Koronolu günler ve Gelibolu Belgeseli

6 Nisan 2020 Ankara…

Karantinada olmanın yararlı sonuçları da var. Diye düşünüyorum. Blok yazılarımı güncelleme fırsatının yanı sıra kitap okuma, TV’de belgeselleri izleme ve araştırma yapma fırsatları sunuyor.

Dün gece Gelibolu Belgeselini izledim Netflix’te. Belgeseli izlerken Mahşerin Dört Atlısı zihnimin penceresinde geçit yaptı adeta. Kan ve Savaşı betimleyen Kızıl Atın ardından salgın hastalıkları betimleyen Solgun At geçti zihnimdeki pencereden. Savaş ve salgın hastalıkların korkunç sonuçlarını bir kez daha  görmemi sağladı.

Çanakkale Savaşı ya da  Çanakkale Muharebeleri Birinci Dünya Savaşı‘nın sonlarına yaklaşırken, 1915- 1916 yılları arasında, Gelibolu Yarımadasında Osmanlı Devleti’nin savunma güçleriyle ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Çanakkale savaşıBirinci Dünya Savaşı içindeki en kanlı bölümlerden biri  olarak bilinir.

Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası’nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındadır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır.

Rusya’nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. İstanbul ve Boğazlar denetim altına alınması doğu cephesinin en uygun ve yaşamsal menzil hattını hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır.

Osmanlı Devletinin savaş dışı edilmesiyle muhtemelen Balkan Devletleri ve İtalya “İtilaf” Devletleri yanında savaşa katılacaklardır. İstanbul’u bir ayda ele geçirmeyi planlayan İngilizlerle Müttefikleri İstanbul’a ulaşabilmek için Çanakkale’yi geçmek zorundaydılar.

Gelibolu Yarımadası’ndaki Osmanlı Savunma Kuvvetlerinin topçu ateşi nedeniyle, deniz yoluyla boğazı feshedemeyeceğini anlayan ittifak devletleri 25 Nisan ve 6 Ağustos 1915 tarihleri arasında Gelibolu Yarımadası’ na çıkartma kararı aldılar.

Asıl Kuvvetler Gelibolu Yarımadasının güney ucuna iki ayrı noktadan çıkacak ve boğazları kontrol eden tepeleri alacak, bunu başarmak için, Avustralya ve Yeni Zelanda tümenlerinden oluşan Anzak Kolordusu Kabatepe bölgesine çıkacak, iki İngiliz ve Bir Fransız tümeni ile bir Hint tugayından oluşan kuvvetler de Seddülbahir bölgesini ele geçirecekti.

Diğer taraftan Türkleri aldatma amaçlı olarak, boğazın güneyinde Kumkale bölgesinde ikinci bir çıkarma yapılacak ve bazı donanma birlikleri orada da çıkarma izlenimi vermek üzere Saroz Körfezi’ne doğru seyredecekti. 

Önce Anzak kuvvetleri karaya çıkarıldı. Top ve makineli tüfek mermileri arasında Türk siperlerine ulaşanlar oldu. Tüneller ve daracık siperlerde yapılan karşılıklı süngü muharebelerinde  binlerce asker öldü ve tepeler oluşturdu. Anzakların ikinci ve üçüncü denemeleri de başarısız oldu ama ölenlerin oluşturduğu tepeler zamanında tahliye edilemediğinden, ölenler şişti ve çürümeye başladı. Akıl almaz bir koku bütün siperleri doldurdu.

Tuvalet olarak kullanılan tenekeler ve çukurlar boşaltılamadığı gibi yeterli su da olmadığından dizanteri için mükemmel bir ortam oluştu. Her iki taraftaki askerlerin yüzde sekseni kanlı ishale neden olan dizanteri hastalığına yakalandı. Mahşerin Dört Atlısından biri olan Solgun At üzerine düşeni yaparak on binlerce askerin ölmesine neden oldu. Derken kıtlığı betimleyen Siyah At göründü. Hem Türklerde hem de Müttefik Kuvvetlerde kıtlık ve açlık baş gösterdi.

Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’i temsil eden Beyaz At sahneye çıktı. 57. Piyade Alayı’nın mermisi bitmişti, Mustafa Kemal 57. Alaya “Ben size saldırıyı emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir” Dedi.

Başta Alay komutanları olmak üzere, alayda yer alan bütün erler süngü takarak savaştılar. 25 Nisan 1915’te, Kurban bayramın ilk gününde 57. Alay kendisinden 4-5 kat büyük bir orduya karşı bir kahramanlık mücadelesi verdi ve alayın üçte ikisi orada şehit olmuştu.

Gün ağarırken, düşman 261 Rakımlı Tepe’den temizlenmiş, bir milletin kaderi 3000 kahraman asker ile değişmişti.

Mekanları cennet olsun, ışıklar içinde uyusunlar…

Share Button