Bu sabah, 6 haziran Pazartesi sabahı saat 6.30 da kalkarak, yola erken koyulayım dedim. Amacım, sıcaklara yakalanmadan, ”miniaturk” a ulaşmak ve fotoğraf karelerimde yerini almasını sağlamaktı. Sıkı bir sabah kahvaltısından sonra, Göktürk’ten, Topkapı otobüsüne binerek, Alibeyköy giriş kavşağında inerek, yürümeyi tercih ettim. Sora sora, Haliç kıyısında yarım saat yürüdükten sonra ”miniaturk” a ulaştım.

İlk kez, ”minia” türündeki bir uygulamayı , 1987 yılında Avusturya’nın Klagenfurt Eyaletinde görmüş ve başta Anıt Kabir olmak üzere; Ayasofya, Sultanahmet Camii gibi yapıların ”minia”larını görmek çok hoşuma gitmişti.

Miniatürk bir açık hava müzesi olarak kurulmuş. 65 yaş üstü olanlardan ücret alınmadığı için, miniaturk’a sıfır ücretli biletle girdim .Parka giriş gişeleri parktan yüksekte kalacak şekilde konuşlandırılmış.Böylelikle, açık hava müzesi görünümündeki park, girişten biraz alçakta kalmış. Giriş, yüksek bir platform olarak tüm parkı üstten gözlemleme olanağı sağlamış, iyi olmuş. Panoramik fotoğraf  çekme kolaylığı sağlanmış.

Bir zamanlar kirlilikten örülmeyen,kokusundan durulmayan Haliç, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi ve başkanlarınca, uzun yıllar yaptıkları temizleme ve iyileştirme çabalarından sonra, bu günkü muhteşem görünümünü kazanmış.

 Haliç’in iki yakasında, peyzajları hayranlık uyandıracak parklar yapıldığı gibi, Sütlüce Kongre Merkezi yakınlarına da Minia Türk konuşlandırılmış.Toplam 105 maketin bulundugu Miniatürk’ de 45 maket İstanbul, 45 Maket Anadolu, 15 maket ise Osmanlı Coğrafyası’ ndan seçilmiş.

Üç saate yakın zaman harcadığım ”miniaturk” a ilgi oldukça fazla. Öğrenci gruplarının yanı sıra, İstanbul’a gelmiş olan yabancı grupların da ilgi göstermesine çok memnun oldum. Bu arada ben de 300 civarında fotoğraf çekmişim. Çözünürlükleri  2 MB den büyük olanlar yazıya yüklenemedi.

Fırsat yaratıp, ziyaret edin, derim.

Share Button