İzmir Foça’da Güzel Bir Gün (3)
İZMİR FOÇA’DA GÜZEL BİR GÜN
‘’Foça’yı görmek bir şans, yaşamak ise bir ayrıcalıktır.’’
Özdeyişinin eşliğinde,Foça Belediye binasının bulunduğu alanla birlikte, koyun iki yakasını da geziyoruz. Doğu kıyısında bulunan Foça Öğretmen Evine uğruyorum. Eski bir Rum Okulu olan bina, öğretmenevi olarak kullanılıyor.
Konaklama hizmeti verilmediği binada, günü birlik gelenlere restoran ve kafe hizmeti veriliyor. Kıyı boyunca ilerleyerek, balık ve yosun kokusunu ciğerlerimize çekiyor ve yenilenmiş eski Rum evlerinin fotoğraflarını çekiyoruz.
Foça’nın sakızlı dondurmasını tadıp, kıyıdaki kafelerden birinde, İzmir’in Kumru sandviçlerine benzeyen sandviçlerle karnımızı doyuruyoruz. Sonra da balıkhanenin bulunduğu tarafa geçerek, gezimizi sürdürüyoruz.
Kıyı boyunca kurulan tahtadan iskele tipindeki yollardan geçerek, kentin surlarına ulaşıyoruz. İzmir Körfezi çıkışının kuzeydoğusunda, gizemli bir Antik kent olan Foça ya da Phokaia; M.Ö. 11. yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahip.
Kazılarda ortaya çıkan buluntular ve tarihi eserler, İzmir Arkeoloji Müzesi ve daha birçok müzenin vitrinlerini süslüyor. Foça’nın gizemi, şimdilerde yapılmakta olan arkeolojik kazılarla gün ışığına kavuşturulmaktadır.
Bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkarılan eserler arkeoloji dünyasının ilgisini de Foça’ya çekmektedir. Foça’da, ilk arkeolojik kazı çalışmalarını 1913 yılında, Fransız Arkeolog Felix Sartiaux başlatmış.
Daha sonra, 1952–1955 yılları arasında Ord. Prof.Dr. Ekrem Akurgal ve 1989 yılından günümüze değin Prof. Dr. Ömer Özyiğit, yürüttükleri çalışmalarla Phokaia’ya ait çok önemli eserler bulmuşlardır.
Ekrem Akurgal’ın çalışmaları sonucunda, Antik kentin Athena Tapınağı ve daha sonraki dönemlere ait birçok tarihi eser gün ışığına çıkarılmış. Ancak, 1989’da başlayan kazı çalışmaları göstermiş ki, Phokaia, o güne kadar bilinenin de ötesinde, çok büyük bir Antik kent.
Bir inşaat temelinin kazısında, ünlü tarihçi Heredot’un bahsettiği Kent Sur’u, , rastlantı sonucu ortaya çıkarılmıştır. Bulunan Kent Sur’una “Herodot Duvarı” adı verilmiş. Türkiye’deki arkeologların yanı sıra, çeşitli ülkelerdeki arkeologlar da Foça’daki Herodot duvarını görmeye gelmişler.
Foça’nın etrafını çeviren surların iyi korunmuş kısmı Herodot Duvarı ve Beşkapılar Kalesidir. Beşkapılar Kalesi, Foça Belediyesince, 2009 yılında, Beşkapılar-Kaleiçi Sanat Galerisine dönüştürülmüş.
Yazın, Temmuz ayından Eylül ayı sonuna dek Foça’da yaşayan amatör ve profesyonel sanatçıların resimlerini ve el sanatları eserlerini sanatseverler ile buluşturmayı amaçlanmış.
Foçalılar kendi dönemlerinde; bölgenin en iyi denizcileri olmanın yanı sıra en becerikli tüccar, yetenekli mühendis ve maden uzmanıdırlar. Ürettikleri kıymetli madenleri dünyanın her tarafına taşımışlar. Ticaretin yanı sıra kültür elçiliği de yapmışlar.
Fransa’da Marsilya kentini kurmanın yanı sıra; ilk alfabeyi tanıtıp, Akdeniz zeytin tarımını da öğretmişler. Zenginlikleri ve kültürleri, çıkardıkları gümüşle ünlenen Atlas Okyanusu kıyısındaki zengin bir Antik kente kadar ulaşmış.
Söylenceye göre; kentin yaşlı kralı, Foçalıları, yaklaşmakta olan Pers istilasına karşı uyarır ve parasal yardımda bulunur. Bu uyarı ve parasal yardımlardan sonradır ki Phokaia, 18-20 metre yüksekliğindeki surlarla çevrilir.
Kısıtlı eleman ve maddi olanaklara karşın, yürütülen kazı çalışmaları, Anadolu’nun en eski tiyatrosunun da Foça’da olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu günkü Foça’nın her yerinde; sokaklarında, binalarında ve tarlalarda tarihine tanıklık edecek bulgularla karşılaşılır.
Osmanlı döneminde yapılmış bir taş binanın herhangi bir yerinde kent surundan alınmış taşlarla karşılaşabilirsiniz. Her tarafından tarih fışkırmaktadır.
Pazarda ya da balıkçı halinde roka, maydanoz satan bir köylünün tezgâh gibi kullandığı taşın da Roma dönemine ait mermer blok olduğunu görebilirsiniz.
Kaynaklar:
1) Foça Belediyesi internet sitesi
2) Vikipedi (Özgür Ansiklepdi)
3) www.Gezi.com.tr.tc
Yorumlar kapalı.