İstanbul’un Saklı Cennetlerinden Biri Ağva
2 Eylül 2017, Ağva İstanbul…
İstanbul’un Karadeniz kıyısındaki Şile’nin bir mahallesi konumundaki Ağva’yı görmüş olanlar ‘’İstanbul’un saklı cennetlerinden biri’’ demişlerdi. Göktürk’teki konutumdan yaklaşık 120 km uzaklıktaki bu tatil cennetine, özel araba dışında, toplu taşıma araçlarıyla ulaşmak en az 4 saatimi alacaktı. Yine de denedim. Üsküdar Şemsipaşa durağından 139 numaralı İETT otobüsü saat 07,15’te kalkıp, Şile-Ağva rotasını izleyerek Ağva’ya götürüyordu.
Geçtiğimiz aylarda, Göktürk’ten sabah 06,05’te kalkan 48 numaralı otobüsle önce Kazlıçeşme ’ye, oradan da Marmaray raylı sistemiyle Üsküdar’a geçtim. Şemsipaşa durağına ulaştığımda saat 07,17’yi gösteriyordu. İki dakika gecikmeyle otobüsü kaçırmıştım. Bir sonraki otobüsün 09,30’da kalkacağını öğrenince, hevesim kursağımda kalmış olarak, eve dönmüştüm.
Eşim Serap Akıncı ‘’Tatile Özlem’’ grubunun düzenlediği günübirlik ‘’Maşukiye-Sapanca-Ağva’’ turuna benim için rezervasyon yaptırmış. Dünyalar benim oldu, arayıp da bulamadığım cinsten bir rezervasyondu. Bana sağladığı bu bayram hediyesi için eşime ne kadar teşekkür etsem azdır. Ettim de nitekim…
2 Eylül 2017 Cumartesi günü İstanbul Beşiktaş Yıldız Camii önünden saat 07,30 da kalkan tur otobüsüyle saat 12,30’a kadar olan zaman diliminde turun Maşukiye ve Sapanca bölümleri tamamlanmıştı.
Saat 12,30’da Ağva’ya doğru harekete geçildi. Rehberimiz yaklaşık iki saat sürecek yolculuktan sonra, Ağva’da Göksu deresi kenarında konuşlanmış olan Canan Motel Restoran’da öğle yemeği molası vereceğimizi söyledi. Yemekte salata ve meşrubatın yanında alınabilecek seçenekleri sıralayarak, istekleri not etti. Telefonla sipariş verecek ki gittiğimizde hazır olsun. Seçeneklere baktım. Balık menüsünde Çipura ya da levrek tercihi var. Balık dışında ise ızgara köfte ve tavuk ızgara seçimi sunulmuş. Ben çipura balık tercihini kullandım.
Katılımcıların yemek tercihleri tamamlandıktan sonra Ağva ile ilgili bilgiler konuşuldu. Rehberimiz ve tur sorumlusu Mehmet arkadaşımız ayrıntılı bilgi verdi.
Ağva, Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi birçok uygarlığın geçiş yeri olmuş bir belde. M.Ö. 7. yüzyıla uzanan tarihin kalıntılarına, Ağva’ya bağlı civar köylerde rastlamak mümkün. Ağva, Latincede “iki dere arasına kurulmuş köy” ve “su” anlamına geliyormuş.
İstanbul’un kuzeyinde, Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında bir sahil kasabası iken Şile’nin bir mahallesi konumuna gelmiş. Ağva iki nehrin arasında bulunmasının yanı sıra, denizin keyfini çıkarabilecek uzun bir plajı, çevrede yapılacak doğa yürüyüşü için yürüyüş parkurları, piknik alanları, koyları ve Ağva şelaleleri ile zengin bir gezi rotasına sahipmiş.
1995’li yıllarda Ağva da yalnızca bir tek aile işletmesi otel nehir kenarında hizmet vermekteymiş. Bu aile işletmesi otele gelen herkes, cennetvari doğasından çok etkileniyor ve çevresine anlatıyor. Zamanla ziyaretçi sayısı artış gösteren bölge artan bir ilgi uyandırıyor. Diğer taraftan Ağva, nehrin öteki yakasına kurulan yeni bir tesisin ‘’Bir İstanbul Masalı’’ dizisinde kullanılması ve medya aracılığı ile ilk kez geniş halk kitlelerinin dikkatini çekiyor.
2000’li yıllarda ise İstanbul’un yanı başındaki bu muhteşem doğa, iki nehir bir deniz ve ormanları ile bu cennet mekân keşfedilmişti. Önce gezginler sonra turizmcilerin ilgisini çeken Ağva, sonrasında gezginlerin yanı sıra seyahat severler, motorcular derken meraklılardan oluşan her grup insanın ilgisini çekmiş. Hızla artan ziyaretçi sayısına cevap vermek için onlarca butik otel açılmış. Çoğunluğu doğa dostu ve butik karakterde olan otelleri pansiyonlar ve diğer turizm yapıları izlemiş.
Yapılaşma konusunda belediyelerin nispeten daha denetleyici davranması ile bölge yapı istilasına uğramamış. Nehrin ve denizin yamacındaki ormanlarda tek tük tesis kurulu olup, sessizliğini ve doğal çevresini muhafaza etmektedir. Diyor rehberimiz. Ağva merkeze yaklaşık 5 km uzaklıktaki Kilimli koyu ve yamaçları sit alanı ilan edildiği için hala korunan bölgeler olarak dikkat çekmektedir.
Ağva’nın İstanbul’a yaklaşık 2-3 saat mesafede olması nedeniyle en çok tercih edilen yerlerden biri olup, özellikle yaz aylarının hafta sonlarında, yerel turistlerin akınına uğruyor. Deniz-kum-Güneş’in en güzel zamanlarını ve yeşilin en güzel tonlarını bulabileceğiniz mükemmel bir yer olması en büyük tercih nedeni.
Maşukiye ’den ayrıldıktan yaklaşık iki saat sonra, saat 14,15’de Göksu Deresi kıyısındaki Canan Motel restoranına giriş yaptık. Nehir kıyısında servis masaları hazırlanmıştı. Önceden yapılan rezervasyon gereği çipura balık, ızgara köfte, tavuk şiş salata ve meşrubattan oluşan menü, katılımcıları istemiş oldukları menülere göre servis edildi. Muhteşem bir nehir manzarası eşliğinde, nehirden geçen tur teknelerini seyrederek, yemeklerimizi yedik. Yemekten sonra fotoğraflarımızı çektik.
Verilen bir saatlik bir molanın sonunda, tekne turlarının gerçekleştirildiği Göksu deresinin liman bölgesine gittik. Liman ana baba günüydü. Öyleydi çünkü günübirlik turla gelen onlarca otobüs dolusu katılımcı tekne turlarına da katılmak istiyordu. Ağva tekne turları bahar ve yaz aylarının vazgeçilmez etkinliklerinden biri olarak kabul ediliyor. Özellikle günübirlik Ağva turu ile tatil merkezine gelenler bu aktiviteyi mutlaka yapıyorlar.
Tatile Özlem grubumuz 27 kişi olduğundan, rehberimiz ve tur sorumlumuz Mehmet bizi 9’ar kişilik üç gruba ayırdı. Tekneler daha fazlasını almıyormuş. Ben üçüncü grupta yer aldım. Tekne sayısının fazla olması nedeniyle çok beklemedik. Yaklaşık 45 dakika süren tekne turumuz sırasında, yeşilliklerin arasında teknelerini sefere hazırlayan balıkçıllar selam veriyordu bizlere.
İzmit’in Çal tepesinden doğup gelen Göksu nehrinde tekneler denizden 5-6 km’ye içeriye kadar rahatlıkla yol alabilir. Yapacağınız tekne turu, size sadece nehrin ve ağaçların renk cümbüşünü değil nehir boyunca yerleşmiş irili ufaklı çok sayıda küçük otel, villa ve köy evini de görmenize olanak sağlayacaktır. Ağva’nın batısından Karadeniz’e dökülen Göksu nehri, büyüleyici sazlıkları ve yemyeşil bitki örtüsü ile kaplıdır. Göksu deresi son 15 yılda eko turizm ve butik turizmin yoğunlaştığı bir bölge olmuştur. Göksu nehri Ağva aktiviteleri için de elverişli olduğundan her geçen yıl ziyaretçi sayısı artmaktadır.
Ağva’nın doğusundan Karadeniz’e ulaşan Yeşilçay nehri, batısındaki Göksu nehrinden daha uzunmuş. Yeşilçay nehri adını bitki örtüsünün suya yansıyan renginden almış. Limanda, mendireğin doğusundan denize dökülen Yeşilçay deresinin kıyıları yaz aylarında bir hayli hareketli oluyor.
Tekne turu aktivitesinden sonra rehberimiz 45 dakika serbest zaman veriyor. Ben önce Yeşilçay deresinin Karadeniz’e döküldüğü yere, deniz fenerine doğru gidiyorum. Dere kenarına dizilmiş olan balıkçı tekneleri dikkatimi çekiyor. Mendireğin sol tarafında, Yeşilçay deresi ile Göksu arasında halk plajı bulunuyor. Ağva plajının devamı şeklindeki sahilleri pırıldayan ince kum tanelerinden oluşuyor.
Kurfallı plajı, Ağva plajının devamı şeklindeki sahillerdir. Toplam uzunluğu 3 km’yi geçmektedir. Kurfallı plajı, Ağva içindeki plaja göre daha temiz ve sakindir. Demişti rehberimiz. İçerde tuvalet-duş ve şemsiye ve şezlong kiralama gibi hizmetleri alabilirsiniz.
Ağva’nın doğal kumsal plajı, yeşillikler içindeki ormanlarıyla muhteşem doğası, çevresinde yer alan bakir koyları ve adacıklarıyla beraber Kilim Koyu, Gelin Kayası (beyaz olması ve duvaklı bir geline benzemesi sebebiyle bu ismi almış) ve Saklı Göl mutlaka görülmesi ve gezilmesi tavsiye edilen yerler arasındadır. Ne var ki günübirlik gezilerde zaman kısıtlıdır. Bir başka sefer, tam gün geldiğimizde tavsiyelere uyma sözü veriyorum.
Kumsal hınca hınç dolu… Plaja hâkim durumundaki mendirek üzerinde bulunan kafeler de ağzına kadar dolu. Mendireğin bitiminde bulunan deniz fenerine kadar gidip, onlarca fotoğraf çekiyorum.
Deniz fenerinden geri dönüp, Ağva merkezine iniyorum. Ağva’nın şehir merkezi eski ve yeni yapılardan oluşan tipik bir Anadolu kasabasını andırmakta. Yaz aylarında sahil boyunca oluşan araba trafiği can sıkıcı olsa da bahar aylarında özellikle Yeşilçay nehrinin kenarındaki restoran, çay bahçesi, kafeler çok çekicidir. Şehrin içinde döner, mantı, kebap gibi yemekleri restoranlarda yemek bulabilirsiniz. Arzu ettiğiniz takdirde bir balık restoranında uzun uzun oturup buradan çıkan balıklardan lezzetli bir sofra oluşturabilirsiniz.
Şehir merkezinde yaklaşık 15 dakika dolaştıktan sonra, bize ayrılan serbest zaman da dolduğundan, bizi beklemekte olan tur otobüsüne gidiyorum. Bütün katılımcıların yerlerini almalarıyla İstanbul’a dönüş yolculuğu başlıyor.