6 Haziran 1971 Pazar, Isparta Cezaevi…

Korktuğumuz başımıza geldi…

Grubumuzda, özellikle Alaattin Şahintürk ve beni, kim vurduya getirmek için fırsat kollayan hapishane yönetimi arzusuna kavuştu.

Cuma günü ortak avluda volta atan Alaattin arkadaşımıza bazı mahkumlar sataşarak, yedi sülalesine saydırmışlar.

Ortak karar almamıza ve bütün uyarılarımıza rağmen, Alaattin koğuşa dönmek yerine, bir yumruk ve kafa ile sataşanı yere sermiş.

Haliyle cezaevi müdürü de Alaattin arkadaşımızı yaka paça tecrit odasına göndermiş. Üstelik Katıksız Tecrit uygulamasıyla.

Tutuklu ya da hükümlünün hiçbir şekilde havalandırmaya çıkarılmadığı, avukatı dahil olmak üzere kimseyle görüştürülmediği Katıksız Tecrit, işkencenin bir başka türü…

Kaçak araba satışlarından tutuklu Nurettin Sarıkaya beni bir kenara çekerek durumu anlattı ve ”Aman hocam, bugünlerde pek ortak avluya çıkmayın, koğuşta kalın.” Uyarısında bulundu.

Türk Ceza Kanunu 141 ve 142. Maddeleri nedeniyle tutuklananların en yakın sıkıyönetim komutanlığına bilgi verilerek gönderilmeleri gerekiyordu.

Erim Hükümeti ilan ettiği sıkıyönetim ve balyoz harekatıyla birlikte, bu yönde karar almıştı.

Öyle sanıyorum ki Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı’nın Isparta’da tutuklanmış olan bizlerden haberi yoktu.

Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı Muhsin Batur, Hava Kuvvetleri Komutanı olarak, zımmen 9 Mart Cunta hareketi içinde yer almış birisiydi.

Sıkıyönstim Bölgesi içinde çok fazla tutuklama olmadığı gibi, sıkıyönetim dışında kalan illerden getirilecek tutuklulara da Isparta Kapalı Cezaevi yönetiminden daha iyi davranılacağının ayırdında idik.

Bu durumu Alaattin arkadaşımızla da konuştuk önceki günlerde.

Düşünsel açıdan yeterince güçlü olmadığının farkına vardığım Alaattin, bizleri kim vurduya getirmek isteyen cezaevi yönetimi ve kışkırttıkları mahkumları, kendince hizaya getirmek istemişti.

Bu davranışının zararı yalnız kendisine değil, bütün gruba yansımıştı.

Alaattin arkadaşımızın tecride gönderilmesinden sonra, geride kalan 7 kişi koğuştan dışarı çıkmadı, üstü örtülü olarak çıkması engellendi.

Ayrıca, cezaevi yönetimi tarafından ziyaretçi kısıtlamasının yanı sıra haberleşme ve alış veriş de önlendi.

Başkaca bir olaya meydan vermediği ve gardiyanlara saygılı davrandığı takdirde, 13 Haziran 1971 Pazar günü tecritten çıkarılacaktı.

Cezaevi ortak avlusuna çıkmamakla birlikte, grubun yönetimini üstüme alarak, haberim olmadan arkadaşlarımdan hiçbiri yalnız olarak tuvalete bile gitmeyecekti.

Kim vurduya gitmemek için, tuvalete gideceklere iki arkadaşımız eşlik edecekti.

Isparta Kapalı Cezaevi’nde zor bir dönem başlamıştı…

Share Button