılmış ve ziyaretçilerin oturup dinlenebilecekleri birer kafeterya kimliğine kavuşturulmuşlardır. Limonlukta özellikle kış aylarında çiçek açan kamelyalar kentte türlerinin en yaşlı örneklerini oluşturmaktadır. Maslak Kasrı bahçeleri ulusal ya da uluslararası nitelikteki kabul törenlerine tahsis edilebilmektedir.
Maslak Kasırlarının mekansal yerleşimi
Maslak Kasırları giriş kapısından girip, bilet gişesine uğruyor ve kimliğimi gösteriyorum. Milli Saraylar ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müzelerde 65 yaş üzerinden ücret alınmıyor. Ücretsiz biletimi aldıktan sonra, kuzeye doğru, Büyükdere Caddesi’ne paralel düzenlenmiş bir yolda ilerlemeye başlıyorum. Sonbahar olmasına rağmen yemyeşil ağaçlar, karaçamlar, manolyalar ki açmak üzereler ve solmaya yüz tutmuş ama yine de ortama ayrı bir güzellik katan ortancalar bir cennet havası kazandırmış ortama. Yaklaşık 100 metre sonra Kasrı Hümayun ya da Hümayun Kasrı’nın önüne geliyorum.İki katlı olarak görünen yapının girişinde, sütunlar üzerindeki balkon cepheyi hareketlendirmiş.
Hümayun Kasrı’nın sol tarafında Mabeyn-i Hümayun ve eklentisi olan limonluk bulunmakta, sağ tarafı ise bir duvarla sınırlandırılmış. Yapının önünde oldukça geniş ve büyük bir bahçe bulunmakta olup, yapının giriş kapısına giden yolun iki tarafında geometrik düzenlemeler yapılmış. Simetrik bir düzenleme var.Yolun sağ tarafına bakıldığında, bahçenin ortasına eliptik bir mekân ve çevresinde yürüme yolları ve yolların çevresine de dikdörtgen adacıklar yerleştirmişler. Sağdaki duvara yaklaştığımızda, oluşturulan bir adacığın çevresinde su kanalı oluşturulmuş. Kanalda su yoktu. Kanaldan adacığa geçebilmek için seyyar ve ızgara tipinde köprüler yerleştirmişlerdi.
Hümayun Kasrı’nın sağ tarafında bulunan bir merdivenle arka bahçeye iniliyor. Arka bahçeye inerken, merdivenin sol tarafında parlak yeşil yapraklarıyla göz dolduran manolya ağacının çiçeklendiğini gördüm ve içimi bir sevinç dalgası kapladı. Manolya ağaçlarının İstanbul iklimini sevdiğini, kışın yapraklarını dökmediğini biliyorum. İstanbul’daki manolyalar büyük, parlak ve yeşil yapraklı olup, beyaz-krem rengi dev çiçekleri oluyor. Arka bahçenin sağ tarafında Paşalar Dairesi ile oldukça bakımlı bir tuvalet bulunmaktadır. Bahçenin sol ve yan arka tarafında limonluk karşımıza çıkıyor.
Bahçenin ortasında dairesel bir havuz ve havuzda yüzdükleri düşünülen ördekler için küçük bir sığınak bulunmaktadır. Havuzun sağ ve sol taraflarında peyzaj amaçlı dairesel adacıklar oluşturulmuş. Mevsim gereği bu adacıklardaki toprak bellenmiş ve dinlenmeye bırakılmış. Hümayun Kasrı ve eklentilerinin bulunduğu mekândan ayrılarak, kuzeye doğru yürüyüşümü sürdürüyorum.
Cihannüma köşklerini andıran Çadır Köşkü ve ilerisindeki kafeterya işletme binaları ile önlerindeki bahçeye yerleştirilmiş olan ahşap konuk masaları yer alıyor. Bahçedeki ahşap masaların yanı sıra ahşap oturma locaları da yapılmış. Arazinin eğimi nedeniyle teraslama yapılmış. Teraslama yapılan bir bölgede yapay bir gölet var ama suyu boşaltılmış. Yine de çevresindeki ahşap localarda bulunan konuklar güzel ve güneşli bir sonbahar gününün tadını çıkarırken, yemeklerini de yemekteler.
Kasr-ı Hümayun
Veliahtlık döneminin büyük bir kısmını Maslak Kasrı Hümayunu’nda geçiren Sultan II. Abdülhamit, Sadrazam Rüştü Paşa ile Mithat Paşa tarafından Osmanlı tahtına çıkmaya burada davet edilmiştir.Arazinin eğimine göre yükseltilmiş bir bodrum katı üzerine iki katlı olarak yapılan Maslak Kasrı Hümayunu tavan arası dışında kâgir olup, cephesi ahşap kaplamadır. Kasrın girişinde, sütunlar üzerine oturan balkon cepheyi hareketlendirmiştir. Kasra girişte konuklarını karşılayan çift kollu merdivenler Barok üslubun etkilerini taşır. İç mekân tasarımında geleneksel Türk Evi planı uygulanmıştır. Odalar orta sofa çevresinde sıralanmıştır.
Sofa çevresinde sıralanan odalar; Sultan Abdülhamit’in dinlenme ve yatak odaları, yemek odası, misafir odası ve çalışma odası gibi mekânlar olarak kullanılmış.Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlı olan diğer müze-saray statüsündeki yapılarda olduğu gibi, burada da fotoğraf çekilmesine izin verilmedi. Ben yine de bazı fotoğrafları çekebildim.. Sonra da, ziyaretçilerin düşüncelerini öğrenmek üzere, mabeyn dairesi önüne konulan geri bildirim formunu doldururken, fotoğraf çektirilmemesi olayını eleştirdim ve ziyaretçi sayısının az olmasının nedenlerinden biri olduğunu belirttim.
Paşalar Dairesi
Maslak Kasırları’nın korunmasından ve hizmetlerinden sorumlu görevlilerin kaldığı yapı Paşalar Dairesi olarak biliniyor. Şu anda ziyarete kapalı olup, yenileme çalışmalarının sürdüğünü öğreniyorum.Gezemiyorum ama, oradaki görevliden bilgi alıyorum. Kasr-ı Hümâyûn’un kuzeydoğusunda,kasırları korumaya yönelik olarak yapılan Paşa Dairesi, uzun koridora açılan odalar halinde düzenlenmiştir. İçinde bir külhanın da bulunduğu hamam yer alır.
Mabeyn-i Hümayun
Mabeyn-i Hümayun, tek katlı küçük bir yapı olup, kasrın resmi dairesi niteliğinde olan selamlık bölümüdür. Sultan Abdülhamit’in özel dairesidir.Şehzadelik döneminde günlük çalışmalarını ve görüşmelerini bu yapıda gerçekleştirmiş. Mabeyn Dairesi, Osmanlı sarayında padişahın özel kalem müdürlüğü işlevini gören kurumdu. Özellikle 19. yüzyılda bu kurum büyük bir önem kazanmış. Kelime anlamı Arapçada iki şeyin arası olan Mabeyin ilk önce sarayın harem ve selamlık bölümleri arasındaki daireye verilen ad olarak kullanılmış. Zamanla bu dairede çalışan görevlilerin sayısı artmış. Mabeyinci adı verilen bu görevliler padişahı korumak, halk ve basınla olan ilişkileri yürütmek, saraya gelen ziyaretçilerin ziyaretlerini düzenlemek, saray protokolünü gözetmek gibi görevler üstlenmişler.
II. Abdülhamit döneminde devletin yönetimi Yıldız Sarayı’nda yapıldığı için Mabeyin dairesi 1876-1908 yılları arasında devletin en güçlü kurumu olmuş. Mabeyin dairesi genişledikçe Mabeyincilerin sayısı da artmış. Mabeyincilerin en yüksek derecedeki yöneticisine Baş Mabeyinci denmiş, yardımcısına ise İkinci Mabeyinci adı verilmiş. Bu dairede yazı işlerini yürütmekle görevli olan kişilere Mabeyin Kâtibi, bunların başındaki kişiye ise Mabeyin Başkâtibi denmiş. Mabeyincilik kurumu 1908 yılında meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra önemini yitirmekle birlikte Saltanatın kaldırılmasına kadar ayakta kalmış.
Cihannüma Köşkü
Kafererya haline getirilmiş olan Mabeyn-i Hümayun ve limonluk gezildikten sonra, kuzeye doğru ilerliyorum. Osmanlı saraylarının bazılarında gördüğümüz ‘’Cihannüma Köşkleri’’ ni andıran bir yapı karşıma çıkıyor. Yaklaşınca bir tanıtım levhası ile karşılaşıyorum. Levhada ‘’Çadır Köşkü’’ başlığından sonra; günlük hava alma ve dinlenme mekânı olarak tasarlanmış yapı, Osmanlı Cihannüma Köşklerini andırmaktadır. Cihannüma Köşkleri 360 dereceye varan geniş görüş açılarıyla, dinlenme ve ferahlama mekânlarıdır. Açıklaması yer almış. Osmanlı Mimarisinde Cihannüma köşkleri, her yanı görmeye elverişli, genellikle kule biçiminde ve her tarafı camlı bir oda olarak karşımıza çıkar. Maslak Kasırları’ndaki Çadır Köşkü, zemin katında ocaklı bir mekân bulunuyor.
Üst katta sekizgen bir oda ve odayı 360 derece saran bir balkon yer alıyor. Balkon korkulukları, çatı saçakları ve direkler ahşap ajur işçiliği ile süslenmiş. Ajur olarak adlandırılan kafes oymacılığı Osmanlı Mimarisinde önemli bir yer tutmaktadır. Maslak Kasırları içerisinde yer alan yapıların hepsinde kafes oymacılığı önemli bir yer tutmakta ve yapılara canlılık kazandırmaktadır. Çift kollu merdivenle sekizgen odanın bulunduğu balkona çıkıyorum. İçeride genç ve belki de yeni evli bir çift yemek yemekteydi. Rahatsız etmemek için içeriye girmedim, oda çevresindeki balkonda 360 derece dolaşarak, ben de ferahlama olanağından yararlandım. Bu arada balkondan Mabeyn-i Hümayun çevresinin fotoğrafını çektim.
Kaynaklar:
1) www.millisaraylar.gov.tr/portalmain/Palaces.aspx?SarayId=8
2) http://www.ibb.gov.tr/sites/ks/tr-TR/1-Gezi-Ulasim/koskler-konaklar/Pages/maslak-kasri.aspx
Yorumlar kapalı.