Siyanür gölleri doğayı ve insanlığı yokeder…
Maden, özellikle altın, arama ruhsatı veren yetkililerin yanı sıra, ilgili bakanlık yetkilileri de ‘’altın aramada siyanür kullanılmamaktadır.’’ Beyanlarında bulunmaktadırlar.
Sürecin başlangıcında siyanür kullanılmadığı doğrudur, ancak sürecin sonunu es geçmektedirler. Kanadalı şirket daha etik davranarak, sürecin sonunda, toprak ve kayaçlardan Altın ve Gümüş’ün ayrıştırılması için siyanür kullanılacağı beyanında bulunmuştur.
Ülkemizde altın üretim tesislerinin “siyanür liçi “ yani siyanür solüsyonu püskürtme yöntemiyle işletilmesi konusu 1992 yılından beri kamuoyunda yoğun olarak tartışılmaktadır. Dünyada üretilen siyanürün yaklaşık %20’si madencilikte kullanılmaktadır. 1980’li yallarda özellikle büyük işletmeler altın üretiminde siyanürü kullanmaya başlamıştır.
Altının en önemli özelliklerinden biri doğada bileşik yapmadan saf halde, toprakla karışık ve kayaçlarda bulunmasıdır. Saf Altın, altın yataklarının içerisinde milyonlarca ufak parça halinde ve çok geniş bir arazide, toprağın derinliklerinde bulunur. On binlerce ton toprak içinde, bazen gramın milyonda biri boyutlarında altın cevheri bulunmaktadır. Çapı 500 metreye, derinliği bazen 100 metreye kadar ulaşan dev çukurlardan on binlerce ton altın cevherli toprak siyanür havuzlarına nakledilir.
Çok düşük dereceli cevherden kârlı altın elde edilmesini sağlamak için Toplu Yıkama yöntemi kullanılır. Toplu yıkamadan önce içinde altın cevheri bulunan binlerce ton toprak, geçirgen olmayan bir tabaka üzerinde kurulmuş 20-30 metre yüksekliğindeki siyanür havuzlarının içine boşaltılır. Sonra da seyreltilmiş siyanür solüsyonu toprak grubun üzerine püskürtülür.
İçinde altın olan toprağı siyanürlü su ile yıkadığınızda toprağın içindeki altını katı halden sıvı hale getirir ve çözeltinin içine alır. Siyanürlü o çözelti çok yüksek oranda altın barındırır. Sonra o çözeltiye klor gazı verdiğinizde altın çözeltinin içinde katı halde çöker. Sonra kurutup, külçe haline getirip piyasaya sürersiniz.
Toprak üzerine püskürtülen Siyanür, sıcak kuru havada son derece uçucu bir maddedir. Kaynama noktası 26 derece santigrattır. Yüksek derişimde, havada yanıcıdır. Atmosferde hızla yayılma ve çok uzaklara kadar giderek, başta biz insanlar olmak üzere hayvanlar tarafından solunmaktadır. Ciğerlerimize kadar giden siyanür gazlarının etkisi yıllar sonra değişik hastalıklar halinde ortaya çıkmaktadır.
Yetkililer bu aşamadan hiç söz etmemektedirler. Oysa esas sorun bundan sonra başlamaktadır. Siyanürlü çözeltinin toprağa sızmaması için, siyanür havuzlarının en yeni tekniklerle yalıtılması gerekir. Öyle ki bir toplu iğne ucu kadar bir delik bile çevreyi ve içme suyu kaynaklarını zehirlemek için yeterlidir.
Hiçbir kullanım alanı altın madenciliğindeki kadar risk taşımaz. Bu risklerin en önemlileri siyanürün taşınması sarasında ve işletme içi kazalarda görülür. İşletmeye taşınan siyanür tanklarının devrilmesi sonucu yaşanan birçok olumsuz örnek mevcuttur.
Maden sahaları ve Siyanür havuzları deprem kuşağında olmamalıdır. Havuzun altında yalıtımı sağlayan branda gibi özel yalıtım bezi, üzerindeki çamurlu suyun ağırlığı ve depremin etkisiyle yırtılabileceği gibi havuzun duvarlarından biri de yıkılabilir. Bu nedenle siyanür havuzlarının baraj teknolojisiyle yapılması gerekir. Gerekir çünkü depremlerin dışında aşırı yağış ve önlenemez sel felaketlerinde siyanür çözeltisi havuzdan taşacağı gibi, havuz yerle bir de olabilir.
Ayrıca, siyanür ya da bağlantılı akışkanların işlenmesi ya da işletme içinde borularla iletilmesinde de sıkça yaşanan kazalar vardır. Borulardan çıkan kaçaklar da içme suyunu etkileyip, yakın alanlardaki canlı yaşamını tehdit etmektedir.
Siyanürün parçalanması için geliştirilmiş yöntemler mevcuttur. Ancak bu parçalama yöntemleri berrak çözeltiler için geçerlidir. Altın üretim tesislerinde ise berrak çözeltiler değil, yan kayacı içeren çamurlu atıklar söz konusudur.
Sonuç olarak, altın üretiminde kullanılan siyanür süreç sonunda bertaraf edilemediğinden çevre ve insan sağlığı için son derece zararlıdır. Atık bileşiminde bulunan ve karmaşık bir ortamda bulunan siyanür çözeltilerinde veya madencilik aşamasında hava ile temas sonucu oluşan sülfürlü fazlar nedeniyle oluşan asidik ortamlarda mobilize olan arsenik ve sayısız ağır metal insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek niteliktedir.
Bunun yanı sıra atık havuzlarının, tesis kapandıktan sonra da kalacak olması, altın üretimi devam ederken yaşanacak klasik kazalar, üretimde siyanür kullanıldığından dolayı atık barajlar bulunduğu yöre için büyük bir tehlikedir.
Kaz dağlarında arama yapan Kanadalı şirketin yöneticisi kesilen ağaçlar için 5 milyon dolar ödediklerini söylemektedir. Lütfen aşağıda sunacağım fotoğraflara bakalım. Çıkardıkları değerli madenleri yanlarında götürüp, bizlere Asit göllerini bırakarak gidiyorlar. Verilen 5 milyon değil trilyonlarca dolar da olsa ülkemizi asit göllerinden ve çöplük olmaktan kurtaramayacaktır.