Korona Virüsü-Depresyon ve Bağışıklık Sistemi

Bugün 1 Nisan 2020 Çarşamba…

Her gün işe gider gibi kalkıp, tıraşımı oluyorum. Bugün de öyle oldu. Köy Enstitülerinin ardılları olan  öğretmen ve Yüksek Öğretmen Okullarından kalma bir alışkanlık devam ediyor. Emeklilik diye bir kavramı tanımıyorum. Biyolojik yapımız da emeklilik kavramını kabul etmiyor zaten.

Eşimle birlikte yaptığımız kahvaltıdan sonra bugün ne yapabiliriz 65 yaş üstü kişiler olarak. Dedim. Dedim çünkü gönüllü ya da zorunlu Korona Virüsü karantinası zamanlarındayız. Bizim yaştakilerin dışarı çıkmaları sakıncalı görüldü, doğru da yapıldı. Yapıldı yapılmasına ama ataerkil aileler olarak nitelendirdiğimiz kalabalık ailelerde işten gelenler bizim yaştakilere uygulanan karantinayı anlamsız kıldı. Gibi geliyor bana.

Karantinadakiler için ”Kaç ya da Savaş” durumu yaşanmaktadır. Depresyona girmek işten bile değildir. Kitap okumak, müzik dinlemek, anılarımızı yazmak, evdeki işleri eşimiz ve diğer aile bireyleriyle paylaşmak gibi yararlı etkinlikler bularak bu depresyondan kurtulmamız gerekiyor. 

Gerekiyor çünkü; Kaç ya da Savaş durumları fiziksel beynimiz tarafından ”Yaşa ya da Öl” biçiminde algılanmaktadır.

”Yaşa” seçeneğini seçen fiziksel beynimiz kanımıza adrenalin denen maddeyi salgılar. Böbrek üstü bezlerinin iç kısımları tarafından öz bölgede salgılanan  bu hormonun görevi, organizmayı acil yaşamsal ve acil durumlara hazırlamaktır. Salgılanan Adrenalin yüzlerce diğer kimyasalı tetikleyip, bedenimizdeki hemen her organa ulaştırır ve kaslarımızın biyolojik etkinliğini değiştiren dalgalara neden olur. Sonuçta, bedenimizde iki önemli etkinlik gerçekleşir.

Birincisi acil durum güçlerimizin devreye sokulmasıdır. Böylelikle fiziksel güç, görüş keskinliği ve zihinsel odaklanma maksimum düzeye ulaşır ki savaşalım ve hayatta kalalım.

Kaç ya da Savaş durumlarında kanımıza karışan adrenalinle bedenimizde gerçekleşen etkinliklerden ikincisi ve daha ilginci ise savaşmak için gereksiz güçlerin tümünün devre dışı kalmasıdır.

Bedenimiz ve beynimiz yalnız tehlikeye odaklanır. Midemiz, bağırsaklarımız ve böbreklerimiz çalışmalarını durdurur. Karaciğerimiz kanımızı temizlemeyi durdurarak, savaş için gereken ekstra enerjinin karşılanması için şeker stoklarını doğrudan kan dolaşımına boşaltır.

Bağışıklık sistemimiz, kanser hücreleri de dâhil olmak üzere, arka plandaki bütün denetlemelerini bırakır. Karşılaştığı yoğun savaş travmasıyla başa çıkmaya çalışır.

Beynimiz, o ana odaklandığı için, uzun vadeli düşünmeyi, hafıza geliştirmeyi ve diğer düşünsel faaliyetleri bir tarafa bırakır.

Kaç ya da Savaş durumlarında bedenimizdeki kas yapımı, kemik yapımı, kan damarı yapımı ve kan damarı onarımı gibi bütün faaliyetler sona erer. Kısacası, ölüm kalım durumlarında her bir enerji ve güç kırıntısı, uzun vadeli olandan acil olana ve alt yapıdan hayatta kalma çabasına doğru yön değiştirir.

Kendimizi Korona Virüsten kurtulma çabasının yanı sıra ”Kaç ya da Savaş” psikolojisinden de kurtarmamız gerekiyor. Moralli olmak bunun için gereklidir.

Share Button