Ankara Atatürk Bulvarı
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun ilk yıllarındaki toplumsal ve mekansal yapıdaki dönüşüm noktalarından ilki ve en önemlisi, Ankara’nın Başkent olması kararıdır.
Cumhuriyet ile birlikte yaratılacak yeni kültürün bütün ülkeye yaygınlaştırılacağı ve örnek alınacağı yer Ankara ‘dır.
Yeniyi, çağdaşı ve geleceği, Ankara’daki toplumsal ve mekansal dönüşümler belirleyecektir.
Çağdaşı ve geleceği simgeleyecek Ankara’da, bu dönüşümün en iyi algılanabileceği yer ise Atatürk Bulvarıdır.
1920-25 yıları arasında; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve milletvekilleri, hükümet yetkilileri, bakanlar, askerler, devlet memurları nedeniyle Ankara, plansız ve programsız olarak büyümüştür.
Ankara ‘daki imar denetimini sağlamak amacıyla yapılan bir çok plan denemesinden sonra geniş ve kapsamlı bir Ankara planı için, 1927 de, Uluslararası bir yarışma düzenlenir.
Uluslararası yarışmayı kazanan ünlü Alman Şehir Mimarı Hermann Jansen, 1928-32 yıları arasında, kendi adıyla anılan planı hazırlar.
Jansen’in hiç durmadan tekrarladığı ”Biliyorsunuz, Avrupa Kentlerinin hemen hepsi, motor ve motorlu taşıtlardan önce yapılmıştır ”sözünün arkasından, düşüncelerini anlatmayı sürdürür.”
Motorlu taşıtlar, eski anlayış ve kuraları alt üst etmiştir.Kentlerin, insanlarla birlikte taşıtların da hareket edebilecekleri ve konaklayabilecekleri kent yapılaşmaları gerekmektedir.
”Ben, Ankara’ya, şehircilik sanatının son uygulamalarını getiriyorum.” dedikten sonra; otomobiller için ayrılmış çok geniş bir bulvar, bu bulvara açılacak caddeler, her caddeyi de bir bloğa bağlayacak yan yolların yapılması gereğinden söz eder.
Kapıları caddelere değil de yan yollara açılacak bahçeli evler, apartmanlar yapılmalıdır.
Ankara’nın tamamında; dokuyu bozmayacak şekilde düzenlenecek alt ve üst geçitler yardımıyla, trafik memurlarının bulunmayacağı ve trafiğin düzen içinde akacağı işlek yollar oluşturulacaktır.
Yollar boyunca ağaçlar dikilecek, modern kentleşmenin gereği, dört katlı evler yapılacak ve çok katlı yapılara izin verilmeyecektir.
Belkemiğini Yenişehir Semtinin oluşturduğu Atatürk Bulvarı, Ulus’tan Çankaya’ya doğru, 6 kilometre boyunca, ağaçlarla ve çevresinde, en çok dört katlı binalarla uzayıp gidecektir.
Jansen Planında; Ulus semtinin ticaret merkezi olarak kalması, ancak, yönetim merkezinin Yenişehir semtine kayması düşünülmüş, Bakanlıklar bu plana göre konuşlandırılmıştır.
Memurların ve üst düzey yöneticilerin Bakanlıklar yöresinde yapılanması, Genelkurmay Başkanlığı ile Kumrular caddesi arasındaki, Devlet Mahallesi bu düşüncenin ürünüdür.
Jansen Planı kapsamında; Ankara Kalesi ve civarındaki dokuyu koruyarak, ancak bu doku ile bağlantılı olan ve çok daha geniş alanlara yayılan yeni yerleşim ve yaplaşma planını uygulamaya sokulur.
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde öğretim görevlisi olan İtalyan Mimar Giulio Mongeri ve Mimar Kemal’in öğrencilerinden biri olan Arif Hikmet Koyunoğlu da Ankara’ya gelip, yeni oluşuma katkıda bulunanlardır.
Ulus Meydanı ile Yenişehir arasındaki ana yol çevresinde, birçok bakanlık binasının yanı sıra, banka binaları da yapılmıştır.
İtalyan Mimar Mongeri’nin tasarımı olan Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, Osmanlı Bankası, Tekel Başmüdürlük ve Ulus’taki İş Bankası bunlardan bazılarıdır.
Ayrıca; Arif Hikmet Koyunluoğlu’nun tasarımı olan Türk Ocağı, Etnoğrafya Müzesi ve eski Dışişleri Bakanlığı binaları da Çankaya’ya uzanan ana yol üzerinde, bu günkü Atatürk Bulvarı çevresinde yerini almıştır.
Bina tasarımları; 20. Yüzyıl başlarında İstanbul’da gelişen Mimari üslup ya da yapım biçimidir.
Bunlar; geniş saçaklı çatıları, kuleleri ve çıkmalarıyla, geleneksel Osmanlı Mimari tarzını taşırlar.
Cephelerinde Çini ve taş kabartma motiflerini kullanılan birbirine benzer yapılardır.
Bütün bu yapılar, Birinci Ulusal Mimarlık Üslubu olarak tanımlanmıştır.
Yorumlar kapalı.