Topkapı Sarayı Alay Meydanı

Osmanlı İmparatorluğunun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi ve padişahların aileleriyle yaşadığı bir mekân olan Topkapı sarayını tanımak, biraz da imparatorluğu tanımak anlamına geliyor benim için. 

Topkapı Sarayı, kara tarafında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Sur-u Sultani, deniz tarafında ise Bizans surlarıyla şehirden ayrılmıştır.

Çok sayıda kara ve deniz kapıları ile sarayın içinde, değişik işlevleri olan kapıların dışında, anıtsal giriş kapısı Bab-ı Hümayun olarak bilinen Saltanat Kapısı’dır.

Saltanat Kapısı, 15. yüzyıldaki yapısıyla, bir kale-saray olan Topkapı sarayının görünümüne uygundur. Şehri Alay Meydanına (Birinci Avlu) bağlayan görkemli bir kapıdır.

Saltanat kapısından girilen Alay Meydanı, sarayın halka açık olan tek bölümüydü.

Çeşitli alay ve törenlerin gerçekleştiği bu avlu çok büyük olup; Saltanat kapısını Babüsselam olarak bilinen Selamlık kapısına bağlayan  300 metrelik ağaçlıklı bir yola sahiptir.

Alay Meydanına girer girmez, kapının sağına yönelirseniz, sağ tarafta Marmara Denizi ve Kadıköy bütün görkemiyle karşınıza çıkar.

Biraz daha yaklaşırsanız, sahil yolunu ve Bizans surlarını görürsünüz. İlerlemeye devam edince, bilet kuyruklarına girmiş mahşeri bir kalabalıkla karşılaşırsınız.

Bilet gişelerini geçip, Selamlık Kapısına ulaşmadan, sağ köşeye odaklanırsanız, Cellât Çeşmesi ile karşılaşırsınız. Sarayda verilen ölüm cezaları, Alay Meydanında bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi.

Marmara Denizi’nin tam karşısındaki duvarlara yöneldiğinizde; Darphane ve Damga Matbaası, Koz Bekçileri kapısı, Arkeoloji Müzeleri, Çinili ve Alay Köşkü yolları ve nihayet Aya İrini Müzesine ulaşırsınız. Aya  İrini, Osmanlı`nın ilk müzesidir.

Topkapı Sarayı’na genel bakış

İstanbul

İstanbul Topkapı Sarayı Alay Meydanı girişi-Saltanat Kapısı

Osmanlı İmparatorluğunun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca devletin idare merkezi ve padişahların aileleriyle yaşadığı bir mekân olan Topkapı sarayını tanımak, biraz da imparatorluğu tanımak anlamına geliyor benim için. Bu nedenle, en az 10 kez ziyaret ettiğim Topkapı sarayını, Eylül 2015 tarihinde bir kez daha ziyaret etmeye karar verdim .Bu kez alabildiğine hazırlanmıştım sarayı iyice tanımak için. Saraya giriş kapılarının değişik açılardan fotoğraflarını çekecektim. Sarayda yer alan avlu ya da meydanları, kapı girişinden itibaren, sağdan başlayarak 360 derece dönecek, yani bir tur yapacaktım. 

İstanbul Topkapı Sarayı Alay Meydanı

İstanbul Topkapı Sarayı Alay Meydanı

Açıklama yazılarını okuyacağım gibi, fotoğraflarını da çekecektim. Gezimi tamamladığımda, uyguladığım yöntemin çok başarılı olduğunun farkına vardım. Amacıma ulaşmıştım. Topkapı Sarayını bölümlere ayırarak yazmaya karar verdim. Anladığım kadarıyla Kale Saray yapılanması her adımda kendini hissettirmektedir. Saltanat Kapısından (Bab-ı Hümayun) sonra yer alan Alay Meydanı dış hizmet binaları için ayrılmış.

Topkapı Sarayı Divan Meydanı

Topkapı Sarayı Divan Meydanı

Topkapı Sarayı Enderun Avlusu

Topkapı Sarayı Enderun Avlusu

Topkapı Sarayı Sofayı Hümayun ve Bağdat Köşkü

Topkapı Sarayı Sofayı Hümayun ve Bağdat Köşkü

Selamlık Kapısından (Babüsselam) sonra ulaşılan Divan Meydanı, Adalet Meydanı olarak da biliniyor. Yapılarıyla birlikte, sarayda devlet yönetiminin gerçekleştirildiği ve temsil edildiği bir idare alanıdır. Saraydaki üçüncü kapı olan (Babüs saade) Divan Meydanını, iç saray teşkilatının bulunduğu mekanları içeren Enderun Avlusuna bağlar. Enderun avlusu, sultanların saraydaki varlığını temsil eder. Bir adım daha atıldığında; Fatih Sultan Mehmet döneminde şekillenen koğuşlar ve padişaha ait yapıları içeren avlu ile padişaha ait köşklerin bulunduğu sofa-i Hümayun adı verilen mermer teras ve çiçek bahçesine ulaşılır.

Topkapı Sarayı Harem Bölümü

Topkapı Sarayı Harem Bölümü

Ayrı bir yapılanma gösteren Harem, Osmanlı sarayında hanedanın yaşadığı özel ve yasaklanmış yerdir. Harem, sultanların ailesi ile birlikte yaşadığı ve saray mimarisinin 16. yüzyıldan 19. yüzyıl başlarına kadar çeşitli dönemlerin üslubunda örnekler içeren, mimarlık tarihi açısından son derece önemli bir komplekstir. Karmaşık bir yapıdır.

Topkapı Sarayı Enderun Bölümü

Topkapı Sarayı Enderun Bölümü

Değişik dönemlerdeki sultanların ilgi ve çabalarıyla yaptırılan ek yapılar ve eskilerin yenilenmeleriyle saray, görkemli bir boyut ve işlev çeşitliliği kazanmış. Kazandığı görkem ve işlevselliği ile de Osmanlı devlet Kurumsallaşmasının bir yansıması olmuş. Osmanlı Saray Protokol ve Hiyerarşisinin zamanla kazandığı görkem ve çoklu işlevsellik Topkapı sarayının mimarisine de yansımış. Bu uygulamayı, iç içe geçmiş kapı ve meydanlara ulaştıkça daha iyi hissediyoruz.

III. Ahmet Çeşmesi

TOPKAPI SARAYI MÜZESİ B (120)

III. Ahmet Çeşmesi

III. Ahmet Çeşmesi

III. Ahmet Çeşmesi

Ayasofya Müzesinin Marmara tarafındaki Kabasakal Caddesinden Topkapı Sarayının ana giriş kapısına, Saltanat Kapısına (Bab-ı Hümayun) ulaşıyorum. Kapıyı geçmeden önce çevreyi tanımaya çalışıyorum. İlk gözüme çarpan ise Sultan 3. Ahmet Çeşmesi oluyorNevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın önerisiyle III. Ahmet tarafından Perayton isimli bir Bizans çeşmesinin yerine inşa ettirilen çeşmedir. Barok stilinde kullanılan doğru çizgilerden meydana getirilen süslemeye karşı tepki olarak doğmuş olan Türk rokoko tarzının en güzel örneklerinden biri olan çeşmenin yapım tarihi 1729’dur. Mimar Ahmet Ağa tarafından yapılmıştır.

Bab-ı Hümayun/Saltanat Kapısı

Bab-ı Hümayun-Saltanat Kapısı

Bab-ı Hümayun-Saltanat Kapısı

Topkapı Sarayı, kara tarafında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Sur-u Sultani, deniz tarafında ise Bizans surlarıyla şehirden ayrılmıştır. Çok sayıda kara ve deniz kapıları ile sarayın içinde, değişik işlevleri olan kapıların dışında, anıtsal giriş kapısı olan Bab-ı Hümayun’a (Saltanat Kapısı) yöneliyor ve değişik açılardan fotoğraflarını çekiyorum. Yüzyıllar boyunca, her türlü görkem ve protokolün yaşandığı sağlam bir devlet anlayışı ve işlevsel sadeliğinin mekâna yansıması, daha kapıda başlamış bulunuyor.

Topkapı Sarayı İstanbul (III. Ahmet Çeşmesi)

Topkapı Sarayı Saltanat Kapısı ve III. Ahmet Çeşmesi

Saltanat Kapısı, 15. yüzyıldaki yapısıyla bir kale-saray olan Topkapı sarayının görünümüne uygundur. Sarayı şehirden ayıran ve sarayın yapımı ile birlikte, Sultan Mehmet tarafından yaptırılan ve şehri Alay Meydanına (Birinci Avlu) bağlayan görkemli bir kapıdır. Şehirden, Alay Meydanına girerken, kafamızı kaldırıp yukarı baktığımızda, kapının üzerine yazılmış bir yazıt (kitabe) bütün ziyaretçilerin dikkatini çeker.1478 yılında Ali bin Yahya tarafından yazıldığı söylenen bu yazıtta;

 ‘’ Bu mübarek kale, Allah’ın desteği ve rızası ile, güvenliği sağlamak maksadıyla; karaların padişahı ve denizlerin hakanı, insanların ve cinlerin üzerinde Allah’ın gölgesi, Doğuda ve Batıda Alah’ın yardımcısı, su ve toprağın kahramanı, Kostantiniyye’nin fatihi ve fethin babası olan Sultan Mehmet Han’ın emriyle imar ve inşa edildi.’’ Denmektedir. 

Bab-ı Hümayun-Saltanat Kapısı

Bab-ı Hümayun-Saltanat Kapısı

Ayrıca, Bab-ı Hümayunun üzerinde, simetrik yazı ile Hicr Suresinin 45. ve 48. ayetleri yazılıdır. Bu yazılar, hat sanatı ve saltanat kavramı bakımından son derece önemlidir. Kapının diğer yüzünde ise Sultan Aziz’in tuğrasının üzerinde Saff Suresinin 13. ayetinden ‘’Ya Muhammed, Allah’tan bir yardım ve yakında gerçekleşecek bir zafer! Müminlere bunları müjdele.’’ İfadesi yer almaktadır. Bu ayet, aynı zamanda, savaşlarda mehter takımının hücumdan önce okuduğu ayettir.

Alay Meydanı/Birinci Avlu

Topkapı Sarayı Alay Meydanı ve Aya İrini Kilisesi

Topkapı Sarayı Alay Meydanı ve Aya İrini Kilisesi

Saltanat kapısından girilen Alay Meydanı, sarayın halka açık olan tek bölümüydü. Çeşitli alay ve törenlerin gerçekleştiği bu avlu çok büyük olup; Saltanat kapısını Babüsselam olarak bilinen Selamlık kapısına bağlayan  300 metrelik ağaçlıklı bir yola sahiptir. Alay Meydanına girer girmez, kapının sağına yönelirseniz, sağ tarafta Marmara Denizi ve Kadıköy bütün görkemiyle karşınıza çıkar.

Biraz daha yaklaşırsanız, sahil yolunu ve Bizans surlarını görürsünüz. İlerlemeye devam edince, bilet kuyruklarına girmiş mahşeri bir kalabalıkla karşılaştım.12 satış gişesi önündeki uzun kuyrukların fotoğraflarını çektim. Gördüğüm bilet kuyruklarına memnun oldum. Madrid ve Barselona’daki müze kuyruklarına gıpta etmiştim. Ayasofya ve Topkapı Sarayındaki kuyruklar onları katlamıştı. Demek ki İstanbul da bir Dünya Kenti olmuştu.

TOPKAPI SARAYI I. AVLU ALAY MEYDANI

Alay Meydanı ve Marmara Denizi

Alay Meydanı Cellat Çeşmesi

Alay Meydanı Cellat Çeşmesi

Bilet gişelerini geçip, Selamlık Kapısına ulaşmadan, sağ köşeye odaklanırsanız, Cellât Çeşmesi ile karşılaşırsınız. Sarayda verilen ölüm cezaları, Alay Meydanında bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellâtlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı. Bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi. Cellât Çeşmesinin yanında, o dönemden kalma çeşme örnekleri sıralanmıştı. Cellat Çeşmesini geçerek, Selamlık Kapısına geliyor ve fotoğrafını çektikten sonra, Alay Meydanındaki turumu sürdürüyorum.

Aya İrini Kilisesi

Aya İrini Kilisesi

Marmara Denizi’nin tam karşısındaki duvarlara yöneldiğimde; Darphane ve Damga Matbaası, Koz Bekçileri kapısı, Arkeoloji Müzeleri, Çinili ve Alay Köşkü yolları ve nihayet Aya İrini Müzesine ulaşıyorum. Ayın yapımına başlandığında, dış duvarları, Ayasofya ve Aya İrini`nin arasından geçer. Aya İrini bir süre sonra silâhların bakım ve onarımının yapıldığı iç cephane olur. Aya  İrini, Osmanlı`nın ilk müzesidir.

Depodaki silâhlar antika olunca 1846`da ilk müze Aya İrini`de açılır. Müze; eski eserler koleksiyonu ve eski silahlar koleksiyonu adı altında, iki bölüm halinde açılmıştır. Eserler buraya sığmayınca,1875 yılında Çinili Köşke taşınmıştır. Depo haline getirilen Kilise ise, 1908 yılından sonra, bir dönem askeri müze olarak kullanılmıştır.Bir süre boş kalan yapı, genel bir onarımdan sonra, Ayasofya Müzesine Müdürlüğüne bağlı bir birim haline getirilmiştir.

Aya İrini Kilisesi

Aya İrini Kilisesi

Topkapı Sarayı Alay Meydanı İstanbul

Topkapı Sarayı Alay Meydanı İstanbul

Alay Meydanındaki turumu tamamlayıp, bilet kuyruğuna giriyor, yaklaşık bir saat sonra da biletimi alarak Selamlık Kapısına doğru yürümeye başlıyorum. Gezimin bundan sonraki bölümünü bir sonraki yazı dizisinde anlatacağım.

Kaynaklar:

1) http://www.kultur.gov.tr/

 2) ) www.topkapisarayi.gov.tr

 3) Müzedeki açıklama levhaları

4)  tr.wikipedia.org/

Share Button
3699 cevaplar

Yorumlar kapalı.