27 Mayıs 1971 Perşembe, Isparta Cezaevi…

Isparta kapalı Cezaevi’nde beşinci günümüz.

Bugün Anayasa ve Hürriyet Bayramı…

Ne var ki burada Anayasa da Babayasa da yok. Cezaevi Müdürünün yasaları geçerli. Müdürle iyi geçinenler için sorun yok. 

Tutuklanma gerekçemiz olan 141. ve 142. maddeler nedeniyle, biz istesek bile Cezaevi Müdürüyle iyi geçinme şansımız yok. Tutuklu ve mahkumlarla iyi geçinmenin yollarını aramamız gerekiyor. Ne var ki dolduruşa gelmiş olan bazı mahkumlar tarafından düşmanca davranışlar sergilendi.

Mahkumların her dönemde olduğu gibi, şekli ne olursa olsun, iktidar değişikliklerinde af beklentileri vardır. Ülkenin kaos ortamında olduğu bu dönemde af söz konusu bile edilemez.

Buradaki tutuklu ve mahkumların kulağına ”Dev-Gençliler” yüzünden af çıkmayacak söylentisi ulaştırılmış. Ayrıca, benimle sürekli uğraşan Milli Eğitim Müdürü ve çevresi de Devrimcilerden kurtulmanın yollarını aramaktalar. Kim vurduya getirilebilirsek mutlu olacaklar.

Koğuşlardaki el büyüklüğündeki radyolardaki haberlerden edindiğimiz izlenimlere göre, uygulanan sıkıyönetim, Nihat Erim Hükümetinin kontrolünden çıkarak, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Ordunun bütünüyle denetimine girmiş durumda. 1961 Anayasası fiilen askıya alınmış durumda.

Dün avukatımız Ayavar Çankara’dan, üst mahkeme tarafından tutukluluk itirazımızın reddedildiğini öğrendikten sonra, beklenen bir sonuçtu, diyerek dik durmaya çalıştık.

Aramızda bir değerlendirme yapmaya çalışırken, gardiyanlardan biri tarafından ziyaretçim olduğu söylenerek kapı altına götürüldüm. Bu kez kim gelmiş ola ki derken okul hizmetlilerinden Hurşit Efendi tarafından beklendiğimi gördüm.

-Hayrola Hurşit Efendi, okulda bir vukuat yoktur umarım…

-Yok Akıncı öğretmenim. Okul Müdürü Sezai Bey selamlarıyla birlikte öğrencilerin yazılı kağıtlarını gönderdi. Yazılı kağıtlarıyla not defterleri de zarfın içinde.

Diyerek büyükçe bir sarı zarfı uzattı. Yanımdaki gardiyan zarfı ve içindekileri kontrol ettikten sonra bana verdi.

-Teşekkür ederim Hurşit Efendi. Lütfen, sen de müdür bey ve diğer arkadaşlarıma selamlarımı ilet. İyi olduğumuzu da söyle.

-Söylerim Akıncı Öğretmenim. Az daha unutuyordum. Müdür Bey herhangi bir ihtiyacınızın olup, olmadığını da sormamı istemişti. Yapabileceğim bir şey var m?

-Teşekkürler Hurşit Efendi. Herhangi bir ihtiyacımız yok. Ben birkaç gün içinde yazılıları okur, not defterlerine geçerim.

Koğuşa kocaman bir zarfla döndüğü ilk gören tutuklulardan Nurettin Sarıkaya,

-Hayrola Hocam! Elindeki sarı zarf ne ola ki?

-Öğrencilerimin yazılı kağıtları gönderilmiş. Yılsonu geldi. Karne notlarının verilmesi gerekiyor. Birkaç gün içinde okuyup, notlarını vermem gerekiyor.

-Aman ha Hocam…Kimseyi bırakma, notlarını bolca ver ki sana dua etsinler tez zamanda mahpusluktan kurtulasın diye.

-Ben de öyle düşünmüştüm Nurettin Bey.

*****

Dün aldığım yazılı kağıtlarının büyük bir bölümünü okudum, ya da okumuş gibi yaptım. Zayıf öğrencilerimin bile not ortalamasının en az 5 olmasını sağladım. Yarına kadar tamamını okumuş olurum.

Yazılı kağıtlarını okumak ve değerlendirmek iyi geldi bana. Nerede bulunduğumu unuttum bir süre…

Share Button