İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Patrikhanenin, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentinde bulunması ve bugünkü Ortodoks kiliselerinin çoğunun ana kilisesi olması nedeniyle Ortodokslukta özel bir yeri vardır. Ekümenik Patrik diğer Doğu Ortodoks episkoposları arasında “Primus inter pares” (eşitlerin birincisi) unvanını taşır. Papa’nın aksine, tamamıyla özerk olan otosefal kiliselere müdahale etmez. Buna rağmen dünyadaki yaklaşık 300 milyon Ortodoks Hristiyan’ın temsilcisi ve dini lideri olarak görülür.

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Fener İstanbul’un Haliç kıyısındaki tarihi semtlerinden biridir. Bir yanında Cibali, diğer yanında Balat’ın bulunduğu semtin en önemli özelliği, Ortodoks mezhebinin merkezi konumundaki İstanbul Patrikhanesi’nin 1601 yılından bu yana burada Aya Yorgi Kilisesi’ne yerleşmiş olmasıdır. Ayrıca Bulgar Stefan Sveti Kilisesi, Dimitri Kantemir olarak bilinen Vlah Sarayı, Kanlı Meryem Kilisesi, Tur-i Sina olarak bilinen İoannes Prodromos Kilisesi, Kırmızı Mektep olarak bilinen Fener Rum Lisesi ve Fatih döneminde yapıldığı sanılan Fener kapısı Mescidi semtin önemli yapılarıdır. Bizans döneminde burada, Haliç kıyısında bulunan bir Deniz Feneri, semtin Fanarion adıyla anılmasına neden olmuştur. O dönemde Haliç surlarından semte girmek için kullanılan kapıya Porta Fari (Fener Kapısı) denilmekteydi. Günümüzde bu kapı mevcut değildir.

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Fener’de Osmanlı döneminde Rumlar ve varlıklı Museviler oturuyordu. Osmanlı yönetimi başka ülkelerle ilişkilerinde Fenerli Rumlardan tercüman olarak yararlanıyordu. Fenerli Rumlar Osmanlı Hariciye Vekâlet’inde yüksek mevkilere tırmanmışlardı. 18. ve 19. yüzyıllarda Fener sahillerinde varlıklı Rum ailelerin yalıları bulunuyordu. 20 yüzyılın başında semt tamamen gayrimüslimlerin oturduğu bir görünümdeydi.

İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi 6. yüzyıldan itibaren Hristiyanlık âlemindeki din tartışmalarının önemli bir kesimini oluşturan Ortodoksluğun da merkezidir. İstanbul’un fethinden sonra, gayrimüslim olan toplumların yaşayışına dair düzenlemeler, Fatih Sultan Mehmet’in çıkardığı fermana bağlanmış, böylece Fener Rum Patrikhanesi de denilen Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin yasal statüsü süreklilik kazanmıştır.

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi

Patrikhane, 1602’de Fener’de bulunan Ayios Yeoryios Manastırı’na yerleşti ve bu tarihten sonra faaliyetini burada sürdürdü. II. Mehmet’in çıkardığı fermanla statüsü saptanan Rum Ortodoks patrikleri, cemaatin evlenme, cenaze gibi adetlerini özgürce uygulayabilmesini denetliyorlardı. Patrik, bir vezir statüsünde kabul edilir, kendisine divanda yer verilirdi. Maiyetindeki diğer yöneticiler ile birlikte her türlü hizmet ve vergiden muaftı. Rum cemaatine dair konuların görüşüldüğü meclise başkanlık eden patrik, hukuki ve cezai işlerde tam yetkili idi. Böylece patrik, Rum Ortodoks toplumunun tartışmasız lideri olarak, Bizans dönemindeki haklarından fazlasına kavuşmuştu.

Rum Ortodoks kiliseleri üzerinde simgesel bir otoritesi olan İstanbul patriği, 6. yüzyıldan beri “Ekümenik Patrik” sıfatıyla dünyadaki tüm Ortodoksların ruhani lideri kabul edilir. 1856 Islahat Fermanı ile patriklerin yetkileri, dinî konularla sınırlandı. Seçim usulleri gözden geçirildi. Görev süreleri ömür boyu kılınarak sorumlu oldukları davalardaki yetkileri genişletildi. Lozan Antlaşması’yla Cumhuriyet döneminde patriklerin tüm ayrıcalıkları kaldırıldı. Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunmaları koşulu getirildi. Cumhuriyet döneminde Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin etkinlik alanı da sadece dinî konularla İstanbul’daki Rum cemaati ile sınırlandı. Hizmet binasının 1941’de yanması üzerine, 1989’da Yüksek Mimar Aristidis Pasadeos nezaretinde başlatılan onarım çalışmaları 1991’de tamamlandı. Patrikhane, faaliyetini hâlen yeni binasında yürütmektedir. Şu andaki Patrik I. Bartholomeos’tur

Haliç -Fener Rum Lisesi

Fener Rum Lisesinin Haliç’ten görünüşü

Eyüp İskelesinden hareketle Haliç üzerinden Eminönü’ne giderken, fener semti sırtlarında devasa kırmızı bir bina herkesin dikkatini çeker. Herkes tarafından başlangıçta Rum Ortodoks Patrikhanesi olarak algılanır. Oysa Kırmızı Mektep olarak bilinen Fener Özel Rum Lisesi’dir o gözalıcı devasa yapı…

Fener Özel Rum Lisesi

Fener Özel Rum Lisesi

Fener Rum Lisesi İstanbul’un şüphesiz en etkileyici binalarından birine sahip. ‘Yedi Tepe’ diye bildiğimiz şehrin 5. tepesine oturtulmuş, inanılmaz bir yer. Dışarıdan kırmızı kiremit rengiyle, hibrid ötesi mimarisiyle ve heybetiyle dikkat çekiyor. Girebilir ve gezebilirseniz, içerisinin de bir o kadar güzel olduğu görülecektir. Bir şato görünümü var ama bir yandan Neoklasisizm, bir yandan Bizans mimarisi esintileri, bir yandan eski Yunan derken tam döneminin gerektirdiği gibi görünüyor.

Ayvansaray Balat Fener-002Özel Rum Lisesi sayıca gitgide azalan Rum çocuklarının okuduğu bir özel okul. Özel okul deyince paralı okul geliyor aklımıza tabi doğal olarak ama bu öğrenciler, ne okula, ne yemeğe ne de servise para ödüyorlar. Özel Fener Rum Lisesi  “Kırmızı mektep” diye bilinir İstanbul’da. Kırmızı mektep ya da Mekteb-i Kebir olarak da anılan Özel Fener Rum Lisesi ve İlköğretim Okulu Fransa’dan getirilen kırmızı tuğlalar ile şimdiki binası inşa edildiği için, halk arasında kırmızı mektep olarak anılmaktadır. Fener’de, patrikhanenin arka sokaklarında, tepede bir yerde. Dik mi dik bir yokuş, sonra da dik mi dik bilmem kaç basamak daha çıkmanız gerekir. Fener Rum Lisesi’nden bahsediyorum.

Fener Rum Lisesi ve Haliç

Fener Rum Lisesi ve Haliç

Yılların yorgunluğuyla Haliç’i izleyen ve her yerden rahatlıkla görülebilen kırmızı, kuleli, büyük bir bina. Haliç’ten geçerken görenler genelde burayı Fener Rum Patrikhanesi sanır. Ben de öyle sanmıştım. Binanın önündeki dik Sancaktar yokuşunu çıkıp binanın önüne geldiklerinde, “İstanbul / Fatih Özel Fener Rum Lisesi” yazısını gören meraklı vatandaş önce yanlış geldiği ve yanıldığı için kızar kendisine, çıktığı dik yokuşu söylenerek iner. 2009 yılında aynı şey benim de başıma gelmişti. Fener Rum Patrikhanesi sanmış ve içeri girebilecek kapılar aramıştım.  Fakat burada insanları çeken bir şey var ki etrafında birkaç tur atmış, arkasında bulunan Mesnevihane ve Camisinin minaresiyle okulun kulesini aynı kare içinde almak için bir hayli fotoğraf çekmiştim.

Okulun tarihi İstanbul’un fethinden önceye kadar gidiyor. Fetih öncesinde “Patrikhane Akademisi” adıyla hizmet veren okulda fetih sırasında eğitim durmuş. 1454’te Fatih Sultan Mehmet’in Patrik Genadios Sholarios ile görüşmesiyle “Fener Rum Mekteb-i Kebiri” adıyla yeniden eğitime başlamış. Okul genelde patrikhane çevresinde ve İstanbul’un muhtelif semtlerinde eğitim verirken 1883te bugünkü binasına taşınmış. Akademik din eğitimi veren okul 19. yüzyılda bugünkü halini almış. Bab-ı Âli tercümanlarının, bürokratların, Eflak ve Boğdan voyvodalarının yetiştiği okulun ilkokul bölümü 1963te öğrenci yokluğu nedeniyle kapatılmış. Öğrenci yokluğu sebebiyle aynı sokakta bulunan Yuvakimyon Rum Kız Lisesiyle birleştirilerek karma sistem uygulanmaya başlanmış. Yuvakimyon bugün hala Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı. Sancaktar Yokuşu sonlarına doğru nefes nefese ulaştığımız ”Kırmızı Mektep” fotoğraflarını dışarıdan çektikten sonra, benim önerimle tırmanmaya devam ediyoruz. Bir süre sonra da Mesnevihane Camisi’ne ulaşıyoruz. Kapılar kapalı, gezme ve görme olanağımız yok. Geri dönmek için Sancaktar Yokuşu’nu değil de Rum Lisesi’nin arka cephesindeki ara sokağı tercih ediyoruz. 3 020 m2 lik bir alana sahip olan Fener Rum Lisesi eteklerinde ”Kanlı Kilise” olarak bilinen küçük bir kilise bulunmaktadır. Görüp, fotoğraflarını çekebilir miyiz? Diye dolanıyoruz ama çabalarımız boş çıkıyor. Liseden uzaklaştıkça görülebilen kubbesinin fotoğrafını çekmekle yetiniyoruz.

Share Button