Tarsus Şelalesi

Yedi bin yıllık tarihi olup, bir dönem Roma’nın önemli eyaletlerinden biri Kilikya’nın başkentliğini yapan Tarsus önemli bir inanç  turizm merkezi olarak karşımıza çıkıyor. Roma İmparatoru Sezar’ın M.Ö 44 yılında ölmesinin ardından onun yerini alan üç kişiden biri olan Marcus Antonius’un Tarsus’a gelmesiyle, kentin gelişmesinin önü açılmış. Tarihin derinliklerinden günümüze uzanan İçel’in gizemli ilçesi Tarsus, bereket timsali Daniyal Peygamber ile Museviliğin doğduğu yer olmasının yanında Aziz Paul ile Hristiyanlığın, Ulu Camisi ile Müslümanlığın da  önemli bir merkezi olarak biliniyor.

 

Tarsus Şelalesi

Tarsus Şelalesi

Diğer taraftan, Yedi Uyurlar ve Ashab-ı Kehf turizm açısından ne çıkan mekânlardır. Yedi Uyurlar ve Ashab-ı Kehf bazılarına göre Müslümanların, diğer bazılarına göre de Müslümanlığın değil Hristiyanlığın kutsallarından olarak biliniyor. Ancak, efsaneleri her topluluk kendi açısından yorumlama gereğini duyuyor. Ashab-ı Kehf, pagan kültüründen Hıristiyanlığa, oradan da Müslümanlığa uzanan bir süreçtir. Farklı kültürlerin etkileşimine örnek olan bir kült olarak biliniyor.

Tarsus

Tarsus Şelalesi

Mağaralar ise Anadolu’da ve dünyanın değişik ülkelerinde kendilerine atfedilen makam ve anlamları ile farklı dinlerden insanların inandığı ve ziyaret ettiği önemli inanç merkezleri olarak gösteriliyor. Akdeniz’i, Orta Anadolu ile Batı’ya bağlayan en güvenli yolların Tarsus’tan geçmesi ve antik çağda Kilikya Kapısı denilen Gülek Boğazı’nı denetleyen tek kent olması, Tarsus’u lojistik açıdan önemli hâle getirmiş. Dünyanın en eski kütüphanesini Bergama’dan Tarsus’a taşıyan Antonius, şehrin kısa zamanda zenginleşmesini ve dünyanın ilgisini çekmesini sağlamış.

 

Tarsus

Tarsus Şelalesi

Antik çağda çevresi kent surlarıyla çevrili olan Tarsus’un üç giriş kapısı bulunuyormuş. Bunlar; Adana kapısı, Dağ kapısı ve Deniz/ iskele kapısıdır. Sevgilisi Antonius’la buluşmak üzere Tarsus’a gelen Cleopatra’nın, Gözlü Kule limanına gelip, deniz kapısından şehre girmesi nedeniyle bu kapıya Cleopatra Kapısı denilmiş. 18. yüzyılın sonlarına kadar sağlam olan surlar, 1835 yılında, Osmanlıya isyan ederek Adana’ya kadar gelen Mısır Hıdivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış, geriye sadece deniz kapısı kalmış.

Tarsus Şelalesi (29)

Tarsus Şelalesi

Tarihte kıyı şehri olduğu bilinen Tarsus, günümüzde denizden yaklaşık 15 km kadar içeride kalmaktadır. Mısır kraliçesi Cleopatra’nın M.Ö. 41 yılında gemileriyle Tarsus’a geldiği bilinmektedir. Dolayısıyla denizle bir bağlantısı olmalıdır. Ünlü tarihçi Amasya’lı Strabon yazdığı Coğrafya adlı kitabında Tarsus’un deniz ile bağlantısının bir lagün kanalıyla sağlandığından bahsetmektedir. Aynı yazar Kydnos /Berdan nehrinin şehrin ortasından aktığını, daha sonra bu lagün gölüne aktığını belirtmektedir.

 

Tarsus Şelalesi

Tarsus Şelalesi

Toplam uzunluğu 142 kilometre olan Berdan Nehri Toros Dağlarında doğup, Tarsus ovasında geniş yaylar çizerek Akdeniz’e dökülür. Asıl adı Kydnos olan Berdan, Soğuk Su anlamına gelmektedir. Kydnos kentinin ki günümüzün Tarsus İlçesi’dir, Tarsus Ovasında kurulmasının en önemli nedeni Kydnos/Berdan Nehridir. Berdan Nehri, Tarsus’un zenginleşmesini sağlamış. Tarsus tarihinde belirleyici özelliği olan nehir, gemilerin Akdeniz’den Tarsus’un içine girebilmesine olanak verdiği için ticaretin gelişmesini ve şehrin zenginleşmesini sağlamış.

 

Tarsus

Tarsus Şelalesi Jüstinyen Köprüsü

Bugün debisi düşse de geçmişte sıkça yatağından taşması nedeniyle, M.S  527-565 yılları arasında yaşayan Roma İmparatoru Jüstinyen tarafından yatağı değiştirilmiş. Roma döneminin sonuna kadar kullanılan Konglomera adındaki nekropol alanına yönlendirilmiş. Berdan Nehri’nin döküldüğü bu yerdeki basamaklı oda mezarlar nedeniyle de birkaç metrelik bir yüksekliği olan Tarsus Şelalesi oluşmuş. Şelalenin biraz ilerisinde bir yol kenarındaki parkın içinde kalan Jüstinyen Köprüsü de nehir yatağının değişmesiyle kullanılmaz hâle gelmiş.

 

Tarsus

Tarsus Şelalesi Jüstinyen Köprüsü

İlk yapıldığında 21 gözlü olan taş köprünün bugün üç gözü görülebilir durumda, o da çevresinde yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde. Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından yaptırılan köprü, Osmanlı döneminde köprülerden alınan baç vergisi/geçiş ücreti nedeniyle bu isimle de anılıyor.Yedi bin yıllık tarihi olan peygamberler kenti Tarsus anlatmakla anlaşılabilecek gibi değil. Çukurova’ya yolunuz düşerse Tarsus’a da uğramalısınız.

Share Button