Samos’da bir dağ köyü Platanos
İzmir’den yaklaşık 45 dakikada ulaştığımız Seferihisar Sığacık beldesi Teos Marina’dan, gümrük işlemleri ve çıkış vizesinden sonra, saat 08,00 de kalkan feribotla Samos Adası’na hareket ediyoruz. Kuşadası Marina’dan da Samos’a daha kısa sürede ulaşmak mümkünmüş. Kuşadası’ndan kalkan feribotlar yaklaşık 1,5 saat sonra Pythagoras limanında Samos’a ayak basmanızı sağlıyormuş.
Her neyse, İzmir’deyiz ve en uygun feribot seferi Teos Marina… Yaklaşık 2 saat sonra, Feribotla adaya yaklaşırken, adanın tüm yüzeyinin yeşil bir halı ile kaplı olduğu izlenimini ediniyoruz. Yüzlerce yıllık zeytinlikler, ulu çınarlar, devasa çamlar, göğe yükselen kalem servilerle bir cenneti andırıyor Samos Adası. Bu cennet adanın birçok yeri 1500 metreye ulaşan dağlar ve yükselip alçalan tepelerden oluşmakta.
Limana girmeden önce adanın panoramik fotoğraflarını çekmeye çalışıyorum ve çekiyorum. Nihayet, yaklaşık iki saatlik bir yolculuktan sonra, adanın kuzeyinde bulunan Karlovasi limanına giriş yapıyoruz. Karlovasi limanında gümrük ve adaya giriş işlemleri tamamlandıktan sonra Karlovasi beldesine giriyoruz.
Samos Adası 1835 yılında II. Mahmut döneminde, Osmanlı İmparatorluğunda otonom bir prenslik haline getirilen Sisam eyaletidir. 1835 ile 1912 yılları arasında, özerk Sisam Eyaleti olarak varlığını sürdürmüş olan Samos, Yunanistan’ın Türkiye’ye en yakın Adası’dır. Kuşadası Dilek Yarımadası’nda bulunan Güzelçam Mahallesinden sadece 1600 metre uzaklıktadır.
Dilek Yarımadası uçlarından denize giren iyi bir yüzücü 300-400 kulaç atarak adaya ulaşabilir. Ne var ki Dilek Yarımadası kıyıları jandarma bölgesidir. Yeşili ve doğal yapıyı koruyabildiğimiz nadir kıyılardan biridir. Bize bu kadar yakın olan Sisam Adası Yunanistan’ın Osmanlı’dan aldığı son ada olarak biliniyor.
Karlovasi adanın ikinci büyük yerleşim yeridir. Zengin bir kültürel ve endüstriyel geçmişi olan Karlovasi, 1900’lü yılların başında gelişmiş bir tabakhane ve tütün üretim merkezi olan bir şehirmiş. II. Dünya Savaşı’ndan sonra deri pazarı çökmüş. Çanak-çömlek ve tuğla yapımı, büyük ve en önemli gelir kaynağı haline gelmiş. Karlovasi Limanı’nın Seferihisar’ın Sığacık’la olan bağlantısı da adaya çok sayıda Türk turist getiriyor. Türklerin ilgisiyle birlikte ada Turizmi en başta gelen gelir kaynağına dönüşmüş.
Gümrük çıkışında turla gelenlerinin otobüslerinin yanı sıra kiralık otomobil ve jeep’ler de var. Daha önce adaya Kuşadası’ndan gelmiş ve araç kiralamış olan eşim hemen 40 Euro’ya bir araç kiralıyor. Az daha unutuyordum. Dört kişilik bir ekip halindeyiz. Bize eşlik edenler kayınbiraderim Ahmet ile aile dostumuz Hülya. İzmir’de Hülya’nın konuklarıyız eşimle. Direksiyonunu sert bulduğu için eşim kaptan olarak da Ahmet’i görevlendiriyor. Kiraladığımız bu araçla merkezi yönetim şehri olan Samos’a kadar olan kuzey bölgesini ve dağ köylerini gezmek istiyoruz.
Eşimin uyarısı üzerine, kaptanımız Ahmet’in kullanacağı kiraladığımız araçta yerlerimizi alarak adanın kuzey doğusuna doğru hareket ediyoruz. Önce Karlovasi ’den 12 km uzaklıktaki bir dağ köyünü, Platanos’u görmek istiyoruz. Kıyı boyunca 2 km’lik yolumuz var. Kıyı boyunca giderken görüyoruz ki Samos, yemyeşil dağları ile denizi birleştiren olağanüstü güzellikte bir ada… Kristal berraklığındaki koylarında bulunan eşsiz plajları ile bütünleşen yemyeşil dağ sıraları, doğa yürüyüşü parkurları, dağcılık için tırmanma yerleri, mağaraları ve vadileri bir cennet çağrışımı yapıyor üzerimizde.
Sık çam ormanları içerisinden geçen 40’dan fazla yürüyüş parkuru ile adanın çok çeşitli bitki örtüsünü görme imkânı sunmakta. Kerkis ve Ambelos (Karvounis) dağları zengin bitki örtüsüne sahip olup, 1400’ün üzerinde yöresel nadide bitki türlerini içlerinde barındırır. Dağ “Ambelos” adını, antik çağdan bu yana bölgede çok sayıda yetiştirilen üzümlerden almış.
Pitoresk (resimsi) ve taş döşeli patika yollarda, ormanların, derelerin, üzüm bağlarının ve dağ yamaçlarına kurulu otantik köylerin arasında yapılan büyüleyici geziler insan ve doğanın uyumlu birlikteliğini sağlamaktadır. Muhteşem ve vahşi güzelliğiyle bakire yerler doğayı ve dağcılığı sevenler için idealdir.
Samos kelimesi Fenike kökenli olup yüksek dağlarla çevrili, kıyı şeridi demekmiş. Osmanlı’nın susam ihtiyacını karşıladığı için adanın ismi Sisam olarak anılmış. Samos Adası Ionia’da kurulmuş 12 kent devletinden biridir. Mitolojiye göre tanrıça Hera bu adada doğmuş olup, tapınağı ise Hereoda’dır. Adanın batısında, havaalanının ilerisinde, “Hera Tapınağı’nın, yani Heraion’un kalıntıları varmış. Zamanında dünyanın en büyük tapınağı olması planlanan bu yer, hiçbir zaman tamamlanmamış.
Sahilde yaklaşık 2 km gittikten sonra Platanos levhasını görüp, deniz seviyesinden 530 metre yükseklikteki köye tırmanmaya başlıyoruz. Muhteşem ormanların arasından geçerek yaptığımız zirve tırmanışı sırasında yolumuzun her iki tarafındaki yeşil ormanlar göz kamaştırıyor. Karşılaşan iki motorlu aracın birbirini zorlukla geçebildiği dar ve çok virajlı asfalt yolda aracımızı kayınbirader Ahmet ustalıkla kullanıyor.
Yaklaşık 30 dakikada köye ulaşıyor ve Ege Denizi’ne hâkim durumdaki bir otoparka aracımızı bırakıyoruz. Otopark ücretleri ne kadar mı? Öyle bir şey söz konusu bile değil… Otoparkta kendi çevremizde 360 derece dönerek panorama oluşturmaya çalışıyoruz. Otoparktan muhteşem bir deniz manzarası kendini gösteriyor. Köyün her tarafı yemyeşil olup güneyde Kerkis dağına, kuzeyde ise Ege Denizi’ne bakmaktadır. Doğusunda Ambelos (Karvounis) dağı bulunmaktadır.
Otoparktan ayrılıyor ve Kerkis dağları eteklerine yaslanmış olan Platanos’a yöneliyoruz. Köyün genelde tek katlı evleri arasındaki dar ve eğimli sokaklarından tırmanıyoruz. Evlerin büyük bir bölümü Yunanistan bayrakları renkleriyle boyanmış. Sokaklarda, kapı önlerinde ve küçük bahçelerinde rengârenk çiçekler köye ayrı bir hava katmış. Sokaklar temiz, çöp ve sigara izmariti bulunmuyor. Fiyatlar oldukça hesaplı. Platanos Seramik sanatçılığında öne geçmiş köylerden biri… Ayrıca tarıma bağlı olarak bağcılık ve arıcılık uğraşları varmış.
Bütün Yunan adalarında olduğu gibi Samos ve köylerinde de ülkemize kıyasla uygun fiyata taze ve lezzetli deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Güneşte kurutulmuş ahtapot, kalamar, karides saganaki, pek çok balık çeşidi var. Tabii bir de bu deniz ürünlerine eşlik eden mezeleri hem lezzet olarak başarılı hem de porsiyonları oldukça büyüktür. Yunan salatasının vazgeçilmez peyniri feta ve Türk kahvesinin daha hafif, az telveli şekli olan Yunan kahvesi de tatmadan dönmemeniz gereken lezzetler arasında sayılabilir.
Samos ‘ta yemeklerin yanı sıra bir de şaraptan bahsetmek lazım. Samos şarabı dünyaca ünlü, özellikle muskat denen beyaz ve küçük taneli bir cins üzümden yapılan tatlı şarabı çok yaygın. Samos iklim olarak üzüm yetiştirmeye uygun olduğundan burada pek çok bağ var. Ağustos aylarında yapılan şarap festivali de ilginizi çekebilir.
Yaklaşık 40 dakika kaldığımız Platanos’dan ayrılıyor ve gerçekten görülmeyi hak eden bir yer olarak duyduğumuz diğer bir dağ köyü Manolates’e gitmek üzere aracımıza biniyoruz. Manolates’te buluşmak üzere…