5 Haziran 1960 Pazar, Tarsus Karabucak…
Bu yaz kısmet Tarsus Karabucak Okaliptüs Orman Fidanlığı’ nda mevsimlik işçi ailelerinden biri olmaktı.
Dün Mersin’den gelmiş, fidanlıktaki kanallardan birinin kıyısında tavuk kümesinden bozma yaklaşık 12 metrekarelik bir yeri yanmış kireçle badana yaparak yeni konutumuz haline getirmiştik.
Allah ne verdiyse yaptığımız kahvaltıdan sonra Halil Amca önümüzde Akıncı Ailesinin erkekleri, ki kardeşim Mustafa ile ben dahildim nu tanıma, fidanlık dikim alanının yolunu tuttuk.
Su tahliye kanallarından birinin yanında ağaç dikim alanı olarak hazırlanmış bir parselde çalışan 15-20 işçinin başında bulduk Tarsuslu Derviş Çavuşu.
Mevsimlik işçilerin alımı, çalıştırılması ve yevmiye defterine işlenmesi konusunda yetkili kılınmıştı Tarsuslu Derviş Çavuş.
Halil amca bizleri tanıttı Derviş Çavuşa. Mustafa ile benim öğrenci olduğumu özellikle vurguladı.
Derviş çavuş çantasından çıkardığı yevmiye defterine bizleri kaydettikten sonra, babamı bedensel güç isteyen işlerden birine gönderdi.
Kardeşimle bana dönerek tüplerde hazırlanmış okaliptüs fidelerinin toprakla buluşmasını sağlayacaksınız, yani toprağa dikeceksiniz dedi.
Böyle bir iş verilmesine sevindim. Kazma ve küreklerimizi alarak diğer işçilerin yanında yerimizi aldık.
Dikimin yapıldığı açık alandan kuzeydeki Toros Dağları da görünüyordu. Toros Dağları yaşamı devam ettiren muhteşem bir anıt gibiydi.
Öyleydi çünkü İlkbaharda karların erimesiyle birlikte bütün sularını Seyhan, Ceyhan ve Berdan Nehirleriyle Akdeniz’e gönderiyordu. Akdeniz’e dökülen bu nehir suları kimi zaman coşkulu bir biçimde akarken, kimi zaman da sel olup taşıyordu yatağından.
Binlerce yıl bu taşkınların sıkıntısını çekmişti tarihteki Kilikyalılar ve şimdiki Çukurovalılar. Berdan Nehri ise önce yolu üzerindeki Regma Gölüyle Tarsus’u bir liman şehri yapmış, sonrasında da taşıdığı alüvyonlarla bir bataklığa dönüştürmüştü.
Karabucak Okaliptüs ormanı Regma Gölü bataklığı üzerine kurulmuştu.
Okaliptüs ağaçları tohum, fidan ve klonlama sistemiyle yetiştirilmekteydi.
Taban suyu yüksek yerlerde diğer ağaç türlerine göre çok daha iyi ve hızlı gelişme göstermekteydi. Bataklık Cumhuriyet döneminde, 1939 yılında ilk kez okaliptüs fidanı dikilerek ağaçlandırılmaya başlanmış ve günümüzde Karabucak okaliptüs ormanı adını almıştı.
Karabucak ’ta okaliptüs tohumları seralardaki tüplerde fidan haline getirildikten sonra toprakla buluşturuluyordu. Mevsimlik işçilerin görevi fidanları usulüne uygun olarak toprakla buluşturmaktı.
İvriz’deki tarım derslerinde edindiklerim burada çok işime yarayacaktı. Hem para kazanacak hem de Salih Ziya Büyükaksoy’un tarım dersinde edindiklerimin uygulamasını yapmış olacaktım.
Kardeşim Mustafa’ya beni izlemesini söyleyerek ilk fidanın dikimine başladık.
Konaklama yerimiz konusunda hayal kırıklığına uğramış olmakla birlikte çalışma alanımızdan mutlu olmuştum. Açık hava ve ağaç dikimi yabancı olmadığım bir uğraştı.
Diğer taraftan, gün doğmadan daha neler doğardı…