Riva Beykoz İstanbul

 

Görmeden bu dünyadan gitmeyin denilen yerlerden biridir İstanbul Boğazı ve devamı. Boğaziçi tur vapurları Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geri dönerler. Karadeniz çıkışına pek uğramazlar. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Karadeniz çıkışı arasında henüz ranta kurban edilmemiş mücevher gibi altı köy vardır.

Boğazın Anadolu yakasında Anadolukavağı, Poyrazköy ve Anadolufeneri köyleri yer alırken, Boğaziçi Rumeli yakasında da Rumelikavağı, Garipçe ve Rumelifeneri köyleri yer almaktadır. Bütün bu köyleri gördükten sonra, Karadeniz kıyısında yer alan ve plajlarıyla ünlü yerleri görmem gerekiyordu. Bunlardan ilki Rumeli yakasında yer alan Kilyos, Kumköy Köyünü ve Halk Plajını da gördüm. Sıra Anadolu yakasındaki plajlarıyla ünlü Riva Köyünde idi.

Riva Köyüne ulaşmam için Göktürk-Mecidiyeköy-Kavacık Aktarma-Riva rotasını belirledim. Kavacık Aktarma terminalinden kalkan 137 hat numaralı İETT otobüsü, yeni Riva yolu üzerinden, yaklaşık bir saat 50 dakika sonra Riva sınırlarına ulaşıyor. Çayağzı deresi köprüsü üzerinden geçerek çarşı merkezindeki Riva otobüs durağında iniyorum.

Adını Rumca’dan su ya da bataklık kenarındaki yerleşim bölgesi anlamındaki kelimeden aldığı sanılmaktadır. Yaklaşık 200 metre güneyimizde kalan Çayağzı deresi bu adın alınmasında etkili olmuş sanırım. Küresel ısınma nedeniyle bataklık kalmadığı gibi derenin de yeterli suyu yoktu.

Riva, yaz aylarında İstanbul’da denize girilecek yerlerden, tüm mevsimlerde gidilip görülmesi gereken yerlerden biridir. Diye duymuştum. Dostbeykoz Gazetesi haberlerinden öğrendiğim kadarıyla Riva Plajları Karadeniz bölgesindeki en güzel plajlardır. Köylerin mahalle statüsü kazanmasından sonra Riva Halk Plajı  Beykoz Belediyesi‘ne devredilmiş. Belediye‘ye bağlı BEYTAŞ tarafından işletilen Riva Plajı,  “Riva, İstanbul’un Bodrum’u olacak” slagonu ile düzenlenmiş ve yenilenmiş.

Otobüsten indikten sonra Dostbeykoz Gazesi bilgileriyle Plaj bölgesine giriyorum. İnce altın sarısı renginde kumları bulunan kumsal bölge güney-doğuya doğru uzanıyor. Yaklaşık 100 metre ileride Çayağzı Deresi denize ulaşıyordu. Deniz mevsimi dışında olmamız nedeniyle plaj ıssız ve bakımsızdı. Deniz oldukça sakin, dalgasız ve huzur vericiydi. Fotoğraflarını çektikten sonra Halk Plajından ayrılarak Riva Kalesi’ni arıyorum. Yanımdaymış meğer…Restorasyonda olmasının yanı sıra oldukça küçük bir yapı, kale demeye bin şahit ister.

Plajları ve Karadeniz’i panoramik olarak görüp, fotoğraflarını çekeceğim yer arayışına giriyorum. Önüme Elmas Tabya Caddesi çıkıyor. Bu caddenin sonunda da Elmas Burun Milli Parkı’na ulaşıyorum. Bir piyango kazanmış gibi seviniyorum. Önceden bilgilenip farkına varmadığım bir yer burası…İçinde Riva Elmas Burnu Orman İçi Dilenme Tesisleri bulunuyor. Yazın kiş başı 5 TL ödenerek girilen bu tesislere ücret ödemeden giriyorum. Girer girmez piknik alanları ve masalarıyla karşılaşıyorum. Havanın da oldukça ılık olduğu böyle bir günde, az da olsa piknik yapmaya gelenlere rastlıyorum.

2011 yılında ilan edilen Elmasburnu Tabiat Parkı, yaklaşık 13,34 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Elmasburnu Tabiat Parkı’nın bitki örtüsü iğne yapraklı ağaçlar ile maki türlerinden meydan gelmektedir. Gözlemlenen bitki türleri: Kızılçam, Sahil Çamı, Macar Meşesi, Sapsız Meşe, Saçlı Meşe, Saplı Meşe, Funda Çalısı, Akçakesme, Kocayemiş, Katırtırnağı, Tüylü Laden ve Akdeniz Defnesi olarak belirlenmiştir. Elmasburnu Tabiat Parkı faunası genel olarak Geyik, Karaca, Çakal, Tilki, Sincap, Kirpi, Yaban domuzu, Kertenkele, Kaplumbağa türleriden oluşmaktadır. Ayrıca Saksağan, Serçe, Atmaca, Şahin gibi çeşitli kuş türleri alanda yaşamaktadır. Riva ve çevresi Boğaziçi kuş göç yolu üzerinde yer almaktadır.

Orman İşletmesi gözetim ve denetiminde olan Orman İçi Dinlenme Tesisleri bünyesinde, Halk Plajından daha temiz ve daha bakımlı olan güzel bir plaj bulunmaktadır. Ayrıca tesisler bünyesinde açık otopark alanı, etkinlik alanı, piknik alanları ve masaları, lokanta, büfe, çeşme ve tuvaletler bulunmaktadır. Çok beğendiğimi söylemeliyim. İnsanların huzur bulacakları bir yer olduğunu düşünüyorum.

Kısaca Elmasburnu Tabiat Parkı, yaz aylarında tatil imkanı bulamayan birçok İstanbul sakininin deniz ve dinlenme ihtiyacını karşılayacak kapasitede bir yerdir. Plajı ile günübirlik deniz, kum ve plaj ihtiyacını karşılar. Ziyaretçilerin su sporları da yapabildiği ayrıca mesire ve kamp alanlarıyla yazlıkçıların uğrak mekanıdır. Yaz aylarında köy ekonomisine can veren yüksek ticari boyutları ile gelir kaynaklarını oluşturan güzellikleriyle ilgi çekmektedir. Son yıllarda yeniden düzenlenen imar planı ile, 2 katlı villaların dışında bir yapılaşmaya müsaade edilmeyen alanın bulunduğu Riva köyü, orman ve denizin buluştuğu bu konumu ile İstanbulluların özlemini çektiği bir noktaya gelmektedir.

Yaklaşık 3 saat kaldığım Elmasburnu Tabiat Parkı’ndan mutlu ayrıldım. Tavsiye ederim…